İBB’nin IBAN numarası

Kendilerine güvenebilirmişiz, zira biz duymasak da prototip yardım kolileri Ekrem Başkan’ı alkışlıyormuş. Gerçi fetvânın sonunda, “Bu söylediklerimin aksini kimse inkâr edemez” diyerek Türkçe kurallarına göre söylediklerinin aksinin doğru olduğunu beyan etmiş olsa da takılmayalım. Bu kadar dil sürçmesi kadı kızında da olur.

İKİ hafta önce bu köşe için “Türkiye’nin IBAN Numarası” başlıklı yazımı kaleme alırken, bu kez de “İBB’nin IBAN Numarası” başlıklı bir yazı yazacağım aklımın ucundan geçmemişti. Sağ olsunlar, yaprakların kendilerini alkışladığı Başkanımız, yazı yazma konusunda bizi malzemesiz bırakmıyorlar.

Geçen günlerde İstanbul Müftüsü’nün, pardon Belediye Başkanı’nın lâikliğe aykırı hareketler sınıfına girecek fetvâlarına maruz kalmıştık. Mezkûr fetvâya göre fitre ve zekâtlarımızı belediyeye bağışlayabilirmişiz ve belediyemiz de -uygun bir komisyon mukabilinde- bu yardımları ihtiyaç sahiplerine dağıtabilirmiş.

Kendilerine güvenebilirmişiz, zira biz duymasak da prototip yardım kolileri Ekrem Başkan’ı alkışlıyormuş.

Gerçi fetvânın sonunda, “Bu söylediklerimin aksini kimse inkâr edemez” diyerek Türkçe kurallarına göre söylediklerinin aksinin doğru olduğunu beyan etmiş olsa da takılmayalım. Bu kadar dil sürçmesi kadı kızında da olur.

***

Hayır, bu fetva üzerine Nevşin Mengü, “Pamuk eller cebe ey İstanbullu, İBB’nin kasası tam takır kuru bakır” şeklinde tivit atmadı elbette.

Hayko Bağdat, “Berlin Belediyesi vatandaşından IBAN istiyor, İBB ise vatandaştan fitre ve zekâtlarını dileniyor” diye çemkirmedi.

Ve elbette gazeteci (!) Hakan Aygün bu fetvâ üzerine, “Ey İBAN edenler, zekâtınızı İBB’ye verin ve namazınızı dosdoğru kılın” şeklinde bir paylaşımda bulunmadı.

Fatih Portakal da, “İBB nasıl yönetilemiyor, görüyorsunuz; İBB sıfırı tüketmiş” deyü haber yapmadı tabiî. Çünkü İstanbul “yerel hükûmeti” ona göre vızır vızır çalışıyor.

Bağdat Caddesi sakinlerinden Kılabır Orçun da “Fitre ve zekât nedir yahu? Yallah Arabistan’a” demedi.

Gerçi bu zevat, Yasin Okuyanoğlu Başkan’a, “Yahu 90 liralık koliyi 150 liraya satmaya utanmadın mı?” diye de sormamıştı zaten.

***

İçinde bulunduğumuz Koronavirüs günlerinde, sefer sayılarının azaltılmasından dolayı İstanbul’un otobüs ve metrolarında oluşan yoğunluktan da rahatsız değil bu kardeşlerimiz. Çünkü bilmekteler ki, İETT garajlarında bekletilen “hizmet fazlası” otobüslerin baskı balataları da Ekrem Başkan’ı alkışlamakta.

Zaten kucaklaşma vaadine karşılık kendisine oy verilmemiş miydi? Sosyal mesafe de neymiş efendim? Kucaklaşmaysa, işte kucaklaşma!

İBB’nin, yol ağında olmasına rağmen, “kaynak yetersizliği” gerekçesiyle Ekrem Başkan’ın Başakşehir Şehir Hastanesi’nin yol inşaatını durdurmuş olması da bu zevat için önemli bir konu başlığı değildir.

Ne yapsın Ekrem Başkan, hanımın bileziklerini mi bozdursun? Athena Gökhan’ın konserini mi iptal etsin? Halk Ekmek büfelerinde Sözcü gazetesi dağıtımını mı durdursun?

Yolu bir şekilde Ulaştırma Bakanlığı tamamlar ve Ekrem Başkan’ın açılış töreninden atacağı “Hastane yolunu açtık” tiviti 1 milyon beğeni alır. Çünkü Başkan’ı serum şişeleri de alkışlamakta.

Temel atmama, yol yapmama, sefer sayılarını arttırmama gibi yeni nesil üstün belediyecilik hizmetleri sunan Başkanımızın ne yaparsa yapsın -ya da ne yapmazsa yapmasın- alkışlamaya hazır bir kitlesi daima mevcût.

Ekrem Bey, -Allah muhafaza- Adana Belediye Başkanı Zeydan Karalar gibi TÜYAP Fuar Alanı’nı bin yataklı, pardon bin sandalyeli sahra hastanesine de çevirebilirdi. Buna da şükür!

Başkan, “Bana tatil yakışıyor” dediğinde garipsemiştik ama doğruymuş meğer. Başkan tatildeyken belediye daha iyi çalışıyor.

Şezlongların ve kayak takımlarının alkışladığını duyar gibiyim. Ya siz?

***

Bu arada Kurban Bayramı da yaklaşıyor. Canan Kaftancıoğlu Hanımefendiden yeni bir fetvâ gelene kadar kurban derisi, kelle ve işkembe için kimseye söz vermeyiniz lütfen! Bu konuda İBB tarafından gerekli bilgilendirme yapılacaktır.

Kalınız sağlıcakla efendim…