MÜZİĞİN, özellikle
gelişmekte olan çocuklarda sosyal zekâyı ve mantıksal zekâyı geliştirdiği
kanıtlanmış bir gerçektir. Özellikle sosyal zekânın ne kadar önemli olduğunun
yaşamımız boyunca zaman zaman farkına varmışızdır. Örneğin uyum sağlama,
koordinasyon becerisi, problem çözebilme ve çekingen olmamak gibi…
Hayatımızda
karşılaştığımız problemleri sosyal zekâmızı geliştirerek aşabiliriz. Bunda
müzik eğitiminin katkısı çok büyüktür.
Bu
çalışmada, araştırma boyunca literatür tarama yöntemi
kullanılırken, araştırma tekniği olarak karşılaştırma(neden) tekniği ve
örnek olay tekniği kullanılmıştır.
Müzikle
ilgilenen çocuklarda sosyal ve mantıksal zekâ gelişimi önde olup, özellikle
çalgı çalabilen çocuklarda psiko-motor becerileri daha kolay öğrenebilmek,
çekingen ve içe kapalı olmamak, öz yeterliliği yüksek olmak ve liderlik
vasıflarına sahip olmak gibi özellikler görülebilmektedir.
1.
Giriş
Müziğin
zekâ alanlarına etkisinden bahsetmeden önce, zekânın neden önemli bir kavram
olduğuna göz atmalıyız.
“Zekâ” kavramının tanımı hâlen tartışmalı
olmakla birlikte, en kabul gören tanım, “yaşanan çevreye uyum sağlayabilmek,
yeniyi öğrenmek ve uygulayabilmek yeteneği” şeklindedir. Günümüzde zekânın,
bireyin bilişsel fonksiyonlarını ele alan IQ (Intelligence Quotient) ile ölçüldüğünü
belirten Uzman Klinik Psikolog Nuray Sarp, “Tanımdan da anlaşılabileceği gibi,
aslında zekâ ve çevrenin etkileşimi arasındaki ilişki, kişinin zeki olarak
adlandırılmasını sağlar ve zekâ ile öğrenme arasında sıkı bir bağ vardır”
demektedir.
Buradaki alıntıdan da anlaşıldığı gibi, zekâda
çevresel faktörler önem teşkil etmektedir. Bu araştırmada özellikle yaşam boyu
değişim ve gelişime açık olan sosyal zekânın önemi ortaya çıkmaktadır. Çünkü
sosyal zekâ alanı, mantıksal zekânın (IQ) aksine büyük ölçüde doğuştan
gelmemekte, yaşam boyu gelişebilmektedir. Burada müziğin özellikle çocuklarda
sosyal zekâ gelişimini ve diğer zekâ alanı olan mantıksal zekâyı (IQ) desteklediği
ve geliştirdiği ortaya konulmuştur.
1.1. Sosyal zekâ üzerine etkisi
Sosyal
ve mantıksal zekânın müzik ile ilişkisinden bahsederken, öncelikle sosyal zekânın
ne olduğunu hatırlayalım.
Sekiz
farklı zekâ türünden biri olan sosyal zekâ, başarılı bir şekilde ilişki
kurabilmek ve sosyal çevrelerde yol alabilmek yeteneğidir.
Meşhur
“Duygusal Zekâ” kitabının yazarı olan Daniel Goleman’a göre beyinlerimiz, diğer
beyinlerle iletişim kurabilmek üzere yaratılmışlardır. Sosyal zekâ ile duygusal
zekâ, iç içe geçmiş kavramlardır. Zekâ yani IQ büyük ölçüde doğuştan gelmekte
iken, sosyal zekâ yani EQ ise büyük oranda öğrenilerek kazanılmaktadır ve bu
nedenle gelişime oldukça açıktır.
Sosyal
zekâ düzeyini öğrenebileceğiniz ölçekler bulunmaktadır. Akademik zekâyı
ölçtüğümüz gibi, sosyal zekâmızı da ölçebiliriz. Sosyal zekânın gelişmesinde
önemli katkıları bulunan bilim adamı, Daniel Goleman’dır. Goleman, duygusal zekâ
alanında yaptığı çalışmalar ile tanınmaktadır. (Daniel Goleman, Duygusal Zekâ
EQ)
Sosyal
(duygusal) zekânın nelerden oluştuğuna bakıldığında, (1) konuşmada akıcılık ve
konuşma yetenekleri, (2) sosyal kurallara adapte olabilmek, (3) dinleme ve
konsantrasyon özelliklerinin varlığı, (4) başka inşaları daha iyi
yorumlayabilmek (halk arasında “insan sarraflığı” denilen özellik) ve de (5)
sosyal ve öz yeterliliklerin yüksek oluşu ile karşılaşılacaktır.
Sosyal
zekâsı yüksek olan bireylerin özellikleri şunlardır: (1) Dışa dönük olurlar. (2)
Topluluk içerisinde popüler kişilerdir. (3) Canlı ve enerjiktirler. (4) İkna
kabiliyetleri yüksektir. (5) Empati yapabilirler. (6) Güven veren, işbirliğine
açık, riskleri değerlendiren, çözüm odaklı karar verebilen bireylerdir. (http://tuba-aydin.com/sosyal-zekâ/)
Bu
araştırmalara göre “sosyal” yani diğer adıyla “duygusal zekânın” gelişimine
müziğin katkısı şu şekilde olmaktadır: Müzik ile uğraşan bireyler, amatör ya da
profesyonel insanlarla etkileşim içinde olmaktadırlar. Bu etkileşim, sosyalleşmenin
en iyi yollarından biridir. Yani örnek verecek olursak, müzikle ilgilenen bir
çocuğun, öğrenip söylemeyi ya da çalgısıyla eşlik edebildiği bir şarkıyı diğer
sosyal ortamındaki arkadaşları ile paylaşması ya da çalgıyla icrası, bireyin özgüven
kazanmasını, öz yeterliliğinin yükselmesini, sosyal iletişim becerisinin adapte
olabilmesini ve psiko-motor özelliklerinin gelişmesi gibi birçok duygusal zekâ
alanında algısının açılmasını sağlayacaktır. Özellikle çocukların, sosyal zekâ
gelişimi için müzik eğitimine önem verilmesi gerekmektedir.
1.2.
Mantıksal zekâ üzerine etkisi
Müziğin
mantıksal zekâ (IQ) etkisine geçtiğimizde ise, uzmanların
yaptıkları incelemeler göstermiştir ki, anne karnında müzik dinletilmeye
başlanan bir bebek, özellikle klasik müzik dinletildiğinde, hem gebelik
sürecinde, hem de doğum sonrası süreçte ruh sağlığı bakımından daha sakin bir
görüntü çizmektedir.
Bu konuda İsviçreli ünlü psikolog Jean Piaget’in ortaya
koyduğu bilişsel gelişim evrelerinde, özellikle 2-7 yaş ve 7-12 yaş arasındaki
süreç, çocuklarda zekâ gelişiminin en hız kazandığı evreler olarak ortaya
çıkmaktadır. Özellikle bu dönemlerde müzik eğitimi alan çocukların şu
becerileri kazandıkları gözlenmiştir: Uzun süreli yoğunlaşma ve dikkat, karışık sembolleri
okuma ve algılama, uzun müzik cümlelerini ezberleme ve hafızada tutabilme,
müzik kurallarının algılanması, müzik kalıplarını öğrenebilme, farklı müzik
türlerini birbirinden ayırt edebilme…
Uzmanlar müziğin IQ ve EQ gelişimi üzerindeki etkisini uzun
süredir incelemektedirler. Bu alandaki ilk çalışma, “Mozart Etkisi” adını
taşıyan bir deneydir. 14 Ekim 1993 yılında Nature dergisinde de yayımlanan bu
araştırma, kısa sürede popüler olmuş ve toplumda etkilerini hemen göstermiştir.
Araştırma, klasik müzik ile IQ ilişkisi üzerine kurulmuştur.
Yapılan deneyde 36 lise öğrencisine belli bir süre, her gün 10 dakika boyunca
Mozart’ın iki piyano için yazdığı re majör sonat dinletilmiş ve deney sonucunda
çocukların IQ’larında bir artış görülmüştür. Aynı gruba dinletilen New Age ve
dans müziği ise, Mozart’ın yarattığı etkiyi yaratmamıştır.
Mozart Etkisi deneyini gerçekleştiren Amerikalı bilim
insanları, Kaliforniya’daki Irvine Üniversitesi’nin Öğrenme ve Hafıza
Nörobiyolojisi Bölümü’nde görev alan fizikçi Gordon L. Shaw ve Wisconsin
Üniversitesi’nden psikolog Frances H. Rauscher, okulöncesi çocukların beyninin
tıpkı bir plastik gibi olduğunu ve erken yaşlarda verilecek birtakım
eğitimlerle beyinlerinin şekillendirilip beslenmesinin mümkün olduğunu
savunmuşlardır. Onlara göre müzik aleti çalmak, özellikle piyano, beyin ve beden
arasındaki bağlantıyı kurması, hem ruha, hem de fiziğe etki etmesiyle bu
yöntemin en etkili aracı olarak ortaya çıkmıştır.
Shaw ve Rauscher’in bir diğer araştırmasına göre, okulöncesi
çocuklara piyano dersi vermek, çocukların fen ve matematikte üstün özellikler
göstermelerinde gerekli olan zihinsel yapıyı olgunlaştırmanın en etkili yolu
olmuştur. Shaw ve Rauscher bu bulguya, 78 anaokulu çocuğunun üzerinde
yaptıkları deney ile varmışlardır.
3-4 yaşlarında, ailelerinin sosyoekonomik ve kültürel
yapıları ve gittikleri anaokulları denk olacak şekilde seçilen 78 çocuk dört
gruba ayrıldı. Birinci gruba şan ve piyano dersi, ikinci gruba sadece şan dersi
ve üçüncü gruba bilgisayar dersi verilirken, dördüncü gruptakilere hiçbir şey
öğretilmemiştir. Çocuklar haftada iki kez 15’er dakikalık piyano dersi
almışlardır. Her çocuğun eşit süreyle ders almasına da dikkat edilmiştir.
Sekiz ay boyunca diğer grupların da çalışmaları sürmüştür. Bu
eğitimin ardından 78 çocuğa zekâ testi uygulandığında, çıkan sonuç,
araştırmacılar için pek de sürpriz olmamıştır. Piyano grubundaki çocukların zekâsındaki
artış, diğer gruptakilere fark atmıştır.
Çocuklara
deneyin başlangıcında zekâ testi uygulanmıştı. Sekiz ayın sonunda diğer
gruplardaki çocukların zekâlarında önemli bir gelişme kaydedilmezken, piyano
dersi alan gruptakilerin IQ’larında yüzde 46’lık bir gelişme görülmüştür. Bütün
çocuklar bu ölçüm için beş ayrı teste tâbi tutulmuşlardır. Bu testler, yapboz
birleştirmek, gösterilen desenleri yapmak, geometrik şekilleri tanımak ile
nesnelerin doğru renklerini ve resimlerdeki hataları bulmaktan ibarettir.
Dr.
Shaw ve Dr. Rauscher, ilk araştırmalarında bulguladıkları Mozart dinlemenin birkaç
saat süren etkisinin aksine, piyano eğitiminin etkisinin hayat boyu süreceğini
savunmaktadırlar. Deney 3-4 yaşlarındaki çocuklar üzerinde yapılmış olsa da, 12
yaşına kadar alınan piyano derslerinin etkili olacağını da bulgularına
eklemektedirler. Bunu, şöyle açıklamaktadırlar:
“Müzik de tıpkı matematik ya da
satranç gibi yüksek beyin fonksiyonları gerektiren bir uğraş. Bu alanlar, aynı
zamanda iyi gelişmiş spatial zekânın da temelini atıyor (görsel dünyayı
algılayabilme, nesnelerin görüntülerini zihinde oluşturabilme ve bunların
farklılıklarını kavrama yetisi).”
İki araştırmacı, çocukların yoğrulmaya hazır beyinlerinin
bağlantılar kurmak için şekil değiştirmeye müsait olduğunu anlatmaktadır.
Piyano dersleri, sinirleri eğiterek beynin korteksindeki algısal gelişmeyi
sağlamaktadır.
66 çocuk üzerinde yapılan bir başka çalışmada, önce bütün
çocuklara Stanford-Binet zekâ testi ile müzik testi uygulanmıştır. Sonra deney
grubundaki öğrenciler, 30 hafta boyunca haftada 75 dakika müzik eğitimi
almışlardır. Sonunda müzik eğitimi alan çocukların düşünme ve üretici-bilimsel
düşünme testlerindeki başarılarında belirgin artış gözlenmiştir. Kelime ile alâkalı
zekâ testlerinde ise her iki grupta da önemli bir farklılık bulunamamıştır.
Müzik eğitimi alan çocuklarda standart zekâ testlerinde başarı yüzdesi yüzde
50’den yüzde 87’ye çıkarken, müzik eğitimi almayan çocuklarda bu başarı yüzde 78
seviyesinde kalmıştır.
Kanadalı araştırmacı-müzisyen E. Glenn Schellenberg, 2006
yılında müzik ve zekâ ilişkisi ile ilgili Kanada’daki okullarda çocuklar
üzerinde iki farklı grup oluşturarak yaptığı deneyde, müzik dersi alan
çocukların IQ testi puanlarının almayanlara göre oldukça yüksek olduğunu ortaya
koymuştur.
Müziğin özellikle matematik, zekâ ve dünyayı algılama
yetilerindeki olumlu etkilerini gözlemleyen Schellenberg, deneyinde, müzik
derslerinin soyut zekâyı geliştiren, çalışan hafıza, işlem hızı ve algısal
organizasyon gibi beceriler kazandırdığı bulgusuna varmıştır. (Uluğbay, S. 2016,
Müzik Eğitiminin Çocuk Zekâsına Olan Etkileri, Kastamonu Eğitim Dergisi, 21 -3-,
1025-1034. http://dergipark.gov.tr/kefdergi/issue/22605/241585)
Diğer araştırmalara baktığımızda ise Munte ve
arkadaşlarının bir çalışmasında, telli çalgılar
çalan bireylerin ön beyinlerindeki gelişmenin çalgı çalmayan bireylere göre
daha fazla olduğunu, davul çalanların daha kompleks beyin hafızalarına sahip
olduklarını ve müzik şeflerinin ise toplulukta daha iyi gözlem yeteneğine sahip
olduğunu göstermişlerdir. (Specialization of the Specialized:
Electrophysiological Investigations in Professional Musicians,Thomas F. Münte, Wıdo Nager, Tılla Beıss, Chrıstıne Schroeder, Eckart Alten Müller, First published: 24 January
2006, https://doi.org/10.1196/annals.1284.014,Cited by: 29)
Altenmuller ise,
bu farklı enstrümanların beynin farklı bölgelerini etkilediğini göstermiş ve bu
değişimlerin öğrenme süresince beyinde kalıcı olduğunun altını çizmiştir. (How Many Music
Centers Are in the Brain? Eckart O. Altenmüller, First published: 25 January
2006, https://doi.org/10.1111/j.1749-6632.2001.tb05738.x,Cited by: 30)
Bir başka çalışmada
ise, 6 yaşındaki 144 çocuk üzerinde yapılan bir deneyde, bu
çocukların bir kısmının drama dersi alması, bir kısmının hiçbir özel ders
almaması ve bir kısmının da müzik dersi alması sağlanmıştır. Yaklaşık 1 yıl
içerisinde müzik dersi alanların IQ’larında dersler başlamadan önceye kısayla test
sonuçlarına göre artış gözlemlemiş olup, ders almayan veya sadece drama dersi
alan çocuklarda herhangi bir değişim gözlemlememiştir. (Music Lessons
Enhance IQ; Schellenberg, E.G.)
Günümüzde ise gelişen teknolojilerle müzik öğrenen bireylerin
hem beyin MR’ları, hem de davranışları paralel olarak incelenmektedir. Bu
incelemelerden dikkat çeken bir çalışma da,
Hallam’ın çalışmasıdır. Bu çalışmada, müzik öğrenen ve
kendini müzik konusunda geliştiren bireylerin, sadece beynin genel gelişimi
açısından değil, her türlü öğrenme yeteneklerinin de geliştiği (dil gelişimi,
IQ gelişimi, sosyal yetenekler, takım çalışması, konsantrasyon, yaratıcılık
vs.), birçok yapılan çalışma bir araya getirilerek derlenmiştir.
Tabiî bu pozitif etkilerin sadece bireyin keyif aldığı
enstrümanlarda rastlandığının da altını çizerek belirtmekte fayda var. (The Power Of
Music: Its Impact On The Intellectual, Social And Personal Development Of
Children And Young People, Susan Hallam, International Journal Of Music
Education, 2010, 28: 269)
Benzer şekilde, deneysel olarak bir
çalışma da anaokuluna giden 71 çocuk üzerinde yapılmıştır. Bu
çalışmada çocukların bir kısmı müzik, bir kısmı da görsel sanat eğitimi
almıştır. Sadece 20 gün içerisinde müzik dersi alan çocukların yüzde 90’ının
sözel zekâsında ciddî artışlar saptanmış olup, bu durum, müziğin beyni daha iyi
yoğurulabilmesine bağlanmıştır.
Kısaca, sadece 20 gün içerisinde bile beyne ve bireyin gelişimine pozitif bir etkisi olan müzik eğitiminin ve müziğin gücü yadsınamaz. (Short-Term Music Training Enhances Verbal Intelligence and Executive Function)
2. Araştırmanın amacı ve önemi
Bu
çalışmanın amacı, sosyal ve mantıksal zekâda müziğin ne denli etkisinin olduğu
ve ailelerin çocuklarının gelişimini desteklerken, müziğin bunda önemli bir
yeri olduğunu belirtmek ve bilinçlendirmektir.
3.
Araştırmanın problemi
Araştırmanın
problem cümlesi, “Müziğin sosyal ve mantıksal zekâya ne gibi etkileri vardır?”
şeklinde düzenlenmiştir.
4.
Araştırmanın yöntemi
Gerçekleştirilen
çalışma, literatür taraması
yöntemi kullanılarak karşılaştırma (neden) ve örnek olay tekniği ile müziğin
sosyal zekâ ve mantıksal zekâ üzerindeki etkisini örnek olaylar ve yapılan
deneysel araştırma örnekleriyle belirlenmiştir.
5.
Bulgular
Araştırma
ve literatür taraması sonucu ulaşılan bulgular göstermiştir ki, her gün 10 dakika boyunca Mozart’ın iki
piyano için yazdığı re majör sonat dinletilmiş ve deney sonucunda çocukların
IQ’larında bir artış görülmüş, 66 çocuk üzerinde yapılan bir başka çalışmada, önce
bütün çocuklara Stanford-Binet Zekâ Testi ile müzik testi uygulanmıştır. Sonra
deney grubundaki öğrenciler, 30 hafta boyunca, haftada 75 dakika müzik eğitimi
almışlardır. Sonunda müzik eğitimi alan çocukların düşünme ve üretici-bilimsel
düşünme testlerindeki başarılarında belirgin artış gözlenmiştir.
Kelime ile alâkalı zekâ testlerinde ise, her iki
grupta da önemli bir farklılık bulunamamıştır. Müzik eğitimi alan çocuklarda
standart zekâ testlerinde başarı yüzdesi yüzde 50’den yüzde 87’ye çıkarken,
müzik eğitimi almayan çocuklarda bu başarı yüzde 78 seviyesinde kalmıştır. Bir
diğer taraftan müzikle uğraşan bireylerin, müzikle uğraşmayan bireylere göre
daha sosyal, özgüvenli, öz yeterliliği yüksek ve kendini daha iyi ifade eden
bireyler olduğu ortaya çıkmış, müzik ile sosyal zekâ arasında doğru orantı
olduğu gözlemlenmiştir.
6.
Sonuç ve öneriler
Özellikle
çocukların sosyal ve mantıksal zekâ alanlarının gelişmesi için müzik eğitimine önem
verilmeli, müzikle ilgili ve alâkalı olmaları sağlanmalıdır. Burada özellikle
sosyal zekâ (EQ) kavramının altını kalın bir şekilde çizilmelidir. Çünkü “sosyal
zekâ” dediğimiz kavram, mantıksal zekânın (IQ) aksine, doğuştan gelmemekte ve
yaşam boyu gelişebilmektedir. Bu yüzden müzik, birçok disiplinler arası alanı
geliştirse de sosyal zekâyı hayat boyu geliştirmeye devam edecektir. Bu da
bireyin hayatında çok daha sağlıklı iletişim kurabileceği ve kendini yaşamı
boyunca gerçekleştirebilmesi anlamını taşımaktadır.
Bireyin
sosyal açıdan kendini gerçekleştirebilmesi, kendini en iyi şekilde ifade
edebilmesi, öz yeterliliğinin ve kendine güveninin yüksek olması gibi birçok
açıdan önem arz etmektedir. Müzik, sadece sosyal alanda değil, diğer
disiplinler arası alanlarda da etkilidir. Hem ruhsal (SQ), hem mantıksal (IQ),
hem de duygusal ya da sosyal (EQ) zekânın gelişiminde göz ardı edilemeyecek bir
öneme sahiptir.
Kaynakça
Short-Term
Music Training Enhances Verbal Intelligence and Executive Function
The
power of music: Its impact on the intellectual, social and personal development
of children and young people, Susan Hallam, International Journal of Music
Education 2010 28: 269
Music
lessons enhance IQ,Schellenberg EG How Many Music
Centers Are in the Brain?
Eckart O. Altenmüller, First published: 25 January
2006,https://doi.org/10.1111/j.1749-6632.2001.tb05738.x,Cited by: 30
Specialization
of the Specialized: Electrophysiological Investigations in Professional
Musicians,
Thomas F. Münte ,Wıdo Nager ,Tılla Beıss ,Chrıstıne Schroeder ,Eckart Alten Müller ,First published: 24 January
2006,https://doi.org/10.1196/annals.1284.014,Cited by: 29
Uluğbay, S. (2016). Müzik Eğitiminin Çocuk Zekâsına Olan
Etkileri. Kastamonu Eğitim Dergisi, 21 (3), 1025-1034. Retrieved from http://dergipark.gov.tr/kefdergi/issue/22605/241585
http://tuba-aydin.com/sosyal-zekâ/
Daniel
Goleman ‘Duygusal Zekâ EQ’S.125-250, ISBN:9789754341966,2007.
Ho YC, Cheung MC, Chan AS. Müzik
eğitimi sözel değil görsel belleği geliştirir: Çocuklarda kesitsel ve
uzunlamasına keşifler. Nöropsikoloji. 2003; 17:
439-450. [ PubMed ]
Jaeggi SM, Buschkuehl M, Jonides J, Perrig
WJ. Çalışma belleğinde eğitim ile sıvı zekâsını geliştirmek. ABD
Ulusal Bilimler Akademisi Bildirileri. 2008; 105:
6829-6833. [ PMC ücretsiz makale ] [ PubMed ]
Jäncke L. Plastik insan beyni. Restoratif
Nöroloji ve Nörobilim. 2009; 27:
521-538. [ PubMed ]
Jentschke S, Koelsch S. Müzik eğitimi,
çocuklarda sözdizimi işlemenin gelişimini modüle eder.
(2006)
Beyin Uyumlu Öğrenme. Çev: A. Doğanay, Nobel Yayınevi, Adana Karakuş,
M. (2005)
Yapılandırmacı Öğrenme ve Çoklu Zekâ Kuramı. Ankara: Zil ve
Teneffüs Dergisi, Sayı 1 / 81–83 Koman E.
(2001). Zekâ Ne Değildir? Çoluk Çocuk Dergisi, Sayı 71,
Ankara Madi, B. (2006).
Öğrenme Beyinde Nasıl Oluşur? Morpa Kültür Yayınları, İstanbul
Meister I.G, vd (2004).
Playing piano in the mind -an fMRI study on music imagery and
performance in pianists. Cogn Brain Res; 19: 219–228 Özgüven, İ, E. (1994).
“Psikolojik Testler” Yeni Doğuş Matbaası, Ankara Selçuk, Z.
* MEB Ankara-Bala-Afşar Çok Programlı
Anadolu Lisesi Müzik Öğretmeni, dergahacun@hotmail.com