Montrö’den Erdoğan’a yürüyüş

Müstafi Tümamiral Cihat Yaycı, sürekli Montrö’nün “Madde 1, Ek 1” kısmına mahsus geçiş haklarına istinaden gelirlerimizin güncellenmesi gerektiğini, 1936 yılına mahsus “Altın Frank” hesaplamasının hâlâ 1936 koşullarını taşıdığını, bugünkü gelirin sadece 150 milyon dolar olduğunu ve de aslen bunun günümüzün iktisadî şartlarında 2,4 milyar dolar olması gerektiğini hesaplayarak önümüze koymuştur.

OSMANLI’da Boğazlar rejimi, 1833’te Rusya ile yapılan Hünkâr İskelesi Antlaşması ile “karşılıklı”...

“Maalesef”, 1841 Londra Boğazlar Sözleşmesi ile “uluslararası” nitelik kazanmış!

Araya Birinci Savaş ve İstiklâl Harbi girip 1923 Lozan Antlaşması hükümleri girip de İkinci Savaş öncesi yetersiz kalınca, 1936 Montrö Boğazlar Sözleşmesi ile “mevcut durum” ortaya çıkmış. Hâlen devam ediyor…

Antlaşma... Adı üstünde, “ant”… Tarafların hak ve çıkarlarını hukukî bir zemine bağlama olayı olup akitleşmeye bağlı yükümlülük ve sorumlulukların yerine getirileceğini taahhüt altına almak…

Her antlaşma, zamanı geldiğinde bir şekilde hükmünü yitirebilir. Müdahiller, taraflar, çekinceler ve yetkiler değişebilir.

Bundan dolayı 1969’da “Viyana Antlaşmalar Hukuku Sözleşmesi” adı altında uluslararası bir akde ihtiyaç duyulmuş ve meseleler çözülemezse Uluslararası Adâlet Divanı kurulmuştur.

Antlaşmaların sona ermesi/feshi tek taraflı olabileceği gibi ortak karar alınarak da gerçekleşebilir.

Antlaşmalarda fesih hükmü bir şarta tâbi kılınmamış ise, feshin tabiatı gereği, taraf devletlerin antlaşmaya uymadığı veya temel hükümlerini ihlâl ettiği gerekçesiyle antlaşmadan çekilmek mümkündür.

Antlaşmalar ve sözleşmeler, iki taraflı işletme sorumluluğu gerektirdiği gibi, üçüncü ülkelerin çıkarları söz konusu olduğunda, müdahil ülkeler de işin içine dâhil olabilirler.

Adalar Denizi’ndeki Menteşe Adaları (Oniki Adalar) olsun, Kuzey Sporad adaları olan Limni, Taşoz, Semadirek, İpsara, Midilli, Sakız, Sisam ve İkarya gibi adaların silahsızlandırılması hususu hem Lozan Antlaşması’nda, hem de çağrılmadığımızdan gözlemci dahi gönderemediğimiz 1947 Paris Antlaşması’nda hükme bağlanmış. Lâkin bugün bu adaların çoğu silahlandırılarak namluları üstümüze çevrilmiştir.

Montrö de böyle ehemmiyetli, lâkin yıpranan bir antlaşmadır.

Yayınlandığında sözleşmenin geçerliliği yirmi yıldı.

Madde 1’e bağlı olarak, “Boğazlardan geçiş zamanına tâbi bir tahdidi yoktur”. Dolayısıyla yayınlandığında Sovyet Dış İlişkiler Komiseri Litvinof’un da ifade ettiği gibi, “Antlaşmaya taraf olsun ya da olmasın, dünyadaki her devlet, bu sözleşmeden memnun olacaktır” kanaati hâlen geçerli olmalı ki 20 Temmuz 1956 tarihinde antlaşmanın feshinin istendiğine dair rivayetler olmasına rağmen sözleşmenin geçerliliği günümüze kadar sürmüştür.

Boğazların jeopolitik ve jeostratejik ehemmiyeti ayrı bir makale konusudur. Bu konuda sayısız tefrika yayınlanmıştır.

Biz konumuza dönelim…

TBMM Başkanı Mustafa Şentop, “Bayram değil, seyran değil... Gerçi Almanya da başvurabilir, Fransa da” diyerek konuyu genişletmişken, neden “Erdoğan isterse, İstanbul Sözleşmesi’nden nasıl çekildiyse, Montrö’den de, diğer antlaşmalardan da çekilebilir” diyerek ortaya bir kılçık atmıştır?

Tek adamlık, hatta diktatör olmakla yaftalanan, kırk yıllık dostu Erdoğan’ı herhâlde keyfiyet ile yetkilendirmeye kalkmamıştır Şentop. Şentop Yunanistan, Rusya ve Amerika masa şeflerinden herhangi biri olmadığına göre, Montrö’yü neden sorgulanır hâle getirmiştir?

Rusya ile yeni bir meselemiz mi var?

Ya da Amerika’da Biden yönetiminden S-400 Hava Savunma Sistemi veya F-35 fiyasko uçakları ile ilgili müspet bir durum mu söz konusu?

Yoksa PYD’den vazgeçen Coni’nin müttefiklik damarı mı kabardı?

Eğer böyle ise, Amerika, Karadeniz’e yüksek tonajlı savaş gemilerini sokma hakkı kazanmak için Montrö’nün feshini sağlayarak Rusya’yı mı harcamaya kalkıyor?

Bence hiçbiri!

Adam kamu hukuku profesörü... Anayasa Komisyon Başkanlığı ve TBMM Başkanvekilliğinden sonra TBMM Başkanı oldu. Siyak sibaka ve cümlenin vurgusuna baktığımızda Şentop, Lozan ile birlikte, Montrö en kıymetli antlaşma olması hasebiyle Cumhurbaşkanı’nın koşulları öngörür ve zaruret hâli oluşursa, değil İstanbul Sözleşmesi’ni, Montrö’yü bile feshetme yetkisi bulunduğunu belirtmek istemiştir.

Trump’u hatırlayınız… İran ile Nükleer Silah Antlaşması’nı iki dakikada feshediverdi.

Başkanlık sistemi, bunu gerektirebilecek kadar güçlü bir sistem!

Şimdi Biden geldi, antlaşmaya geri dönmenin yolları aranıyor. Bu kadar da esnek bir sistem…

Şentop’a ve onun üstünden Erdoğan’a yürümek isteyenler içinse Montrö, biçilmiş kaftandır.

Böyle olmasına rağmen, sözleşme feshedilirse ne olur?

Montrö’den geri dönersek ne olur?

Öyle veya böyle, bir gün sözleşmeye taraf olan devletlerden herhangi birisi tarafından sözleşmenin artık tanınmadığı ifade edilirse, Boğazların hukukî durumunun ne olacağı konusunda yeterince çalışma yapılmış mıdır?

Kamuoyundaki farkındalığı bırakalım, idarede bir “B plânı” mevcut mudur?

İtalya, 1938 senesinde sözleşmeye sonradan dâhil olmuştur. Japonya ise 1951 senesinde sözleşmeye imza koyan devletlerden olmasına rağmen kendi isteğiyle sözleşmeden çekilmiştir.

Montrö Sözleşmesi’ndeki ağırlık merkezini şu iki ülke teşkil etmektedir: Türkiye ve Rusya...

İmzacı diğer devletlerden herhangi biri sözleşmeden çekilse, antlaşma kalan devletlerle yürür. Denizciliğin olsun, devletlerin birbirleriyle olan tarihsel münasebetleri olsun, ilişkiler geleneksel, kültürel, askerî ve ticârî kulvarlar üstünden bir şekilde yürütülür.

Lâkin Türkiye veya Rusya’dan herhangi birinin sözleşmeyi feshetmesi, “dama taşı etkisi” yapar.

Bu yüzden Şentop’un bu açıklaması hem bilgileri tazelemek açısından faydalı olmuş, hem de Montrö’nün getirisi, götürüsü, temel maddelerin hangilerinin işlerliğini yitirdiği hususu yeniden gündeme gelmiştir.

Sözleşme, “iç sular tanımı” üstünden Boğazların egemenlik ve geçiş konularını düzenlemekte, lâkin geçiş sırasındaki hususlardan doğacak yükümlülükler konusunda yetersiz kalmaktadır.

1979 yılındaki İndependenta Olayı’nı hatırlayalım, Boğaz’da çarpışarak batan petrol yüklü tanker günlerce yanmıştı.

Artık nüfusu yirmi milyona dayanmış bir şehirde deniz trafik akışı konusunda tehlikeler hâd safhaya ulaşmıştır.

Bir başka husus var ki, müstafi Tümamiral Cihat Yaycı, sürekli Montrö’nün “Madde 1, Ek 1” kısmına mahsus geçiş haklarına istinaden gelirlerimizin güncellenmesi gerektiğini, 1936 yılına mahsus “Altın Frank” hesaplamasının hâlâ 1936 koşullarını taşıdığını, bugünkü gelirin sadece 150 milyon dolar olduğunu ve de aslen bunun günümüzün iktisadî şartlarında 2,4 milyar dolar olması gerektiğini hesaplayarak önümüze koymuştur.

Lâkin kimse bu izahın yüzüne bakmamaktadır!

Yıllara vurduğumuzda, bu, milyarlarca dolar kayıp demektir!

Tevafuk bu ya, bu satırların kaleme alındığı 26 Mart 2021 tarihinde, ağzına kadar konteyner yüklü 400 metrelik bir Çin gemisi “Ever Given” Süveyş Kanalı’nı tıkadığı için, Mısır’ın yaşadığı iki günlük gelir kaybı 90 bin dolardır.

Geçiş için sırada bekleyen 60 geminin kaybı ise herhâlde milyarca dolardır.

Bu konunun ehemmiyeti sözleşme muhataplarına iletilmeli, gerekirse uluslararası yargıya taşınarak, o gün uluslararası ortak ölçü parası olarak kullanılan ve “Germinal Frank” diye tanımlanan bu ölçü, günün koşullarına göre revize edilmelidir.

Hâsılı, Şentop’u “akıl tutulması” ile suçlayanlar, “Aman sorun çıkmasın!”, “Aman eşeğin aklına karpuz kabuğunu düşürmeyelim” diye diye Adalar Denizi’ndeki mevzu adaların silahlandırılmasına ve birçok adanın oldubittiye getirilerek iskâna açılması ve Yunan belediyelikleri hâline dönüştürülmesine ses etmeyenlerdir.

Sadece Şentop değil, hatta keşke bir de Erdoğan konuyu gündeme taşısa da günümüzün taze lider, bürokrat ve diplomatlarına kayıplarımız hatırlatılsa!

Velhasıl… Kanal İstanbul gerekli mi, bir de bu noktadan bakmalı!

 

Kaynaklar

http://www.turkishgreek.org/kuetuephane/item/140-viyana-andlasmalar-hukuku-soezlesmesi

https://www.milliyet.com.tr/gundem/montro-bogazlar-sozlesmesi-maddeleri-suresi-ne-zaman-bitecek-6109451

https://m.haberturk.com/gundem/haber/1163556-montro-bogazlar-sozlesmesi

https://www.google.com/url?q=http://tbbdergisi.barobirlik.org.tr/ViewPDF-montro-bogazlar-sozlesmesinin     -feshi-1778&s 

https://dergipark.org.tr/tr/pub/bs/issue/3802/51002

https://www.7deniz.net/mv-haber-26814.html

https://haberajandanet.com/Article/17-   v ada-meselesi/Y2vuAatgDfXjnfIAKTWd

https://www.google.com/url?q=https://haberajandanet.com/Article/17-ada-meselesi-2/OxwsmVQHZcUzLWCr37Of&sa=U&ved=2ahUKEwjf7vq9jc7vAhUMxYUKHWt4DtQQFjABegQICRAB&usg=AOvVaw3GWGNUs1KpxWH7mTveGUIb

https://haberajandanet.com/Article/17adameselesi3/GWgPv8luTNN5RLeyWY0D