“Z”amane kuşağının tüketim alışkanlıkları ve tercihleri

“Z kuşağı” dediğimiz bu çocukların farklılıklara sahip oldukları doğru. Lâkin işin özünde, Z kuşağını toplumdan ayrı düşünüp farklı bir yere koyarak ayrıştırmanın doğru olmadığını düşünüyorum. Bunlar içimizden, bizim çocuklarımız! Farklılıklarının en büyük nedeni, hayat ansiklopedisinin içeriğine daha kolay ulaşabilmeleri, merak ettikleri sorularına anlık cevap bulabilmeleri…

ETRAFIMIZDAKİ yaş almış kişilerden duymuşluğumuz vardır; kimi zaman beğeni, kimi zamansa sitemle, “Bunlar zamane çocukları!” diyerek söze başlar ve sohbeti giderek yaşanmışlıklarına kaydırarak yönlendirirler. Yeni kuşak bu ifadeyi genellikle, “Geçti sizin devriniz, onlar eskide kaldı” diyerek cevaplama arzusunda.

Kızmıyor, gücenmiyorum; anlamaya çalışıyorum. Çünkü “eski-yeni çatışması” (ben “atışma” demek istiyorum) olarak adlandırılan kuşak farklılıkları, zaman içerisinde değişim ve gelişim gösteren sürecin ta kendisi!

Türk Dil Kurumu “kuşak” kelimesini “yaklaşık olarak aynı yıllarda doğmuş, aynı çağın şartlarını ve dolayısıyla benzer sıkıntıları, kaderleri paylaşmış, benzer ödevlerle yükümlü olmuş kişilerin topluluğu” olarak tanımlamıştır. Baş döndürücü bir hızla gelişen dijital dünya ve iletişim teknolojileri, kuşaklar arası geçişleri zaman anlamında düşürürken, önümüze kendinden öncekilerden çok farklı, şahsına münhasır yepyeni bir nesil çıkardı. Adı, “Z kuşağı”...

Farklı kaynaklarda farklı yıllar telâffuz edilse de genel olarak 2000 yılı ve sonrası doğmuş olanlar “Z kuşağı” olarak tanımlanmakta. Neredeyse doğdukları an itibarıyla teknolojiyle sarmaş dolaş olan çocuklar, büyürken de bilginin hızına kolay adapte olabilmeleriyle dikkat çekmekte. Daha önce bir bilgiye eski denilebilmesi için üzerinden geçmesi gereken yıllar 20 ilâ 30 gibi rakamlarla ifade edilirken, şimdi üç beş yıl yeterli olmakta. Bilgiler eskidikçe yeni nesil, yeni doğrularla karşılaşmakta.

Ülkemizin genç nüfusu içerisinde önemli bir yere sahip bu kuşak, tercihleri ile de artık daha belirleyici. “Her daim online” kuşağı da denilen Z kuşağının tüketim alışkanlıkları, ailelerin tüketim kararında etkin. Yetişkin birey olduklarında dahi marka bağlılıkları ise zayıf oldukları yönler arasında. Gereken, bazı markaların yaptığı gibi, küçük yaşlarda onların kalbine ve zihinlerine yerleşmek...

Yaş değişimi ile birlikte birtakım ihtiyaçların farklılaşması ve tüketim alışkanlıklarının değişmesi kaçınılmazdır. Bu anlamda hayli farklı alışkanlıklara sahip olan Z kuşağı, yakın bir gelecekte satın alma gücünü diğer kuşaklardan kendi bünyesine aktarmak durumunda. Dolayısı ile bu kuşağın alışveriş alışkanlıklarının ve satın alma tercihlerinin incelenmesi, markalar ve işletmeler açısından büyük önem arz etmektedir.  

Keyif değil, ihtiyaç!

Küreselleşmeyle birlikte çocuk, dünyanın birçok köşesinde elindeki cep telefonu sayesinde bulunduğu yerin dışına çıkarak bütün dünyada olup biteni görebiliyor ve seçeneklere kolayca ulaşabiliyorsa, dünyada pazarlamanın şekil değiştirmesi de kaçınılmazdır. İngiltere’de üç yaşındaki bir çocuğun evdeki bilgisayardan internete girerek bir araba satın alması hiç şaşırtmasın biz ebeveynleri. Çünkü Z kuşağını bekleyen hayat, Jetgiller senaryosu… Ve en önemli cümle şu: Z kuşağı için teknoloji ve lüks kavramı keyif değil, ihtiyaç!

Herhangi bir unsurun kullanımı/harcanması olarak açıklanan “tüketim” faaliyeti, doğduğumuz an itibarıyla başlayıp yaşam boyu devam eder. Doğan her yeni günün sabahında bizimle birlikte uyanır ve beraber yol alır. Öyleyse, devam eden bu süreçte, yakın bir gelecekte satın alma gücü anlamında söz sahibi olacak olan bu kuşak için markalar, değerlerini devam ettirip kazançlarını arttırmak adına yatırım ve plânlamalarını Z kuşağına göre yapmak durumundalar.

İşletmelerin karşısında tüketime odaklanmış potansiyel bir kitle olarak Z kuşağı daima alışverişe hazır. Bu nesil aynı zamanda yaratıcı, meraklı, sorgulayıcı ve özgüvenli. Geçmiş yıllarda Ulusal Perakende Federasyonu ve IBM işbirliğinde dünyanın 16 farklı ülkesinde, Z kuşağına denk gelen yaş gurubundaki 15 bin kişiyle yapılan bir araştırma netîcesinde elde edilen veriler şöyle: Alışveriş sırasında akıllı telefon kullanma oranı çok yüksek olmakla birlikte, katılımcıların yarıdan fazlası kıyafet alışverişinde mağazalarda ürünleri giymeden deneme imkânı sunan “sihirli ayna” uygulamasının yapılması düşüncesinde. Bir o kadar da sabırsız olan Z kuşağının çoğunluğu, alışveriş sırasında mağazanın tamamını gezmek zorunda kalmadan, bir mobil uygulama ile indirimli ya da kampanyalı ürünlerin bulunduğu yere yönlendirilerek beklentilerine hızla ulaşıp satın alma sürecinde daha hızlı karar vermek istemekte.

Araştırmanın bir diğer sonucu, Z kuşağının kişiselleştirilmiş deneyime önem vererek, markalardan kişiye özgü fiyat, ödül ve hizmet beklediklerini belirlemiş. Özellikle ürün tasarlama sürecine dâhil edilerek hiç kimsenin sahip olmadığı kendilerine özel ürünler tasarlamak istediklerini dile getirenlerin oranı bir hayli yüksek.

Z kuşağının alışveriş hareketlerinden söz edebilmek için bu kuşakları iyi tanımanın gerekliliğinin yanında, dijitalde nerede oldukları da önemli bir ayrıntı olarak göze çarpmakta. Pazarlama mesajlarının etkinliği için her kuşağın değer verdiklerinin neler olduğu önemli. Alev Alatlı Hocamın, bir televizyon programında Z kuşağına dair paylaştığı şu cümle, bir hayli dikkatimi çekmişti: “Z kuşağını yetiştiren, 20 sene evvelki ruh hâlidir.”

Bu demektir ki, pazarlama dünyası yeni kuşağı anlayabilmek için çerçeveyi daha geniş tutarak bir evvelki neslin davranışlarını, beklentilerini ve özelliklerini göz önünde bulundurmalıdır. Ürün satış politikalarına, Z kuşağına has özelliklerin yanında bu verilerin dikkate alınması, markalar için satışta yüksek verimlilik açısından en uygun olanı. Satın alma davranışı noktasında Z kuşağı ve bir önceki kuşak olarak Y kuşağına baktığımızda, aradaki farklar bize iki nesil arasındaki bakış açısı hakkında bir nebze fikir verebilir.

Alışverişlerde Z kuşağı daha spontane olmasına karşılık, Y kuşağı daha plânlı davranmakta. Yine Y kuşağı olumlu ürün deneyimleri yaşadığı marka ile bağ kurarken, Z kuşağı aynı kaliteye yakın daha indirimli ürün bulduğu vakit sürekli kullandığı ve sevdiği markadan vazgeçebileceğini belirtmiş. Ayrıca Z kuşağı, çevrimiçi alışverişte hızlı gönderime çok önem veriyor. Ürünü en hızlı göndereni tercih etmekte. Kendi çocuklarımda bizzat deneyimlediğim bir sonuç bu.

Dijital çağın çocukları olarak doğan Z kuşağı, alışveriş tercihlerinde sanal ortamda fenomenlerin önerilerini dikkate alıyor. Ki bu, artık daha öteye geçip alışkanlık olmuş durumda. Sanki fenomen iyi demiyorsa alınmaz gibi... Sosyal medyanın etkin olarak kullanılması ise fenomenlere ulaşma yolunda en kolay araç.

Çevre duyarlılıklarının yüksek olması nedeniyle, markaların sürdürebilirlik ve sosyal yardım alanında yürüttükleri çalışmalar ile çevreye ne kadar dost oldukları da yine alışverişlerinde markayı tercih nedenlerinden. Kılık kıyafetten sonra en çok aldıkları ise kişisel bakım ürünleri; en basit örnek olarak yeni nesil evlerde herkesin saç tipine uygun şampuan kullanıldığından, banyoda genç nüfus kadar şampuan şişesi yer almakta. Keza sabun ve krem gibi ürünlerde de durum aynı.

Yemek tercihlerine gelince… “Kişiye özel” ifadesi burada da sonuna kadar kendini belli etmekte. Fast food alışkanlıkları bir yana, evde kurulan sofrada eğer bir araya gelmek mümkün olur ise, zaman zaman yeni neslin her birinin önünde farklı bir içeriğe sahip tabak görmek mümkün. Çünkü onlara göre bu, bir tercih meselesi!

“Z kuşağı” dediğimiz bu çocukların farklılıklara sahip oldukları doğru. Lâkin işin özünde, Z kuşağını toplumdan ayrı düşünüp farklı bir yere koyarak ayrıştırmanın doğru olmadığını düşünüyorum. Bunlar içimizden, bizim çocuklarımız! Farklılıklarının en büyük nedeni, hayat ansiklopedisinin içeriğine daha kolay ulaşabilmeleri, merak ettikleri sorularına anlık cevap bulabilmeleri…

Bundan sonraki kuşak “alfa”. Haydi hayırlısı!

 

https://pazarlamaturkiye.com/z-kusagi-ve-y-kusaginin-satin-alma-egilimleri/

https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/458108