Yüzyıllar savaşı

Herhâlde uluslararası para baronları Sayın Kılıçdaroğlu’nun kara kaşı, kara gözü için bize para vermeyecekler? Tabiî ki geçmişte olduğu gibi siyâseten ve ekonomik açıdan Türkiye’yi sömürmek ve bölmek için borç para verecekler, vereceklerse. Yeni yetme gençlerin çoğu bu durumları pek bilmezler ama, eğer Kılıçdaroğlu ve ittifak ettikleri ekip iş başına gelirse, onlar da en acı şekilde bunu yaşayarak öğreneceklerdir elbette.

MAKALENİN başlığı, İngiltere ile Fransa arasında 14 ilâ 15’inci yüzyıllar arasında yapılan ve yaklaşık yüz yıl süren “Yüzyıl Savaşları”nı andırır gibi oldu ama olsun. Zâten bu savaşların ana teması da iktidar kavgaları değil miydi?

Ülkemizde yaklaşık bir yıl sonra Cumhuriyet’in ilânının yüzüncü yılı kutlanacak ve Cumhuriyet’in kurucu partisi olan CHP ve siyâseten temsil ettiği değerler ile AK Parti ve siyâseten temsil ettiği değerler arasındaki çatışma ve çekişme de yaklaşık olarak yüz yılını doldurmuş olacak (her ne kadar AK Parti yeni kurulmuş olsa da).

Bu sıralar ne ilginçtir ki, her iki parti de vizyon projeleri olarak yüzyıla atıfla “yüzyıllar programı” açıklamaya başladılar. Bu yüzyıl programlarından birisi “Türkiye Yüzyılı”, diğeri ise “İkinci Yüzyıla Çağrı” adını taşıyordu.

Her iki program mukayese edildiğinde, her şeyden önce adlarında bile önemli bir farklılaşmanın olduğu görülüyor. Birisi “Türkiye Yüzyılı” diyor ve altını çiziyor, diğeri ise muğlâk bir ifâdeyle “İkinci Yüzyıla Çağrı” diyor ve adında bile millîliğe ve yerliliğe hiç yer vermiyor.

En azından adlarındaki bu farklı durum bile daha başta gösteriyor ki, birisinin ilham kaynağı yerli ve millî, diğerininki ise ecnebi ve beynelmilel. Başka bir ifâdeyle, birisinin beslendiği kaynağın ruh kökleri içeride, diğerininki ise dışarıda.

Zâten ikincilerin kendi liderleri ifâde ediyor: Programlarını hazırlayan 70 kişilik çalışma ve danışmanlar grubundan bir kısmı yabancı. Şimdilik kaydıyla bu grubu oluşturan çalışma ve danışmanların çoğunun adı bilinmemekle birlikte, bilinenler arasında en dikkat çekici olanı, Yahudi kökenli Jeremy Rifkin ile yurt dışında yaşayan Ermeni kökenli Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı Daron Acemoğlu, Selin Sayek Böke ve Hacer Foggo’dur.

Bakalım bu yüzyıllar savaşından kim galip çıkacak?

Bilindiği üzere CHP Genel Başkanı Sayın Kılıçdaroğlu geçen aylarda önce ABD, daha sonra da İngiltere’yi ziyâret etmişti. Şimdi de pek yakında Almanya’yı ziyâret edeceğini söylüyor. Belli ki dışarıyı ve yabancılarla iş tutmayı çok seviyor. Zâten oluşturmuş olduğu danışmanlar grubunun bir kısmı yabancı ve kendi ifâdesiyle öve öve göklere çıkardığı başdanışmanı da Jeremy Rifkin. Ne diyelim, Allah herkesi sevdikleriyle birlikte haşretsin!

Mesele, “kılavuz karga” meselesi. Belli ki okyanus ötesinden birileri kulağına bir suflede bulunmuş.

Ancak, benim anlamadığım bir şey var: Bu liderler (Recep Tayyip Erdoğan da dâhil), neden iktidara gelmeden önce hâşâ Kâbe’yi tavaf eder gibi hep Amerika’yı ziyâret ederler? Ne var bu sömürgeci ve emperyalist Amerika’da? Yoksa hepsi bir şekilde siyâseten icâzet almaya mı gidiyorlar?

Diğerleri tamam da, Sayın Recep Tayyip Erdoğan’a ne demeli? Ama onunki tam bir takiyye idi sanırım. Çünkü Hocasının (merhum Erbakan) başına gelenlerden iyi ders çıkarmıştı belli ki. Niyeti Hocasının düştüğü duruma düşmemekti ve yılanın deliğinden ikinci kez ısırılmamaktı. İşte bunun için “Sam” amcaya şirin görünmek lâzımdı. İşin sırrını çözmüştü. Düşmanın silahıyla silahlanmak gerekiyordu. Bu silah da “Makyavelizm” ve “pragmatizm” idi. İlk on yıl bunu başardı da…

Ancak ikinci on yılda gerçek yüzü ortaya çıktı. Bunu daha fazla gizleyemedi. Zâten pek gerek de kalmamıştı. Çünkü hedeflerinin birçoğuna ulaşmış ve epeyce tecrübe kazanarak güçlenmişti. Artık açıktan düelloyu göze alabilirdi, nitekim aldı da. Zâten siyâsî takiyyedeki amacı da buydu sanırım.

Kendisini aldatılmış sayan Sam amca da bunu yanına hiç koyar mıydı? Bunun intikamını almak ve feci şekilde hesap sormak için harekete geçmişti bile. Uyuyan hücrelerini uyandırdı. 15 Temmuz 2016 FETÖ darbesi işte bu minvâl üzere gerçekleşti. Zâten Amerika hedefine ulaşmak için çoğu zaman maşa kullanmaktan çekinmezdi.

Buna rağmen Teksas kovboyu Sam amca amacına ulaşamadı ama pes de etmedi. Sıradaki yöntem 2023 Seçimleriydi. İşte bu maksatla birçoklarını bir araya getirdi ve onları güdüleyerek oldukça umutlandırdı. Zâten onlar da dünden hazırdı buna. El birliğiyle üstlendikleri rolleri büyük bir heyecan ve iştahla oynamaya başladılar.

Bu tiyatro başarılı olur ve tutarsa, herkes şimdiden hazır olsun IMF ve Dünya Bankası’na borçlanmaya. Ve sömürge valisi gibi bu kurumların heyetlerinin ülkemizde bol bol boy göstermelerine…

Zâten Kılıçdaroğlu bunun sinyallerini şimdiden vermeye başlamadı mı “Size çok para buldum” diye?

Herhâlde uluslararası para baronları Sayın Kılıçdaroğlu’nun kara kaşı, kara gözü için bize para vermeyecekler? Tabiî ki geçmişte olduğu gibi siyâseten ve ekonomik açıdan Türkiye’yi sömürmek ve bölmek için borç para verecekler, vereceklerse. Yeni yetme gençlerin çoğu bu durumları pek bilmezler ama, eğer Kılıçdaroğlu ve ittifak ettikleri ekip iş başına gelirse, onlar da en acı şekilde bunu yaşayarak öğreneceklerdir elbette.

Ayrıca, siyâsî mandacılık da işin cabası! Birileri ne de çok seviyor bu mandacılığı. Ne de çok teşne oluyorlar bu yabancılara. Burada bir bit yeniği var ama acaba bu nedir? Ama ruh köklerinden kopar ya da koparılırlarsa zâten olacağı da budur.

Başka bir şey beklemek abesle iştigâl olmaz mı?

Bakalım “Yüzyıllar Savaşı” kime yâr olacak…