Takoz

Selçuk Bayraktar ve ekibinin yaptığı sessiz devrimi devirmek istiyorlar. Bunun haricindeki bütün görüşler laf salatasıdır. Eğer samimî ve art niyetli bir plânları olmasa yabancı bir ülkeden şirket getirtmek istemez, savunma sanayiindeki resmî ve özel şirketleri desteklerler.

HEPİMİZ bu ülkenin çocuklarıyız. Ancak birileri hep kendilerini birinci sınıf vatandaş olarak görmüş ve ellerine her fırsat geçtiğinde diğerlerini ezmiş. Özellikle Müslüman olan aziz vatandaşlarımız birileri tarafından her defasında ötekileştirilmek istenmiş.

Bu duruma en canlı örnek, her yirmi yılda bir Osmanlı’ya saldıran Yunanistan ile Cumhuriyet döneminde her on yılda bir darbe veya muhtıra yapmalarıdır. Hedefte her ne kadar çok sayıda farklı düşünce, görüş ve başka şeyler varsa da asıl maksat her defasında Müslüman gençlik ve ülkenin geleceği olmuştur.

Bir TV kanalında haber seyrederken rahmetli Muhsin Yazıcıoğlu’nun bir helikoptere bindiğini görmüştüm. O an yanımdakilere, “Yanlış yaptılar” ifadesini kullanmıştım. Zira 28 Şubat sürecinden itibaren süreci iyice takip etmiştim.

Dönemin ilgili bakanının “Bir hafta sonra IMF borcunu sıfırlıyoruz” ifadesi henüz sıcakken hemen 28 Şubat’ı yaptılar. Bu süreçte dik duran ve Meclis’te irade sergilenlerden birisi de Muhsin Yazıcıoğlu idi. Muhsin Yazıcıoğlu helikoptere bindiğinde, ümitlerim de bitivermişti. Sonuç malûm…

Ancak ilginç bir nokta daha var ki, bu konulara bu yazıdan önce hiç değinmedim. Muhsin Yazıcıoğlu’nun bindiği helikopter düştükten yarım saat sonra önemli bir yetkili, bir TV kanalında canlı olarak, “Helikopterin düştüğü yeri tespit ettik, yaşıyorlar, gidip alacağız” demişti. Burada iki noktanın araştırılmasını okuyuculara bırakıyorum: Birincisi, bu yetkili kim ve şimdi nerede olduğudur. İkincisi ise, aynı TV kanalının bir daha bu haberi hiç yapmamış olmasıdır.

Şunu ifade etmeye çalışıyorum: En yakın tarihimizde Muhsin Yazıcıoğlu’nu işte böyle aramızdan ayırdılar.

Biraz başa dönelim: Adnan Menderes’i idam ettiler. Turgut Özal’ı zehirledir. Necmettin Erbakan’ı indirdiler. Süleyman Demirel’i 6 defa indirdiler. Bülent Ecevit’i bir odaya hapsettiler. En son Muhsin Yazıcıoğlu’nu aramızdan aldılar. Şimdilerde de aynı amaçtalar, hiç şüpheniz olmasın!

Şimdiki gençliğe bunlar anlatılamadı. Ancak gençlik başka yoldan doğruya kanalize edildi. Selçuk Bayraktar, 1 milyon öğrencinin proje başvurusu yaptığını ifade etti TEKNOFEST için. Festivalin kapanışında tanıtım yapmak için Fulya Öztürk’ün konuğu olan Selçuk Bayraktar, programda haklı olarak fazla kalmak istemedi. Zira bir polemik içine çekilmek istendi. Bu durumu da Ahmet Hakan itiraf etti.

Bir TV programı olur, tartışma olur, bunda sorun görmüyorum. Bir siyâsî yarışma olur, bunda da bir sorun görmüyorum. Selçuk Bayraktar’ı yüzde yüz haklı bulduğum yere ve tehlikeye götürmek istiyorum sizleri…

Bundan önce, bir konuya daha değinmek isterim.

Bu tür yazılarımda sıklıkla değindiğim bir noktadır ki dergimiz yazarlarından ve Kültür Ajanda Genel Yayın Yönetmeni Sayın Nesrin Dülek Çaylı’nın aşağıdaki kaynakta verilen yazısında, ifade edilen toplantıdaki bir katılımcının, “Türkiye’deki bütün büyük şehirlerin demografik yapısında dört yılda İslâm dışı nüfusun yüzde yirmiye çıkartılması hedeflendiği, İslâm dışı nüfusun ise ateist, deist, Rum, Ermeni ve Yahudi olarak sıralandığı” yönündeki cümleleri çok önemlidir.

Yazılarımda hep şunu vurgularım: 15 Temmuz sadece bir darbe değil, bu aziz milleti 1071 öncesine geri göndermek plânıydı. Aynı görüşteyim ve Nesrin Hanım’ın kaynakta belirtilen yazısı da bunu destekliyor. Bundan önceki yazımda da “meşru yoldan ilerleyen tehlike”nin bu yolda olduğuna işaret etmiştim.

Üç nokta ortaya çıkıyor: Ülkede birileri hep kendilerini birinci sınıf vatandaş görüp diğerlerini ezmek istiyor. Ezilmek istenense nedense hep Müslüman gençler oluyor. Siyâsî liderlerin sonlarına da değindik, 28 Şubat ve 15 Temmuz’a bakınız. Hedefte hep gençlik ve gelecek var.

Şimdi, Selçuk Bayraktar’ı yüzde yüz haklı bulduğum ve katıldığım noktaya bakalım…

Yabancı bir ülkeden TEKNOFEST organizasyonu için getirtilmek istenen şirkete dair hamle, tamamen art niyetli ve en az 1 milyon gencin katıldığı proje yarışmalarını sonlandırmak için yapılmış sinsi bir plânı içermektedir. Nasıl daha önceki darbe ve muhtıralar bu ülkenin aziz gençliğinin önüne birer takoz olarak konuldu ise, şimdi de aynısı yapılmak isteniyor.

İşte Selçuk Bayraktar’ın “Takoz” benzetmesini çok doğru ve çok isabetli buluyorum!

Hedefleri hep aynı. Aziz Anadolu gençliği okumasın, gençlerin önü kesilsin ve gelecek ipotek altına alınsın istiyorlar, amaç budur. Selçuk Bayraktar ve ekibinin yaptığı sessiz devrimi devirmek istiyorlar. Bunun haricindeki bütün görüşler laf salatasıdır. Eğer samimî ve art niyetli bir plânları olmasa yabancı bir ülkeden şirket getirtmek istemez, savunma sanayiindeki resmî ve özel şirketleri desteklerler.

 

Kaynak: https://haberajandanet.com/Article/chp-nin-emperyalistlerle-is-birligi-ve-urkutucu-plan/jHbacWVG7ckj8X9tIgMZ