HAZRETİ Peygamber’in
(s.a.v.) “tebessümü” bir iyilik örneği olarak övmesinin nedenini en iyi
anlayacak olanlar, bireyselleşme, şiddet ve yalnızlaşmayı sert şekilde yaşayan
modern zamanların insanlarıdır.
İletişim
teknolojilerinin olağanüstü yaygınlaşması ve de hayatın her alanında insanın
hizmetinde olmasına paralel olarak, insan gittikçe yalnızlaşıyor. İletişim
teknolojisi, aracı ve mecrası çoğaldıkça, insanın kendi alanı daralıyor, anlamlar
sekülerleşiyor ve muhteva kayboluyor. Böyle olunca insan, yeryüzünün her
yerinde yalnızlaşma çağını yaşıyor.
Modernizm,
insana bir taraftan havayı, toprağı ve denizleri kirlettiriyor, diğer taraftan
da insanın doğasını bozuyor, onu eksiltiyor, bireyselleştiriyor,
yalnızlaştırıyor. Yalnızlaşan insan ise sonun başlangıcı anlamına gelen bir şey
yapıyor ve kendi tanrılığının peşinde koşmaya başlıyor. Son yüzyılın belirgin
sembolü, “yalnızlaşmış insan”dır.
İnsanın
yalnızlaşması, ailesine, şehrine, doğaya ve diğer insanlara yabancılaşmasını
doğuruyor. Yalnızlaşma ve yabancılaşma ise streslerin, krizlerin ve
hastalıkların başlangıcı demek. İntiharların artışı da bundan ki insan,
yabancılaştıkça düşmanlaşıyor.
Modernizm
insanı yalnızlaştırarak antideprasanlara ve intiharlara sürüklerken, bizim
görevimiz insanı yalnızlıktan kurtarmak olmalı. İnsana dost ve kardeşleri
olduğunu ve yine onu yaratan dost bir İlah’ı olduğunu hatırlatmalıyız. İnsan
bunu biliyordu ama unuttu…
İnsana
dostları olduğunu hatırlatmanın doğal araçlarından biri tebessüm etmektir.
İnsan gülümseyince çok şey değişir. Bir tebessüm, bazen bir insanın
yalnızlığını sona erdirebilir, bir aileyi mesut edebilir; koca bir şehri birkaç
tebessüm mutlu edebilir. İçten bir gülümseme, boğazına ilmek geçirmekte olan
birinin intiharını önleyebilir.
Tebessümün
insanı iyileştirme gücü var. Tebessüm eden ve edilen, bu iyilikten etkileniyor.
Çünkü tebessüm, kalbin kalbe selamıdır. Tebessümün hamurunda iyilik, sevgi, aşk
ve dostluk var. İnsanın yalnızlığı derinleştikçe tebessümün önemi artıyor,
dostluk hayatî öneme kavuşuyor. Hazreti Peygamber’in (s.a.v.) tebessümü bir
iyilik örneği olarak övmesi, modern dünya için mucize gibi bir reçetedir.
Tebessüm
hadisini hatırlayalım şimdi, asırlar önce şöyle demiş Peygamberimiz Hazreti
Muhammed (s.a.v.):
“Kardeşine
tebessüm etmen sadakadır. İyiliği emredip kötülükten sakındırman sadakadır.
Yolunu kaybeden kimseye yol göstermen sadakadır. Yoldan taş, diken, kemik gibi
şeyleri kaldırıp atman da senin için sadakadır.”
Sadaka
karşılıksız verilir, amacı sadece iyiliktir. İnsanı iyileştiren de budur. Tebessüm,
insanı sevmeyi, ona selam vermeyi, sevdikleriyle dayanışmayı, hal hatır sormayı,
eldekini paylaşmayı, komşuyu gözetmeyi, yetimi korumayı, iletişimde hikmet ve
bilgeliği kılavuz edinmeyi, yalan konuşmamayı, güvenilir olmayı, iftira ve
zandan sakınmayı, kimsesizlerin dostu olmayı, başa kakmadan yardımcı olmayı ve
incitmemeyi zorunlu kılar. Bunlar, insanın muhteremliğine ve yeryüzünün sahibi
değil de yalnız emanetçisi olduğumuz prensibine dayalı işlerdir. İnsan Yaratan’ına
kul, Yaratan’ın salih kullarına da dost olursa, yalnızlığın yerini muhabbet alır.
Muhabbet ise kibri, bencilliği, bireyselleşmeyi, ihtirası, şiddeti ve
vurdumduymazlığı sona erdirir.
Aşağıdaki
sözler de asırlar öncesinden taptaze haliyle hadis kitaplarımızda duruyor, birlikte
okuyalım:
“Küçüklerimize merhamet etmeyen, büyüklerimize
saygı göstermeyen bizden değildir.”
“Cebrail
bana komşu hakkında o kadar çok tavsiyede bulundu ki, ben komşuyu komşuya
mirasçı kılacak zannettim.”
“Müslüman iki kişi
karşılaştıklarında el sıkışırlarsa, birbirlerinden ayrılmadan önce günahları
bağışlanır.”
Huzur için ilk adım tebessümdür. Tebessüm iyiliği, iyilikler emr-i bi’l marufu,
maruflar amel-i salihi, salih ameller insan ve medeniyeti inşa eder. Böyle bir
dünyada yalnızlık kendine yer bulamaz.
Modernizmin
insanı yalnızlaştırmasına karşı tebessüm kalkışması yapmalıyız. Şeytanı yenmek
için tebessüme “Bismillah”…