Önsöz
URUMÇİ-Sincan Uygur Özerk
Bölgesi’nde 5 Temmuz 2009 tarihinde yaşanan kanlı olayda 200 kişi canını
yitirmiş, bin 800 kişi yararlanmıştır. Aradan 11 sene geçmiş olmasına rağmen, dönemin
Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “Âdeta bir soykırım yaşanıyor” ifadesi ile tarif edilen bu olayın
acısı hâlâ tâzedir.
Günümüzde ise
nüfusu 1 milyondan fazla olan masum Uygur halkı, “Yeniden Eğitim Kampı” olarak
adlandırılan toplama kamplarında zulüm görmekte ve temel insan hakları şiddetle
ihlâl edilmektedir.
Aynı zamanda
Çin Halk Cumhuriyeti (ÇHC) Ulusal Halk Kongresi Daimî Komitesi, 30 Haziran 2020
tarihinde, Hong Kong Özel İdare Bölgesi’nde Ulusal Güvenliğin Korunması Hakkında
Çin Halk Cumhuriyeti Yasası’nı oy birliğiyle kabul etmiştir. Bu hamle, Hong
Kong’un “bir ülke, iki sistem” çerçevesini etkili bir şekilde
sonlandırmıştır. Bu durum, Çin’in Hong Kong ve uluslararası topluma verdiği taahhüdünden
ciddî bir şekilde vazgeçmesi anlamına gelmektedir.
Bu yasa,
kapsamı bakımından bazı eylemlerin suç olarak sayılmasıyla Hong Kong halkının
sahip olduğu yüksek derecede özerkliği kısıtlanırken, bunun yanında sadece Hong
Kong’u kapsamayarak daha ziyâde bir emperyalist Çin kararnâmesi hükmüyle tüm
dünyaya uzanmakta ve demokrasi, insan hakları ve özgürlüğün yaygın olarak
tutulan değerlerini ciddî şekilde baltalamaktadır.
Yeni güvenlik yasası, Hong
Kong’daki demokrasiye baskı yapmak için bir araçtır!
Bu yeni güvenlik yasası ile hedeflenen dört ana suç bulunmaktadır: Ayrılma,
devirme, terörist faaliyetlerin örgütlenmesi ve yürütülmesi, ayrıca ulusal
güvenliği tehlikeye sokmak için yabancı bir ülke veya dış unsurlarla gizli
anlaşma…
Ancak bu yasa, Çin Komünist
Partisi’nin (ÇKP) yorumlarına açık, boş ve belirsiz bırakılmıştır. Hattâ 2019’dan beri Hong Kong’daki “Merkezî
İşgal” ve “Suçluların İadesi Yasası karşıtı hareketlere” yönelik özel olarak
formüle edilmiştir. ÇKP, bu hedeflenen mevzuat yoluyla Hong Kong’un özerkliğine ve ilgili personel işlerinin kontrolüne
müdahalesini meşrulaştırmayı ve silahlı polisin bölgeye girmesi için yasal bir
temel oluşturmayı, böylece aralarında şok ve dehşet yaratırken Hong Kong’daki
demokratik güçleri etkili bir şekilde caydırmayı ve bastırmayı amaçlamaktadır.
Dahası, yasanın konuşmayı suç hâline getirmesi, “ulusal güvenlik suçunu
neyin oluşturabileceğine” dair herhangi bir sınırı ortadan kaldırmaktadır.
Yasa, uluslararası hukukun temel ilkelerini ciddî şekilde ihlâl etmektedir ve
Çin’in iç hukukunu dünyanın geri kalanına yayma tutkusunu gerçekten ortaya
koyarak, Türkler de dâhil, dünyadaki herhangi bir kişiye karşı ve Hong Kong’da
kayıtlı bir gemi veya uçakta işlenen suçlar için uygulanabilir boyuttadır.
Tayvan’dan bütün demokratik
ülkelere Çin’e karşı ortak işbirliği çağrısı!
Bu ulusal
güvenlik yasasını Hong Kong’a dayatan ÇKP, “Çin-İngiliz Ortak Deklarasyonu”nu
ciddî bir şekilde ihlâl etmiş, Hong Kong’un “bir ülke, iki sistem” çerçevesini
ve yüksek derece özerkliğini yıkmış, Hong Kong ve küresel topluluğa olan
taahhüdünden vazgeçmiş ve kurallara dayalı uluslararası düzeni bozma niyetini
ortaya koymuştur.
Tayvan halkı
da Hong Kong halkı gibi, sürekli ÇKP’nin baskısı altındadır. Tayvan
Cumhurbaşkanı Tsai İng-Wen, Tayvan halkının asla “bir ülke, iki sistem” kabul
etmeyeceğini daima dile getirmiştir. 2018 yılından beri, Hong Kong’dan Tayvan’a
göçmenlerin sayısında ciddî bir artış mevcûttur. Bu, Hong Kong halkının “bir
ülke, iki sistem” düşüncesinden memnun kalmadığını ve Tayvan’ın demokrasisi ile
liberalizmine imrendiğini göstermektir.
Tayvan, ulusal
toplumu ile birlikte Hong Kong’un durumunu yakından takip ederek, Hong Kong
halkının liberalizm, demokrasi, insan hakları ve adalet gibi ulusal değerlerini
korumak için vermiş oldukları çabalarını desteklemektedir. Hong Kong’daki son
gelişmelere karşı yanıt vermek üzere, Cumhurbaşkanı Tsai’nin talimatıyla,
dünyada ilk defa, Hong Kongluların göç ve ilticasını kolaylaştırmak için
“Tayvan-Hong Kong Hizmetler ve Değişimler Ofisi” hizmete açılarak, Hong Konglulara
Tayvan’a göç, iltica, eğitim ve iş kurma gibi konularda kolaylık sağlanacaktır.
Sonuç
Çin, hızla
büyüyen politik ve keskin ekonomik gücünü, uluslararası topluma sızmak ve
ideolojisini yaymak için durmak bilmeyen bir çabayla kullanmaktadır. Kovid-19’un
bu yıl hızla tüm dünyaya yayılması sürecinde, politik sisteminin salgını kontrol almada etkili
olduğu algısını oluşturarak propagandasını yapmak için pandemiyi istismar
etmiştir. Çin Halk Cumhuriyeti’nin tam da bu arada söz konusu ulusal güvenlik
yasasını hızlı bir şekilde yürürlüğe sokması, “bir ülke, iki sistem”
düzenlemesini kapsamlı bir şekilde yok ederek Hong Kong genelinde otoriter
sistemini dayatma şekline yönelmiştir.
ÇKP, dünya
çapında demokrasi, özgürlük ve insan haklarının geniş çapta sahip olduğu
değerleri giderek aşındırmaktadır. Uluslararası toplum ÇKP’ye taviz vermeye
devam ederse, ÇKP, nihâyetinde uluslararası siyâsî ve ekonomik düzende öncü bir
rol üstlenecektir. Küresel toplum, ÇKP’nin otoriter sisteminin ve ideolojisinin
uluslararası alanda genişlemesini ciddîye almalıdır. Tayvan, küresel demokratik
toplumun ön savunma hattı üzerinde durmaktadır ve demokratik Tayvan’ın hayatta
kalması ve gelişmesi, bölgesel barış ve istikrarın anahtarıdır.
Çin’in
hegemonyacı genişlemesine karşı gelmek ve Tayvan’ın demokratik sistemini
korumak ve onu totaliter Çin’in elindeki yıkımdan korumak için Tayvan, uluslararası
toplumu birlikte çalışmaya devam etmektedir.
*Temsilci, Taipei Ekonomi ve Kültür Misyonu