YAŞAM sehpamın ya da
sehpamızın dört ayağı okumak, yazmak, yaşamak ve refleksiz kalmak üzerine
kurulu…
Evet,
gerek ilk emrin “Oku” diye başlaması, gerekse hayata tutunma adına siyasetten
edebiyat ve spora, eğitimden kültür ve sanata, ekonomiden sanayi ve bilime,
sağlıktan tarım ve hayvancılığa varıncaya kadar pek çok alanda başarılı olmak
için “okumak” zorundayız.
Yazmak,
tüm öğretilerin ve öğrenilenlerin başka bir atlasa aktarımı sayılan “yazmak”
eylemi. Belki de en çok tercih edilen mâkâm hüviyetinde…
“Yaşamak”…
İliklerine kadar, anbean yaşamak… Acısıyla tatlısıyla, sancısıyla sevinciyle,
kader tecelligâhında her şeye razı gelerek ama isyan etmeden yaşamak…
Dördüncü
ve son ayak, yükü en az olan ya da rağbet görmeyen ayak, “refleksiz kalmak”…
Etrafta cereyan eden hâdiselere tepki vermemek, tarafsız kalmak, oralı olmamak…
Sıfatın Fransızca karşılığı ile “nötr” olma durumu…
Sehpanın
üzerinde canımı sıkan bir konu başlığı var; o da zincir marketlerin KDV
indirimine gösterdiği teveccüh(!)…
Hatırlanacağı
üzere Cumhurbaşkanı Recep Tayip Erdoğan tarafından 12 Şubat tarihinde açıklanan
karara göre, 15 Şubat 2022 Pazartesi gününden geçerli olmak üzere temel gıda
ürünlerinde uygulanan yüzde 8’lik KDV oranı yüzde 1’e indirilmişti.
Erdoğan,
karar metninin altına “Ülkemize ve
milletimize, sektörlerimize hayırlı olsun” cümlesini eklemişti. Okuyunca,
başta dar gelirli vatandaşlarımız olmak üzere, milyonlarca vatandaşımız -ki
aralarında ben de bulunmaktayım- sevinmişti(k).
KDV’deki
yüzde 7’lik indirim, Pazartesi etiketlere yansıyacaktı. Ama olmadı! Koronavirüs
Salgını’ndan beridir “akıl ortaklığı ve etiket kardeşliği” yapan market zincirleri,
Hükûmet’in uzattığı can simidine âdeta çuvaldız iğnesi batırmış oldu!
Kararın
açıklandığı gün, fikir birliği etmişçesine, temel gıda ürünlerine önce bindirim
yapıldı, ardından da yüzde 7’lik indirim!
Yaklaşık
50 bin sayısına ulaşan dev yapı, ülkede uyguladığı tekelci fiyat politikasıyla
“kartel” havası estiriyor. Ne kesilen cezalar onları durdurabiliyor, ne de…
Konu,
Abu Dabi Veliaht Prensi Şeyh Muhammed bin Zayed Al Nahyan’ın davetine icabetle
Birleşik Arap Emirlikleri’ne tarihî bir ziyaret gerçekleştiren Cumhurbaşkanı
Recep Tayip Erdoğan’a da iletildi. Cevabı, beklenen nitelikteydi: “Bizim attığımız bu adımlara karşı ters
adımlar atanlara yönelik şiddetli cezaî müeyyideler uygulayacağız.”
Bu
ceza elzemdir ve gereklidir. Gerçekleşmesi durumunda, bizi ikinci kez
sevindirmiş olursunuz Sayın Cumhurbaşkanım!
***
Konuyla
ilgili hem Ticaret, hem de Hazine ve Maliye Bakanlarının açıklamalarına
bakınca, yasal zemin dâhilinde en sert tedbirlerin alınacağını, indirimin
raflara yansıtılması için denetimlerin sıklaştırılacağı ve denetim
elemanlarının gün boyu sahada olacağı, KDV indirimini fiyatlara yansıtmayan ve
haksız fiyat artışlarıyla vatandaşı mağdur eden marketlere en ağır
yaptırımların uygulanacağını görüyoruz.
Küresel
boyuttaki Koronavirüs Salgını ile yine tüm dünyada artış gösteren sel ve yangın
felâketlerinden sonra küresel enflasyona bağlı artan fahiş fiyatlarla mücadelede,
tüm imkânlarını seferber eden Devlet’in aldığı bu kritik kararı manipüle etmek,
tabiri caiz ise daha başlamadan akamete uğratmaya hiç kimsenin hakkı yoktur!
Haber
Ajanda Net Genel Yayın Yönetmenimiz Mehmet Serhat Bıçak’ın, önceki gün haber
sitemizde yayınlanan “Son Sosyalist” başlıklı yazısı, “Azıcık da devlet, ‘Millet nerede?’ dese ne çıkar?” şeklinde hitama
ermişti. Yazı, beklediğimden de kısaydı ama “vurucuydu”. Kalemine sağlık olsun…
Yazımız,
bahsi geçen yazının devamı niteliğinde sayılsın ve ülke sathındaki 50 bini
aşkın marketin müdavimleri, “Azıcık da olsa zincir marketler fedakârlık yapsa
ne çıkar?” desin.
Eğer
basında ve sosyal medyada çıkan haberler doğruysa, “Adaletin kestiği parmak
acımaz!” vecizesinden güç alan Devlet, yetkilendirdiği o ellere bir balta
vermeli ve değil o parmağı, eli de, kolu da alabildiğine acıtmalı! Ne muhafazakâr,
ne de yerli diye ayrım yapılmadan canları acıtılmalı, hatta “Kilit vururuz!”
denilmeli!
Çok
mu ileri gittim bilmiyorum ama şayet gittimse “geri adım atsınlar” ve bu aziz
milletten özür dilesinler, ben de söylediklerimi koşarak geri alayım. Zira Hükûmet
kanadının hamlesini boşa çıkarma girişimini masum görmüyorum!
Masum
görmediğim gibi, bir nevi gizli bir “darbe” olarak algılamaya başladım. Umarım
yanılırım. Umarım zincirleme bir kazaya sebebiyet veren cinsten zincirleme bir
darbe girişimi değildir!
Umarım…