BESLENME ruhla, kalple ve
beyinle alâkalı bir durumdur. Doğru ve doğal kaynaklardan beslenen zihinler, kirlenmekten
kurtulan zihinlerdir. Çünkü doğru beslenen insan, ruhsal açıdan arınıp
özgürleşir. İnsan, özgür düşünceye sahip olduğu zaman yanlış ve bâtıl
kaynaklara, karanlık merkezlere bağlı olmaktan ve kölelikten kurtulur.
“Yemek
ve beslenme” denince aklımıza sadece mide ve yemek çeşitleri gelmektedir. Oysa
beslenmek sadece mideyle alâkalı değil, daha çok ruh, kalp ve beyinle alâkalı
bir meseledir. Aslında iki yönlü, iki türlü beslenme çeşidi vardır: Maddî
beslenme mide, yemek çeşitleri ve gıdalarla; mânevî beslenme ise ruh, kalp ve
beyinle ilgilidir.
Mânevî
beslenme aynı zamanda ruhî ve zihnî beslenmeye taallûk eder. Zihinsel beslenme
kaynaklarının helâl, temiz ve doğru olması, insanın ruhsal açıdan sağlıklı ve
dengeli beslenmesini sağlar. Bedensel beslenme kaynakları ise insanın bedensel
açıdan sağlıklı ve dengeli olarak büyüyüp gelişmesini, sağlıklı ve sağlam bir
vücûda sahip olmasını sağlar.
Beslenmenin
zihinsel performansı güçlendirmesinden daha önemlisi, zihnin beslenme
kaynaklarıdır. Zihnin beslendiği kaynak hangi medeniyete, hangi kültüre ait ise,
insan o medeniyetin, o kültürün öngördüğü insan olur. Hangi medeniyetin suyuyla,
hangi medeniyetin toprağından ve kaynaklarından aldığı besinlerle, bilgilerle
besleniyorsa, o medeniyetin temel kelime ve kavramlarıyla düşünmeye, konuşmaya
ve hareket etmeye başlar. Sonuçta da o medeniyete hizmet eden bir insan olur.
Nesillerin
hamuru hangi medeniyetin suyuyla, tuzuyla, eliyle yoğrulduysa, o medeniyetin
istediği insan tipi oluşur. Bu gün Batı gibi düşünen, Batı gibi yaşayan, Batı
gibi giyinen, yemek kültürüyle bile Batı’nınkine benzemeye başlayan, kendi
medeniyet ve kültürüne yabancılaşan bir toplumla karşı karşıya olmamızın nedeni
de budur.
Dünyaya
nizam veren ve tarihin en şerefli milletlerinden biri iken “çağdaşlaşma” adı
altında bugün her alanda Batı kültürüne öykünen bir toplum olmamızın nedeni,
beynimizin Batılı bilgi kaynaklarıyla beslenmesidir. Batılı bilgi kaynakları
ise medeniyetimize göre helâl, doğru ve temiz olan bilgi kaynakları değildir.
Sağlık
uzmanları zihni açan, daha iyi çalışmasını sağlayan besinlerden
bahsetmektedirler; oysa bize lâzım olan şey, zihni besleyen bilgilerdir. Zihin,
beslendiği bilgi kaynaklarına göre bedene ve topluma hizmet etmektedir. Beden
doğal besinleri yediği zaman doyar. Bedensel beslenme için doğru olan natürel
beslenme bu iken, zihinsel beslenme için Kur’anî beslenme gerekir. Zihin, ancak
Kur’ân ile beslendiği zaman doyar. Aksi takdirde zihin doyma bilmediği için,
Kur’ân ile beslenmezse önüne gelen her şeyi yutup zamanla oburlaşır, vücûda ve
topluma zarar verir. Kur’ân ise, zihni terbiye ettiği için medenî insanlar
ortaya çıkarır.
Gelişmiş,
eğitimde ve kültürde başarı elde etmiş, bilim ve teknolojide ilerlemiş, medeniyette
insanî değerleri özümsemiş, bunları öne almış üstün değerlere sahip toplumlar,
zihinsel beslenme kaynakları temiz ve helâl olan toplumlardır. Peki, zihinsel
beslenme kaynaklarının hangileri temiz ve helâldir?
Her
toplumun kendi inanç ve kültürel kaynakları zihinsel beslenme açısından doğru
olan kaynaklardır. Müslüman toplumlarda temiz ve helâl olan beslenme kaynağı, Kur’ân
ve hadîstir. Ancak Kur’ân ile beslenen zihinler hür ve özgür olabilir, köle
ruhlu ve köle karakterli olmaktan kurtulabilirler. Ancak Kur’ân’la, ilimle,
İslâmî bilgiyle beslenen zihinler, akarsu gibi kir tutmayan, yosun bağlamayan, temiz
ve berrak zihinlerdir. Temiz ve berrak olan zihin ve yüreklerde asil ve yüce
duygu-düşünceler, saf ve temiz sevgiler doğar. Asil ruhlarsa ancak böyle
zamanlarda ortaya çıkar.
Haramla
beslenen insan ise güzel ve doğru düşünemez, hak üzere hizmet edemez, hep bâtıl
üzere olup şehvet ve zevk peşinden koşar. Temiz ve helâl gıdalarla beslenen
insan, sağlıklı ve dengeli beslenmiş olur. Vücût organlarını koruyan sistemler
de buna göre sağlıklı çalışabilirler. Vücûdu mikroplara, virüslere,
hastalıklara karşı koruyan, bağışıklık sistemini güçlendiren gıdalar doğru
olarak alındığı zaman, vücût kendini koruyabilir. Ona lâzım olan vitaminler
doğru ve yeterli olarak alındığında, dışarıdan ilâç veya gıda takviyesine gerek
kalmadan, kendi kendine hastalıklara karşı koyabilmektedir. Bunun için sağlıklı
ve yeterli beslenmek gerekir. Sağlıklı beslenme ise ancak helâl ve temiz
besinlerle olmaktadır.
Allah’ın
helâl kıldığı besin kaynaklarının içerisinde hastalıklara karşı koruyucu olarak
şifâ yaratılmıştır. Genel olarak helâl olan besinler temizdir ve sağlık
açısından vücûda faydalı olarak yaratılmıştır. Haram olan besinlerde ise vücûda
zararlı maddeler bulunmaktadır.
İnsan hem fizikî, hem de mânevî açıdan doğru beslendiği zaman kişilikli ve karakterli olur. Fizikî açıdan doğru beslenme, endüstriyel değil, doğal besinlerle olmaktadır. Zihnî açıdan ise Batı kaynakları değil, İslâmî bilgi kaynaklarıyla beslenmelidir. Çünkü kişideki dinî duygu ve düşünce, zihnin beslenmesine göre şekillenmektedir.