Zenginlik ve mutluluk olgusuna didaktik bir bakış

Manevî zenginlik, toplumsal bağlamda fiziksel zenginlikten yani sağlıktan bile daha değerlidir. Çünkü manevî zenginliğin toplumsal yansımaları ve çarpan etkileri toplumu şekillendirir.

“ZENGİNLİK” denince hemen herkesin aklına maddî zenginlik gelir. Aslında ise öyle değildir. Çünkü çoğumuzun anladığı anlamıyla maddî zenginlik, diğer bir adıyla finansal zenginlik veya parasal zenginlik sadece alt bir türdür.

Sosyal zenginlik, zaman zenginliği, kültürel zenginlik, fiziksel zenginlik, manevî zenginlik ve düşünce zenginliği gibi başka zenginlik türleri de vardır.

Sosyal zenginlik

Örneğin yaşam içerisinde bir statüye sahip olmayı ifade eden sosyal zenginlik, genellikle hak ettiği değeri gören bir zenginlik türü değildir. Daha doğrusu, çok revaçta değildir bu zenginlik türü.

“Statü” derken, bir makam mevki sahibi olmayı kastetmiyorum. Çünkü sosyal zenginlik, makam mevki sahibi olmanın ötesinde muteber, güvenilir ve sağlam bir karaktere sahip olmak gibi özellikleri içerir. Bunlar sosyal zenginliğin bir sonucu olarak ortaya çıkar. Kalıcı ve geniş kitlelerce benimsenen itibar, genellikle sosyal zenginlikle sağlanır.

Zaman zenginliği

Bir diğer zenginlik türü, zaman zenginliği veya zaman özgürlüğüdür. İnsanın istediği zamanda istediği şeyi yapabilecek zamanının olması demek olan zaman zenginliği, hemen hemen hiç kimsenin sahip olmadığı bir zenginlik türü.

Çünkü neredeyse herkes belli şeylerle meşgul. Hemen hemen herkesin çalışmak, nafaka temin etmek gibi öncelikleri var. Bunlar da zaman alan aktiviteler olduğu için çok şeyden feragat etmek demek.

Fiziksel zenginlik

Fiziksel zenginlik, hepimizin bildiği adıyla sağlık, tüm zenginlik türleri içerisinde en önemli olanıdır. Çünkü sağlık olmadığında diğer şeyler anlamını yitiriyor.

Fakat çoğumuz bu zenginlik türünü de ihmâl ediyor. Kimi zevk için, kimi daha fazla finansal zenginlik için fiziksel zenginliği geri plâna itiyor.

Kültürel ve düşünsel zenginlik

Kültürel ve düşünsel zenginlik de zenginlik türleri içerisinde pek itibar edilmeyen bir zenginlik türüdür. Düşünce, sanat ve diğer medeniyet ögelerinin oluşturduğu bir birikim olan kültürel ve düşünsel zenginlik, derinlikli düşünme, tefekkür edebilme, muhakeme edebilme, görünenin ardındakini sezebilme, değerlerinin farkında olma gibi parametreleri kapsıyor.

Kültürel ve düşünsel zenginlik, her şeyden önce zor ve meşakkatli bir sürecin sonucu elde edilen bir zenginlik türü olduğu için pek az kimse bu zor ve yorucu süreci göze alabiliyor.  

Manevî zenginlik

Hırstan ve tamahtan uzak durma, zaaflarını kontrol edebilme, duygularını yönetebilme, vicdan sahibi olma, adaletli olma gibi çok sayıda bileşeni olan bir zenginlik türüdür manevî zenginlik.

Bu zenginlik, herkesin dilinden düşürmediği ama çok azımızın sahip olduğu bir zenginlik türüdür.

Manevî zenginlik, toplumsal bağlamda fiziksel zenginlikten yani sağlıktan bile daha değerlidir. Çünkü manevî zenginliğin toplumsal yansımaları ve çarpan etkileri toplumu şekillendirir.

Mutluluk ve zenginlik arasındaki bağ

Zenginlik türlerinin sayılarını bakış açılarına göre çoğaltabiliriz. Ama yukarıda işaret ettiğim hususlar, “zenginlik” denilen kavramı oluşturan parametreler olarak kabul görüyor. Başta dediğim gibi, neredeyse herkes finansal zenginlik için genellikle diğer zenginlik türlerini feda ediyor. Gariptir ki, diğerlerini feda edenlerin çok azı finansal zenginliğe ulaşabiliyor. Finansal zenginliğe ulaşanlar da kısa sürede tatmine ulaşıyorlar. O tatminden sonra diğer zenginlik türlerine gıpta etmeye başlıyorlar.

Tüm bunlar ışığında topluma baktığımızda, hemen hemen hepimizin bir ya da birkaç yanı fakirdir. Kimimiz para sahibi ama diğer zenginlik türlerine sahip değil, kimimiz fiziksel zenginliğe sahip ama kültürel ve düşünsel zenginlikten uzak.

Yani herkes bir ya da birkaç yönden fakir. Bu yüzden de hemen hemen herkes mutsuz ya da kendini yeterli derecede mutlu hissetmiyor.