TÜRKİYE dört
taraftan kuşatma altında. Bu kuşatmada Batı’nın rolü iki ana omurga üzerinde
yürüyor. Birincisi Avrupa (AB) ve ABD’nin içinde olduğu Roma Katolik Kilisesi’nin
dünya çapındaki ruhanî lideri/başpiskoposu Papa Franciscus’un liderliğinde
yürüyen kanat; ikincisi ise İngiltere Kraliçesine resmî olarak bağlı olan
Anglikan Kilisesi’nin liderliğindeki kanat…
Papa Franciscus, Koronavirüs
salgınına rağmen Irak ve Suriye’nin kuzeyinde kurulmak istenen terör devletinin
yanında yer aldığını göstermek adına Irak’a gitti(1). Her şey hazırdı ve adına
hatıra pulu bile bastılar. Puldaki Papa siluetinin arkasında PKK’nın kurmak
istediği “sözde devlet” resmi vardı. ABD ise Joe Biden ile birlikte kurulmak
istenen sözde terör devleti için yetiştirilen 50 bin düzenli terör ordusunun
tam yanında yer aldı.
Türkiye bu konuda ipleri eline
aldığı için her defasında Batı’nın oyunlarını bozmayı başardı. Yalnız Batı’nın
bütün işleri ve plânları bitmiş değil. Tam bu süreçte Biden sözde “soykırım”
kelimesini kullanarak bilimsel ve tarihî kaynaklardan yoksun bir “siyâsî”
açıklama ile NATO üyesi ve müttefiki olan Türkiye’nin karşısında olduğunu açıkça
ilân etti.
İçeride sözde soykırım söylemine
karşı olmayan ve destekleyenler ise Türkiye’yi yok etmek isteyen içerideki
uzantılardır. Bunlar “aile, eğitim ve örnek şahsiyetlere” her defasında
saldıran, tipi bizden çipi Batı’dan olanlardır.
Büyük oyuncu olan İngiltere tam
anlamıyla sahaya inmiş durumdadır(2). Her defasında Anadolu insanının can damarını
kesmek için sinsice plânlar kurup bunu adım adım uygulayan bir İngiltere...
Kraliçe, İngiliz Milletler Topluluğu’nda
yer alan 54 ülkeden 17 tanesinin devlet başkanı konumundadır ve buralara vali
atama ve içişlerine karışma hakkı bile vardır. Bu ülkelerden bazıları Kanada, Avustralya,
Yeni Zelanda, Grenada, Papua Yeni Gine, Solomon Adaları ve Jamaika’dır.
İngiltere her hassas dönemde
Türkiye’nin aleyhinde olmuştur:
(i) Osmanlı İmparatorluğu’nun son
hahambaşısı olan Hayim Nahum öncelikle ABD’de Türkler lehinde seri konferanslar
verdi. Amerika’da zemini hazırladıktan sonra İngiltere’de çalışmalarına devam etti.
Nahum, İngiltere’de kritik görüşmelere İngiliz adına katılan Lord Curzon ile sık
sık görüşmeler yaptı. Nahum-Curzon görüşmeleri Osmanlı aleyhinde olmuştur.
(ii) Birinci Dünya Savaşı’nda
İngiltere’nin gölgesinde kalan ABD İkinci Dünya Savaşı’nda ekonomi ve silah
gücü olarak ortaya çıksa da zihnî hâkimiyet Kraliçe’nin elindedir.
İngiltereli bir akademisyen, bir
süre Türkiye lehindeymiş gibi ABD’de konferans verdikten sonra DEAŞ’ı
Türkiye’nin desteklediği yönünde iftiralarda bulundu.
DEAŞ’ın ne olduğu, basın ayağını
kimlerin oluşturduğu kısa sürede anlaşıldı (4).
Fikrî hakkı İngilizlere ait olan
DEAŞ’ı şimdiki ABD Başkanı Joe Biden kurmuştur. DEAŞ’ın propaganda
faaliyetlerinin Türkçe ayağını oluşturan derginin adı Konstantiniyye dir. Joe Biden sözde “soykırım” kelimesini
kullanırken “Konstantiniyye”
kelimesini işte bunun için kullandı! İngiltere, farklı bir kanat olarak görünen
ABD’ye her defasında Türkiye’nin aleyhinde olan işlerinde destek
vermektedir.
(iii) ABD ve Rusya’nın
Karadeniz’den çekilmesinin hemen ardından İngiltere, Karadeniz’e geçmek için
Türkiye’den izin istedi. Burada İngiltere’nin tek hedefi, Asya-Avrupa
köprüsünün karadan Demir İpekyolu hakkını Türkiye’den almaktır. Bütün
stratejilerini bunun için yapıyor.
Biden’in sözde “soykırım” ve “Konstantiniyye” çıkışlarının akabinde
Rus devlet kanalı, Rus Ortodoks Kilisesi Patriği Kiril’in daha önce ifade
ettiği “Osmanlı İmparatorluğu bünyesindeki Hıristiyan azınlıklar yok edilmedi”
cümlesini gündeme getirmesi, pek de iyi niyetli değildir. Şimdi mi aklı başına
gelmiştir?
Rusya, Demir İpekyolu’nun
Tacikistan, Türkmenistan, Kazakistan, Kırgızistan ve Özbekistan ayağında ABD
ile birlikte Türkiye’nin karşısına dikileceklerini göstermektedir(5).
Böyle bir aşamada İngiltere’nin
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni (KKTC) bağımsız bir devlet olarak tanımayı
değerlendirdiği ve KKTC’ye doğrudan uçuşların plânlandığı iddiasını iyi niyetli
görmek çok güç(6). Türkiye’nin garantör ülke olduğu Doğu Akdeniz’e en yakın
kara parçasına (KKTC) uçuş gerçekleştirmek isteyen İngiltere’nin iyi niyetinden
bahsetmek neredeyse imkânsızdır (7-8). Irak Savaşı’nda ABD’ye destek için yolcu
uçağını bombardıman uçağına çeviren bir ülkeden bahsediyoruz.
Yolcu uçağından dönüştürülmüş bu
savaş uçağı, Londra’dan kalkıp Bağdat’ı bombaladıktan sonra hiç yakıt ikmali
yapmadan yine Londra’ya indirilmişti. Böyle bir ülkenin niyetinin en azından
Doğu Akdeniz açısından hiç iyi olmadığı açık ve nettir.
Kaynaklar
(1) https://haberajandanet.com/Article/nato-ypg-ve-papa/4b2Uugv5PM0OiD4bPZpK
(2) https://haberajandanet.com/Article/soykirim-ve-ingiltere-nin-karadeniz-plani/eNT5SQGRo1j71LNFgmKh
(3) https://islamansiklopedisi.org.tr/hahambasilik
(4) http://www.setav.org/assets/uploads/2018/01/98.-DAES%CC%A7-tamrapor.pdf
(5) https://haberajandanet.com/Article/buyuk-oyuncularin-hedefi-turkiye/YZMYk7CQwsS72aTb25Q8
(6) https://www.aa.com.tr/tr/dunya/ingilterenin-kktcyi-tanimayi-degerlendirdigi-one-suruldu-/2220657
(7) https://haberajandanet.com/Article/akdenizde-taht-kavgalari/yoqMq84QRnXq0gOeUmBX