AĞIR keskin
nişancı tüfeği Zagros, YPG’nin elinde. PKK da ilk kez 2012 yılında Zagros
kullanmaya başladı. ABD YPG’ye elle fırlatılan bir insansız uçak sistemi olan
RQ-20 Puma, DJI Phantom insansız hava araçları gibi TIR’lar dolusu çok sayıda
silah verdi…
***
İnsan, birbiriyle ve çevresiyle
kuvvetli ilişki içerisinde olan bir canlıdır. Bedensel özellikleriyle en
karmaşık sisteme de insan sahiptir. Her şey her şeye öyle bağlı ki ekolojinin
ilk yasası gibi…
Dünyadaki toplam ağırlığı 2 gram
olan Koronavirüs (Covid-19), insanlığı çok kısa sürede etkisi altına alıverdi. Dünya
gündeminin ilk sırasında bu virüsle mücadele bulunuyor.
Firavun’un sarayını yerle yeksan
eden karınca ve Nemrud’un burnundan girip beynini yiyerek Nemrud’u yere seren
sinek, Koronavirüse örnek bile olamıyor.
Makro düzlemde sosyal, siyasal,
dinî, lisanî, renksel, etnik ve sivil toplum kuruluşları dinamik süreçte
hayatlarını devam ettirirler. Farklılıkların zenginlik olarak görüldüğü kültürümüzde
doğrunun yanında durmak erdem olarak bilinir.
Dinamik sistemdeki sosyal yapılar toplumları etkileyip kendi
hedeflerine ulaşmak için kendi önünde duran diğer güç/kuvvete karşı tepki
verirler. Bu durum, dinamik olmanın içerisinde vardır.
Terör örgütleri ve devletlerin
diğer devletler üzerindeki emelleri de dinamik bir süreçtir. Olumsuz yapılardan/gruplardan
olan terör örgütleri, sofistik ortamlara hazırlanarak kendi hedeflerine ulaşmak
için formel devlet/toplum yapılarının zayıf tarafına çalışırlar. Terör
örgütleri dinamik yapılarını devam ettirirken mutlaka dış güçlerden yardımla
canlılıklarını devam ettirirler.
Devlet ve toplumun yapısına göre
konuşlanan terör örgütlerinin kanser hücresi gibi zayıf yerlerden canlı dokuya
saldırırken devlete başkaldırmaları, dinamik sistemlerin doğasında olan
etki-tepkinin bir sonucudur.
Makro düzeydeki sosyal, siyasal
ve terör gibi olaylar önce eylemsizlik olarak konuşlanır, ardından dinamik yapıya
erişir ve en son hedefini gerçekleştirmek için çalışır.
İlk oluşum düzeyindeki dinamik
sistemler (sosyal, siyasal, STK ve terör örgütleri) eylemsizlik hâllerinde mevcut durumu koruma gayretindedirler. Bu
aşamada ya hiç bir iş, eylem ve faaliyette bulunmaz ya da
sabit/kararlı/statik/kalıcı durumu muhafaza ederler. Eylemsizlik durumu doğru teşhis
edilmeden diğer eylemler doğru analiz edilip kalıcı çözüm bulunamaz. Çünkü
herhangi bir dinamik yapı üç aşamalı sürecin en başında eylemsizlik olarak (hedef
için) konuşlanır.
İkinci düzeyde dinamik (eylem/hareket) oluşumda olan
bir yapı grubunun hızını artırarak ivmelenmesi ve kartopu gibi ilerledikçe büyümesi
amaç edinir. Bu aşamada kendi güç ve etki alanını test ederken toplum ve devlet
düzeyinde etkinliğin aktifleştiği hâle büründüğü sırada diğer sosyal, siyasal,
STK ve gruplar içinde kendi varlığını kabul ettirmeye çalışır.
Üçüncü ve son aşamada olan bir
yapı, etki-tepki aşamasında kuvvetini
kullanarak hedefini elde etmek için sürekli eylemsel hareketlerde bulunur. Bu
aşamada daima önceki eylemsiz veya dinamik hâllerini de devam ettirmekle beslenme
kanallarını açık tutar ve dış güçlerin kendi lehindeki tekliflerine açık kapı
bırakır.
1984’te ilk fiilini gerçekleştiren
PKK, Irak, Suriye, İran ve Türkiye’den toprak kopararak “bağımsız Kürt devleti
kurma” hedefini devam ettiriyor. Sofistik hedefe ulaşmak için çıkılan yolda
“çözüm sürecini” anlayıp algılayacak kodları olmadığından başarısız olunmasının
tek sorumlusu PKK’dır. Marksist-Leninist ideolojiye sahip yapıdaki PKK’nın
materyalist düşüncelerinden dönmesi mümkün değildir. Çünkü tâ ilk baştaki
eylemsizlik konuşlanmasındaki “varlık nedenleri” ortadan kalkmış olur.
Materyalist yapısıyla tamamen
Batı tarafından kullanışlı yapıdaki PKK, ABD, Fransa İtalya ve İngiltere gibi
devletlerin yardımıyla daha dinamik ve güçlü bir YPG’yi doğurdu. YPG tam olarak
PKK’nın “bağımsız Kürt devleti” projesinin en önde gidenidir. YPG askerî birlik
ve “ordu” düzeyinde işlerlik kazanmak istiyor. Binlerce TIR dolusu silah,
tamamen YPG’ye “bağımsız Kürt devleti”nin kurulması için verildi. Dinamik yapısını test eden YPG terör
örgütü, eylemlerini de tamamen
PKK’nın en baştaki sofistik hedefini gerçekleştirmek için sürdürüyor.
Bu minvâlde YPG, 18-30 yaşındaki örgüt
elemanlarına Rojova’da “zorunlu askerlik hizmeti” başlattı. Tarih 2014… 15
Temmuz’dan tam 2 yıl önce… 15 Temmuz başarılı olsaydı, bu teröristler
Türkiye’ye gireceklerdi. Öncü birlik olarak ABD askerlerinin yanında olan 3 bin
kişilik bir ekip, Suriye-Irak hattında konuşlanmıştı.
Suriye-Irak hattında bunlar
olurken, 2014-2016 tarihleri arasında ülkeye gelen Yunan, Ermeni ve Batılı
turistler, Türkiye’nin 1071 öncesine dönmesi için çalışanlara bilgi taşımanın
en yüksek dozunu verdiler. Son günlerde, özellikle Suriye’den sızan ve Suriye
orjinli terör grupları yakalanıyor. Bunların hepsinin tek amacı, YPG’nin
perdelenmesi ve YPG’nin “bağımsız Kürt devleti” projesini gerçekleştirmesine
yardım etmektir.
15 Temmuz’da FETÖ’nün beli
kırıldığı için ABD ve Batı, güneyimizdeki farklı terör gruplarını finanse
etmeyi güçlendirdi.
Bugün YPG/PKK’nın elinde Zagros,
RQ-20 Puma ve DJI Phantom’dan başka M7 Osa roketleri, PG-7-AT ve PG7-A
roketleri ve EXPAL havan sistemleri gibi yüzlerce silah bulunuyor. 15 Temmuz’da
başarısız olanlar, şimdi daha büyük ve bitirici hamleye hazırlanıyorlar.
Maddî açıdan bütün imkânları
eline alan FETÖ ve PKK/YPG, 15 Temmuz’daki başarısızlıklarını (etki-tepkisinin)
hâlâ tam olarak anlayamadılar. Çünkü materyalist felsefedeki bu terör örgütleri
Anadolu “irfanını” anlamaktan yoksunlar. Bu terör örgütlerinin mânevî
destekçisi ise Vatikan’dır.
Maddî açıdan bir ordu gibi
yeniden konuşlanan YPG, bazı NATO ülkelerinin desteklediği bir güce
dönüştürüldü. Maddî bütün yığınakları yaptılar. Hata yapmamak için ABD’nin başına
bu iş için biçilmiş Biden’i getirdiler. Koronavirüs salgınına rağmen Batı’nın
bütün gücünün yanlarında olduğunu göstermek adına Papa, Irak’a gitti.
Türkiye’yi vurmak ve “bağımsız Kürt devleti”ni kurmak istiyorlar.
Batı Türkiye’ye, İslâm
coğrafyasına ve Doğu’ya toptan ve son hamlesini vurmak istiyor. Bunun mânevî
destekçisi Papa da her şeyini bırakıp bizzat bu topraklara işte bunun için
geldi!
Türkiye hâlâ ve maalesef, olaylar
olmadan önce çözüm noktasında eksikliklere sahip. İHA, SİHA ve diğer bütün
maddî atılımlar bu aziz milletin göğsünü kabartıyor. Eylemsizlik, dinamik ve
etki-tepki noktasında bakış farklılıkları bulunuyor.
Çanakkale’de gençlerimizi hedef
aldılar. Darbelerde gençlerimizi hedef aldılar. FETÖ, PKK ve YPG ile gençlerimizi
hedef aldılar. Şimdi Papa bağrımıza basıp bütün gençliğimizi istiyor.