ZİRAAT Bankası Genel Müdürlüğü,
mimarî tarzı itibariyle Cumhuriyet dönemi Ankara binalarından biridir. Dıştan
görünüşü etkileyici! Bir o kadar içten de farklı mimarisi bulunmaktadır. En
azından ilk kez görenleri etkilemektedir.
Kısa
süreli Devlet Bakanlığı Özel Kalem Müdürlüğüm esnasında (1996), Ziraat Bankası Genel Müdürlüğü çalışma alanıma
girdiği için o dönemde binaya gidip geliyordum. Zamanın Genel Müdürü ile iyi
ilişkilerim olmuştu.
Şimdiki
Genel Müdür Hüseyin Aydın’ı o zaman tanımış ve dost olmuştuk.
İlk
ziyaretimden beri Ziraat Bankası Genel Müdürlüğü binasının bünyesinde bir “müze”
olduğunu ve ziyaretçilere de açık olduğunu geçen yıl öğrendim. Sayın Genel Müdür’ün
görevlendirdiği rehber refakatinde müzeyi gezdim. Kabul etmek gerekiyor ki,
müze alanında ilk ve aynı zamanda tek!
İtiraf
etmeliyim ki, önünden geçip gittiğimiz, günlük hayatın heyulası içinde farkında
olmadığımız ne çok şey var.
Çoğu
Ankaralının günde en az iki kez önünden geçtiği Ziraat Bankası binasında bir müze olduğunu ve
ücretsiz gezildiğini çok az insan bilmektedir.
Müzeyi
ilk kez ziyaret edenlerin “Etkilenmedim” deme lüksü bulunmamaktadır. Etkilenmeyi
bırakın, şimdiye kadar neden fark etmediklerine hayıflanabilirler.
Kurulduğu
günden itibaren Ziraat Bankası ile ilgili malzeme ve dokümanların sergilendiği
müzede görülmeye değer epey malzeme sergileniyor. Bankacılık alanında Ziraat
Bankası önemli bir figür. Dolayısı ile bir asrı geride bırakmış bankanın
sergilediği ve özenle koruduğu malzemeler son derece dikkate değer eşyalar.
1925
yılında projesi başlatılan ve 1929 yılında inşaatı tamamlanan tarihî Genel
Müdürlük binası İtalyan mimar Guilo Monger’in eseri olup, “Birinci Ulusal Mimarlık
Dönemi” yapılarındandır. Mimarı İtalyan olduğu hâlde binada Türk millî mimarî
üslûbu sürdürülmüştür. Proje hazırlanırken, ileride doğabilecek ihtiyaçlar da
göz önünde bulundurulmuştur. Mimar Guilo, Milano’da doğmuş olmasına rağmen uzun
yıllar Türkiye’de yaşamış, İstanbul Sanay-i Nefise Mektebi Mimarlık Bölümü’nde
eğitim vermiştir.
Müzedeki “emanet sandıkları” en dikkate değer eşyalardır. İlk kez müşahede ettim. Senetler, defterler, banka eşantiyonları, mühürler… Hepsi görülmeye değer malzemeler!
Geçmiş
dönemlerde kullanılan “çekiliş aletleri”, bir kısım şubelere ait resmî banka
mühürleri, 60-70 yıllık haberleşme kopya defterleri, tarihî nitelikteki teftiş
defterleri ve raporları gibi bankanın geçmişine ait belge ve yazılar, geçmişin
önemli belgelerin yanı sıra 1929 yılında Genel Müdürlük binasının açılışında
kullanılan altın orak ve tepsi ile Osmanlı ve Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk
yıllarına ait para örnekleri, meraklılarının ziyaretini beklemektedir.
Müzenin
3 Nisan 2017 tarihi itibariyle onarım sebebiyle ziyarete kapalı olacağını bir
not olarak hatırlamakta yarar var.
Ziraat Bankası’ndan
bahsederken Mithat Paşa’yı hatırlamamak mümkün mü? Çünkü Ziraat Bankası’nın
banisi Mithat Paşa’dır. Mithat Paşa’yı en iyi anlatan üç kitaptan da söz etmek
gerekir.
Ünlü
tarihçi İsmail Hakkı Uzunçarşılı’nın son derece titiz bir çalışma ile kaleme
aldığı bu değerli eserleri, bir macera romanı sürekliliği içinde okunabilir.
Altmış
yıl önce basılan kitapların ilk baskılarını kitap müzayedesinden almıştım. Ama Türk
Tarih Kurumu kitapları yeniden bastırdı. Şu an piyasada mevcut.
“Rüştü
Paşa ve Mithat Paşa’nın Tevkifi”, “Yıldız Çadır Köşkü Mahkemesi” ve “Mithat
Paşa’nın Taif Günleri”…
Ziraat Bankası Müzesi’ni gezerken
zihnimde hep Mithat Paşa belirdi. Sultan Abdulaziz Merhumun katili Mithat Paşa…
Türk bankacılığında ilk kez oluşturulan bu tarih köşesinde, bankanın ilk şekli, çekirdeği ve 1863 yılına ait orijinal “Memleket Sandığımız” bulunuyor.