GÖZ, beden
kafesindeki ruhun bu dünyayı seyrettiği organdır. Bilim/ilim de aklın sosyal ve
mânâ âlemini seyrettiği gözüdür. Kalp ise istek ve arzuların peyda olduğu yer
olup, akıl ile bu arzulara ulaşma yoluna rücû edilir. Kalp âyine-i Samed
olmadığında ortalığı puslu hava sarar.
Türkiye
nedense sürekli olarak olaylar olduğunda gerçekle yüzleşiyor ve çözüm üretiyor.
Olaylar olmadan öncesine dair veriler ve çözüm önerileri olsa bile, bu
yapılamıyor. Bu alan, özel çalışma gerektiren kapalı bir kutu gibi
duruyor.
Madde,
enerji ve sosyal olaylar açısından aklın gözü olan fizik bilimi, klasik ve
kuantum gibi iki ana omurga üzerinde yürür. Sosyal olaylarda bireyin
davranışları mikro ölçekte kuantumlu, toplumun davranışları ise makro düzeyde
klasik olarak yorumlanır. Ancak STK veya bir grubun lideri kendi özel hayatında
mikro ölçekte hareket ederken, aidiyeti olduğu liderlik özelliğinde ise klasik
olarak analiz edilir. Bu durum genelde yorum açısından karıştırılır.
Son
günlerde Türk siyaset ve politika alanında böyle söylem ve davranışlar
görülmektedir. Rahmetli Oğuzhan Asiltürk ilk rahatsızlanıp hastaneye
kaldırıldığında, Turgut Özal ve Muhsin Yazıcıoğlu hatırıma geldi. Yazıcıoğlu’nun
helikoptere binmesiyle birlikte yanımdaki eşrafa “Keşke binmese!” dediğimi dün
gibi hatırlıyorum.
Asiltürk’ün
de son zamanlardaki bazı görüşmelerinin 2023 öncesinde bazılarını rahatsız
ettiği ve sonucu etkileyecek potansiyelde olduğu açıktı.
Son
günlerde “Başbakan olacağım” söylemi de bu minvâlde klasik ölçekte aklın gözü
olan bilim/ilim ile açıklamanın doğru olacağı bir ifadedir. Bazı gazeteci ve
siyasilerin açıklamaları tamamen taraf olunan görüş ile açıklanmakta ve toplum
yanlış yönlendirilmektedir. “Başbakan olacağım” söylemi, klasik ölçekte analiz
edilebilen bir ifadedir. Bu söylem, söylem sahibinin son dönemlerdeki bütün
tutum, davranış ve söylemleriyle tutarlıdır.
“Şimdilerde
başbakanlık mâkâmı yok” diyerek ciddî analiz yapmamaksa körlüktür. Böyle bir
mâkâmın olmadığını söylem sahibi bilmiyor mu dersiniz? Buradan hareketle siyâsî
yorumlar yapmak çok basit ve sıradan bir yorumdan öteye gitmez.
“Başbakan
olacağım” söylemi uzun soluklu ve Türk siyasetini dizayn etmek isteyenlerin
operasyonlarına destek verme ifadesidir. Siyasetin rengini kendilerine
benzetmek isteyenlere açık destektir. Bu destek yeni değildir. Hatırlayınız, 15
Temmuz öncesinde de böyle bir söylem vardı.
Joe
Biden’in başkan olmadan önce seçileceğini1 ve düşmanca davranışının2
nedenlerini detaylıca yazmıştık. Ayrıca 27 ABD’li senatörün Blinken’e yazdığı
mektup3 da aynı oluşumun bir emaresiydi. 15 Temmuz için gayret4
edenlerin canhıraş bir şekilde amaçlarından vazgeçmediğini ifade etmiştik. Her şeyi
baştan sona patolojik olarak eleştirenlerin5 hedeflerine ulaşmak
için casusluk ve suikast6 gibi her türlü yola başvuracaklarını da ifade
ettik.
Bunlar
arasında en ilginci ve iddialı olanı ise Biden’in içerideki adamı7
konulu yazımızdı. Bu yazının 14 ay önce yazıldığı dikkate alındığında, klasik
olarak dinamik analizlerin isabetli olduğu görülür. Zira “Başbakan olacağım”
söylemi nihaî bir durumdur. Bu söylem Biden’in içerideki adamına doğrudan destek
verme özelliğindedir. Hatırlayınız, aynı söylemin sahibi kısa bir süre önce
birilerini niçin Fatih Sultan Mehmed Han’a benzetti dersiniz? Bunların hepsi
Biden odaklı, içeride Türk siyasetini her türlü yoldan dizayn etme bâbında
atılmış adımlardan sadece birkaç tanesidir.
Aziz
Müslüman Türk milletinin kıymetli değerleri hiçbir yerde ileri çıkarılmazken,
birileri her türlü oluşumda ne hikmetse yer alabiliyor, söz söyleyebiliyor ve
itibar görüyor. Yanlışın acısını hep birlikte çekiyoruz. “Başbakan olacağım”
söylemi ile “fahiş fiyat” oluşumlarının eş zamanlı olması asla tesadüf
değildir. Denetleme sonrasında bir zincir market çalışanının soluk soluğa
raflardaki ürünlere yeni fiyat etiketlerini yapıştırmaktan imtina etmemesi
bunun delilidir.
Sonuç
olarak, Türk siyasetini dizayn etme hevesinde olanlar, önce ne hâldelerse şimdi
de aynı şekilde çalışıyorlar. İçeriden destek buluyorlar. Ancak olaylar olmadan
önce sorunları çözememe durumu da aynen devam ediyor. Fahiş fiyat, aziz
milletin boğazına geçirilmiş idam ipi gibi duruyor. Fahiş fiyat ve “Başbakan
olacağım” söylemi, canhıraş bir şekilde dizayn plânının yapıtaşları olarak
devam etmektedir. Demokrasiye olan güven, millet iradesine olan saygı ve
sonucun milletin istediği yönde olmasına tahammül edememenin çırpınışlarıdır.
Bunca
olay olmasına rağmen başkasının kağnısına binerek kendi menziline ulaşamamanın
imkânsızlığının hâlâ anlaşılamamış olması, niteliğin niceliğin egemenliğe feda
edildiğinin bir göstergesidir. Yaprakların, dalların ve meyvelerin kökleri
unutmuş olması, hazin bir sonuçtur.
Bu
aziz millet her nerede olursa olsun ve her daim bedenini siper etmişken,
omuzlarında yükseldiği topluma sırt çevirmek, olsa olsa kin, nefret ve hırsın
bir sonucu olabilir. Kadere dokunan her acı, ihanet ve zulüm, İlâhî nizamda karşılık
bulur ve milletin gönlünü sulayan bir yağmura dönüşür.
Kaynaklar
https://haberajandanet.com/Article/joe-biden-baskan-olunca/aOyVFPtyNJrS1G3Ur49A
https://haberajandanet.com/Article/joe-biden-neden-dusmanca-davraniyor/LKo8PHJFSJCMZvX8mCmc
https://haberajandanet.com/Article/abd-li-27-senatorun-blinken-a-yazdigi-mektubun-gercek-yuzu/fSYsWphPyef2S8xNO3xi
https://haberajandanet.com/Article/askida-15-temmuz/rF5iayB5Rwn1d8Llz7bq
https://haberajandanet.com/Article/patolojik-elestirinin-nedeni/S6r5MvchzGrpn2Hiye7u
https://haberajandanet.com/Article/casusluk-ve-suikastlar-bitmez/WLpwqQxMprYHsUiP98qO