NATO, YPG ve Papa

Maddî açıdan bir ordu gibi yeniden konuşlanan YPG, bazı NATO ülkelerinin desteklediği bir güce dönüştürüldü. Maddî bütün yığınakları yaptılar. Hata yapmamak için ABD’nin başına bu iş için biçilmiş Biden’i getirdiler. Koronavirüs salgınına rağmen Batı’nın bütün gücünün yanlarında olduğunu göstermek adına Papa, Irak’a gitti. Türkiye’yi vurmak ve “bağımsız Kürt devleti”ni kurmak istiyorlar.

AĞIR keskin nişancı tüfeği Zagros, YPG’nin elinde. PKK da ilk kez 2012 yılında Zagros kullanmaya başladı. ABD YPG’ye elle fırlatılan bir insansız uçak sistemi olan RQ-20 Puma, DJI Phantom insansız hava araçları gibi TIR’lar dolusu çok sayıda silah verdi…

***

İnsan, birbiriyle ve çevresiyle kuvvetli ilişki içerisinde olan bir canlıdır. Bedensel özellikleriyle en karmaşık sisteme de insan sahiptir. Her şey her şeye öyle bağlı ki ekolojinin ilk yasası gibi…

Dünyadaki toplam ağırlığı 2 gram olan Koronavirüs (Covid-19), insanlığı çok kısa sürede etkisi altına alıverdi. Dünya gündeminin ilk sırasında bu virüsle mücadele bulunuyor.

Firavun’un sarayını yerle yeksan eden karınca ve Nemrud’un burnundan girip beynini yiyerek Nemrud’u yere seren sinek, Koronavirüse örnek bile olamıyor.

Makro düzlemde sosyal, siyasal, dinî, lisanî, renksel, etnik ve sivil toplum kuruluşları dinamik süreçte hayatlarını devam ettirirler. Farklılıkların zenginlik olarak görüldüğü kültürümüzde doğrunun yanında durmak erdem olarak bilinir.

Dinamik sistemdeki sosyal yapılar toplumları etkileyip kendi hedeflerine ulaşmak için kendi önünde duran diğer güç/kuvvete karşı tepki verirler. Bu durum, dinamik olmanın içerisinde vardır.

Terör örgütleri ve devletlerin diğer devletler üzerindeki emelleri de dinamik bir süreçtir. Olumsuz yapılardan/gruplardan olan terör örgütleri, sofistik ortamlara hazırlanarak kendi hedeflerine ulaşmak için formel devlet/toplum yapılarının zayıf tarafına çalışırlar. Terör örgütleri dinamik yapılarını devam ettirirken mutlaka dış güçlerden yardımla canlılıklarını devam ettirirler.

Devlet ve toplumun yapısına göre konuşlanan terör örgütlerinin kanser hücresi gibi zayıf yerlerden canlı dokuya saldırırken devlete başkaldırmaları, dinamik sistemlerin doğasında olan etki-tepkinin bir sonucudur.

Makro düzeydeki sosyal, siyasal ve terör gibi olaylar önce eylemsizlik olarak konuşlanır, ardından dinamik yapıya erişir ve en son hedefini gerçekleştirmek için çalışır. 

İlk oluşum düzeyindeki dinamik sistemler (sosyal, siyasal, STK ve terör örgütleri) eylemsizlik hâllerinde mevcut durumu koruma gayretindedirler. Bu aşamada ya hiç bir iş, eylem ve faaliyette bulunmaz ya da sabit/kararlı/statik/kalıcı durumu muhafaza ederler. Eylemsizlik durumu doğru teşhis edilmeden diğer eylemler doğru analiz edilip kalıcı çözüm bulunamaz. Çünkü herhangi bir dinamik yapı üç aşamalı sürecin en başında eylemsizlik olarak (hedef için) konuşlanır.

İkinci düzeyde dinamik (eylem/hareket) oluşumda olan bir yapı grubunun hızını artırarak ivmelenmesi ve kartopu gibi ilerledikçe büyümesi amaç edinir. Bu aşamada kendi güç ve etki alanını test ederken toplum ve devlet düzeyinde etkinliğin aktifleştiği hâle büründüğü sırada diğer sosyal, siyasal, STK ve gruplar içinde kendi varlığını kabul ettirmeye çalışır.   

Üçüncü ve son aşamada olan bir yapı, etki-tepki aşamasında kuvvetini kullanarak hedefini elde etmek için sürekli eylemsel hareketlerde bulunur. Bu aşamada daima önceki eylemsiz veya dinamik hâllerini de devam ettirmekle beslenme kanallarını açık tutar ve dış güçlerin kendi lehindeki tekliflerine açık kapı bırakır.

1984’te ilk fiilini gerçekleştiren PKK, Irak, Suriye, İran ve Türkiye’den toprak kopararak “bağımsız Kürt devleti kurma” hedefini devam ettiriyor. Sofistik hedefe ulaşmak için çıkılan yolda “çözüm sürecini” anlayıp algılayacak kodları olmadığından başarısız olunmasının tek sorumlusu PKK’dır. Marksist-Leninist ideolojiye sahip yapıdaki PKK’nın materyalist düşüncelerinden dönmesi mümkün değildir. Çünkü tâ ilk baştaki eylemsizlik konuşlanmasındaki “varlık nedenleri” ortadan kalkmış olur.


Materyalist yapısıyla tamamen Batı tarafından kullanışlı yapıdaki PKK, ABD, Fransa İtalya ve İngiltere gibi devletlerin yardımıyla daha dinamik ve güçlü bir YPG’yi doğurdu. YPG tam olarak PKK’nın “bağımsız Kürt devleti” projesinin en önde gidenidir. YPG askerî birlik ve “ordu” düzeyinde işlerlik kazanmak istiyor. Binlerce TIR dolusu silah, tamamen YPG’ye “bağımsız Kürt devleti”nin kurulması için verildi. Dinamik yapısını test eden YPG terör örgütü, eylemlerini de tamamen PKK’nın en baştaki sofistik hedefini gerçekleştirmek için sürdürüyor.

Bu minvâlde YPG, 18-30 yaşındaki örgüt elemanlarına Rojova’da “zorunlu askerlik hizmeti” başlattı. Tarih 2014… 15 Temmuz’dan tam 2 yıl önce… 15 Temmuz başarılı olsaydı, bu teröristler Türkiye’ye gireceklerdi. Öncü birlik olarak ABD askerlerinin yanında olan 3 bin kişilik bir ekip, Suriye-Irak hattında konuşlanmıştı.

Suriye-Irak hattında bunlar olurken, 2014-2016 tarihleri arasında ülkeye gelen Yunan, Ermeni ve Batılı turistler, Türkiye’nin 1071 öncesine dönmesi için çalışanlara bilgi taşımanın en yüksek dozunu verdiler. Son günlerde, özellikle Suriye’den sızan ve Suriye orjinli terör grupları yakalanıyor. Bunların hepsinin tek amacı, YPG’nin perdelenmesi ve YPG’nin “bağımsız Kürt devleti” projesini gerçekleştirmesine yardım etmektir.

15 Temmuz’da FETÖ’nün beli kırıldığı için ABD ve Batı, güneyimizdeki farklı terör gruplarını finanse etmeyi güçlendirdi.

Bugün YPG/PKK’nın elinde Zagros, RQ-20 Puma ve DJI Phantom’dan başka M7 Osa roketleri, PG-7-AT ve PG7-A roketleri ve EXPAL havan sistemleri gibi yüzlerce silah bulunuyor. 15 Temmuz’da başarısız olanlar, şimdi daha büyük ve bitirici hamleye hazırlanıyorlar.

Maddî açıdan bütün imkânları eline alan FETÖ ve PKK/YPG, 15 Temmuz’daki başarısızlıklarını (etki-tepkisinin) hâlâ tam olarak anlayamadılar. Çünkü materyalist felsefedeki bu terör örgütleri Anadolu “irfanını” anlamaktan yoksunlar. Bu terör örgütlerinin mânevî destekçisi ise Vatikan’dır.

Maddî açıdan bir ordu gibi yeniden konuşlanan YPG, bazı NATO ülkelerinin desteklediği bir güce dönüştürüldü. Maddî bütün yığınakları yaptılar. Hata yapmamak için ABD’nin başına bu iş için biçilmiş Biden’i getirdiler. Koronavirüs salgınına rağmen Batı’nın bütün gücünün yanlarında olduğunu göstermek adına Papa, Irak’a gitti. Türkiye’yi vurmak ve “bağımsız Kürt devleti”ni kurmak istiyorlar.

Batı Türkiye’ye, İslâm coğrafyasına ve Doğu’ya toptan ve son hamlesini vurmak istiyor. Bunun mânevî destekçisi Papa da her şeyini bırakıp bizzat bu topraklara işte bunun için geldi!

Türkiye hâlâ ve maalesef, olaylar olmadan önce çözüm noktasında eksikliklere sahip. İHA, SİHA ve diğer bütün maddî atılımlar bu aziz milletin göğsünü kabartıyor. Eylemsizlik, dinamik ve etki-tepki noktasında bakış farklılıkları bulunuyor.

Çanakkale’de gençlerimizi hedef aldılar. Darbelerde gençlerimizi hedef aldılar. FETÖ, PKK ve YPG ile gençlerimizi hedef aldılar. Şimdi Papa bağrımıza basıp bütün gençliğimizi istiyor.