
NE yazık ki kıblesini şaşırmışlar kadar, temrenin hedefini kaybedenler de var. Dünya zaten ikiyüzlü ve çıkarcı bir adavetle beslenip yemlendiği adreslerin bonkörlüğüne göre sahte ittifaklarla varlık sürdürmekte. Ne var ki, içimizdeki kimliksizler de bu biçimsiz ve omurgasız duruştan payına düşeni almış görünüyorlar.
Katil, işgalci, zalim ve yerleşimci İsrail’in uzun yıllardır “sivil” öldüren, bebek katleden, insanları evinden yurdundan eden, yapay suç isnatlarıyla masum elleri kelepçeleyen ve savaşsız zamanları bile “savaş suçu” ile kana boyayan hayvanî saldırıları karşısında lâl olanlar, bugün Hamas’ın, “Demir Kubbe” dedikleri, güya aşılmaz fanusu delik deşik etmesinin verdiği hüsranla ne sözlerini tartabilir, ne de düşmanca tavırlara gerekçeli bir hedef sunabilir durumdalar.
İyice dengesini kaybetmiş bir ortamda olup bitenleri ve bu çirkin tiyatro sahnesini izleyenler olarak gözbebeklerimize kadar acı içindeyiz.
Filistinli sivillerin ellerini gözlerini bağlayıp önünde selfi çekerken yüzü, zulmün kara kalbine verdiği hazdan peydah edilmiş çirkin bir galibiyet tebessümüne bulanmış İsrailli kadın askerin esir alınması görüntüsü üzerinden İsrail’in bütün iğrenç suçlarını aklayıp Filistin’in bütün acılarını ve kayıplarını “Hak ettiler” iftirasıyla örtbas ettiler. Daha doğrusu, böyle olduğu zannında insan kimliğinden ne kadar uzak olduklarını bağırıp durmaktalar.
Parçalara ayrılmış, vücut bütünlüğü bozulmuş cesetler Filistinlilere ait ama sivillerini kaybeden İsrail’miş(!). Çırılçıplak ve ölü bedenlere idrarını yapıp tekmeler savuran İsrailliler ama zalim Hamas’mış(!).
Evleri, okulları, hastaneleri, çocuk parklarını, uçurtma şenliklerini dahi bombalayan İsrail ama Filistin savaş suçu işlemiş(!). Çocukları bile 10’ar kişilik askerî gruplarla sebepsiz-mesnetsiz tutuklayan, bunu yaparken de döven, yaralayan, öldüren İsrail askerleri ama Filistin’in de İsrail’den farkı yokmuş(!).
Bu arada Hamas’ın çektiği görüntülerde Peygamberimizin (sav) emri üzerine kadınlara ve çocuklara dokunulmadığını ve dokunulmayacağını ispat eden kareler de gösteriymiş(!).
Bre ahmaklar! İsrail’in böyle sahtecikten bir kareciği bile neden yok? Neden İsrail askerleri ve hatta sivilleri bile hep ölü beden döverken, çocuk katlederken kadraja giriyorlar? Neden hep Filistin alevler içinde? Neden sürekli Filistin’de evler ve yollar talan?
Aklımızla mı dalga geçiyorsunuz? Vicdan, feraset, insaniyet ve hakkaniyet adına ne varsa hepsinin varlığınızı terk edişinin mağduru musunuz? Yıllardır Filistin’de bebeklerin kan revan içindeki görüntüleri hangi kamuflaj ve hangi mahfaza ile vicdanın cılız da olsa bir sızıya düşmesine mani olabildi? Ya üzeri çamurdan ve katrandan istinat duvarlarıyla kaplanmış ya da vicdan, manevî yoksunluk ve ruhsuzluk uru sebebiyle vücuttan sökülüp atılmış. Başka türlü böylesi bir riyakârlık ve nefret, yüksek sesli bir ifade biçimine dönüşüp de kulaklarımızı ve gözlerimizi bu denli yakamazdı.
İsrail’in saldırılarını meşru müdafaa kapsamına sığdırmaya çalışan kim varsa bu sahteciliği, bu nitelikli dolandırıcılığı bir an evvel terk etmesi önerisinde bulunuyorum. Zira bu, aklımızı şaşırtmaya yetmediği gibi, mide üzerinde de bulandırıcı bir tesirden başkasına yaramıyor.
İsrail, yıllardır her fırsatta, herhangi bir sebeple ve sebepsizce, dilediği zaman ve dilediği yere bombalar yağdırıyor. Canı sıkılınca insanları tutuklayıp hücrelere kapatıyor, işkencelerin ve tecavüzlerin ardı arkası kesilmiyor. Zevkine insan öldürüp korkak varlıklarını koruyabilme güdüsüyle hayvanca saldırıyorlar. Bunu sürekli, kesintisiz ve sınırsız bir şekilde sürdürüyorlar.
Bugün Hamas’ın daha güçlü ve daha sistemli bir başkaldırı gerçekleştirmiş olması elbette insan kanı içen bir Siyonist’i derinden yaralayabilir ama size ne oluyor? Meşru müdafaanın, topraklarını savunmanın, canını, malını, ailesini, evladını düşmandan kurtarmak için mücadele etmenin en haklı ve en gerekçeli duruşu, Filistin halkının duruşudur. Dünya üzerinde bu kadar haklı çok az başkaldırı vardır.
O topraklar, Filistin toprakları!
Kudüs, Filistin’in başkenti!
O evler, sokaklar, okullar Filistinli çocuklara ait!
Nefes alma hakları, yaşama hakları, sıradan ve korkusuz bir zaman yudumlama hakları ellerinden alınmış bir halkın feryadını duymayıp da Siyonist rejimi aklamaya çalışan garabetin, Siyonizm’in hayvanî ve güdüsel saldırılarındaki vicdansızlık ve insansızlıktan ne farkı var?
İnsan evvelâ kime düşmanlık edeceğini, kimin yanında duracağını bilmeli. Elinden hiçbir şey gelmediğinde bile saf tutuşuyla bir kimliğe kavuşmalı. Çok şükür ki, zalimin ve işgalcinin değil, haklı dâvâsından dönmeyen ve onca zulme rağmen Kudüs’ü vahşilere teslim etmeyen, yüzlerce şehit verip yine mücadelesine devam eden ve bütün dünya üç maymun karakteriyle birbirini pohpohlarken dahi cesaretinden bir şey kaybetmeyen şanlı Filistin halkının kendi topraklarında verdiği hak mücadelesinin yanındayız, olmaya da devam edeceğiz.
Elbet Allah nurunu tamamlayacak ve elbet Siyonist rejim kendi tuzaklarında boğulacak. Rabbim İslâm âlemine uyanış nasip eylesin! Bir olup da Filistinli kardeşlerimizin mücadelesine topyekûn el olmayı başarabiliriz inşallah.