AKİF MOLLAOĞLU
Bir kamu kurumunda şef olarak çalışıyor. 1975 Ankara doğumlu. Çorum Meslek Yüksek Okulu, Elektrik Bölümü mezunu. Dikey geçiş ile Anadolu Üniversitesi İşletme Bölümü’nü okuyarak lisans eğitimini tamamladı.
2000 yılında askerlik hizmeti sonrasında başlayan rahatsızlıklar sebebiyle işitme ve denge bozukluğu hastalığından çok zor dönemler geçirdi. Yirmi beş yaşlarında evinden çıkamayacak hâle geldi. “Meniere” teşhisi kondu. Doktorlar hastalığın sebebini bulamadılar, psikolojik nedenlere bağladılar ve ilaç tedavisi ile ayakta tutmaya çalıştılar.
Denge sistemi ve işitme hasarı sebebiyle zor günler geçirirken Allah’ın yardımı ile kitaplara sarıldı. Kişisel gelişim ağırlıklı kitaplarla olan dostluğu sırasında dışarıya bağlantısını azalttı, içine olan yolculuğuna ağırlık verdi. İşitme engeli sonucu dış sesleri zor duymasının da büyük yardımı ile iç sesleri daha net duymaya ve anlamaya başladı.
Sonrasında “ikinci hayatım” dediği bir hayata başladı. İçinde yaptığı her yolculukta yeni hazinelere kavuştu. Kendine geldikçe enerjisi, inancı ve özgüveni ile hem sağlığı hem geleceği değişmeye başladı. Aradığı her şeyi içinde bulabileceğini anladıktan sonra hayatı bambaşka oldu.
Daha önce sağlıklı hayatında, içine kapanık ve “Benden ne olur ki!? Hiçbir yeteneğim yok, sosyalliğim yok, değil öğretmenime yanımdaki arkadaşıma bile soru sormaya çekiniyorum” diyen Akif Mollaoğlu, yeni hayatında ilk önce iki sene özel bir resim kursuna gitti. Bir karma resim sergisine katıldı.
İçinde yaptığı yolculuk, yaşama sevincini, heyecanını her seferinde bir üst seviyeye taşıdı, canlı tuttu, yaşamayı çok sevdi…
Daha sonra bir yazarlık kursunda deneme türünde iki sene eğitim aldı. Çeşitli dergilerde yazıları çıktı. Bir kitap denemesi yaptı fakat yayınlatamadı.
Eğitimci, yazar, matematikçi ve astronom Tugay Keçeci’nin dostluğu ile ve çeşitli konularda özel olarak verdiği eğitimler ile hem zihinsel hem vizyon olarak gelişimini sürdürdü.
2012 yılında ilk defa gerçekleştirilen engelli memur sınavı ile on senelik sanayi hayatındaki işçilik dönemi bitti, memurluk hayatına başladı. Memurluk hayatının beşinci senesinin sonlarına doğru gerçekleştirilen görevde yükselme ve unvan sınavını kazanarak şef oldu.
Yeni yaşamında, yeni ve büyük heyecanlarla kendini hâyâllerine adadı. Origami tutkusuna ağırlık verdi. Instagram’da “ORİGAMİANKARA” sayfası ile uluslararası dostluklara kavuştu. Arkadaşı Funda Gökçen sayesinde Kültür Ajanda ailesi ile tanıştı. Kültür Ajanda dergisinde kendisi hakkında yapılan röportaj sonrası bu dergide yazmaya başladı. Ajanda Ailesi’ni ve düzenli olarak yazmayı çok sevdi.
Ev hanımı olan eşi İnci, çocukları olan 8 yaşındaki Arif Enes ve 6 yaşındaki kızı Ebru ile yeni hayatında yol alırken, bir daha asla geriye bakmadı.
En büyük hâyâli, ülkesine büyük hizmetlerde bulunmak, insanlığa fayda sağlayacak çalışmalar yapmak olan yazarın diğer hâyâlleri, origami, resim ve yazarlık hayatında ilerlemek ve Millî Eğitim sistemi içinde aktif rol almak. Topluluk karşısında konuşmayı öğrenmek ve yeni hayatına, yepyeni heyecanlarına dair bir “Ted Konuşması” yapmak, son olarak da bir kitabın kapağında ismini görmek…