Yürüyeceksin! Millet yürüyecek arkandan!

Fetihlerin en güzelinin yaşandığı bu mevsimde hem bahardan hem tarihimizdeki muhteşem fetihlerden payımıza düşeni alıp kalpleri fetheden olmanın tahayyülünü hayatımızda inşâya niyet edelim tazeden. Yıkmak, bozmak kolay! Bizler gönüllerde üzerine and içilmiş dışımız ağaç kadar dirayetli, içimiz kurşun kadar kavi kalem(ler)i kuşanıp harfleri el ele tutuşturup sessize ses olalım. Gayri ülkeler değil zihinlerin fethine yelken açma vaktidir, cümlelerimizden mülhem rüzgârlarla yeni fetihler için okyanus derinliğindeki kalplere açılalım.

HER mevsim önümüzde zarif ve latif bir ısrarla açılan kâinat kitabının sayfalarına dokunmalı şu demlerde gözlerimiz. 


Bir ağaçtan dinlemeli, her şeye rağmen nasıl dik durulacağını... Bir gülümseyen, bir ağlayan gökyüzünün renginden, hâlinden işitmeli her insanın küçük bir kâinat olduğunu... 


Binler nebatı, milyonlarca insanı bağrında ağırlayan, ölüye kucak, diriye zemin olan toprağa sormalı dirayeti, istikrarı, fedakarlığı... 


Varsın yağsın yağmurlar, gökkuşağının altından geçmeye talip olmalı...


Tam da bu mevsimde dalmalı gözlerimiz denizlere... Özgürlüğün ve özgünlüğün renginden parmak izlerimize yakışacak masmavi bir ton devşirmeli... 


Kocaman bir derya olabilmenin hikâyesinin bir katre su olabilmekle başladığını yeniden fark etmeli. 


Karşı kıyılara ulaşan martıların çığlığında saklı gayreti okumalı... 


Birbirine nispet yapmadan, her biri kendi ahengiyle şakıyan kuşlar söylemeli bize kendimizde var olanın diğerimizin barındırdığını azaltamayacağını... 


Serçenin coşkulu, bülbülün sevdalı, kanaryanın ısrarlı şarkılarından farklılığın nasıl da zenginlik olduğunu bu baharda yeniden hatırlamalı…  


Evet, talip olmakla başlıyor yazgımız... Ve bir fısıltıyla birikir bütün çığlıklarımız.


Tek bir adımın “Besmele” ile atılmasına bakar hep uzun yolculuklarımız. 


Öyleyse davranmalı! Millet için yürümeli ecdadın ayak izlerini takip ederek... İstanbul’un fethedilişinin, iki kitap kapağı arasına hapsedilmiş bir masal olmadığına, masal gibi bir yaşanmışlık olduğuna kani olmak gerek. 


Önce içimizdeki imana sonra yola ve dahi yolculuğumuza, en önemlisi de yol arkadaşlarımıza inanarak yürümeli.


Varsın olsun gelgitlerimiz... Biraz rüzgâr olup savuralım, biraz meltem olup okşayalım. Kâinat kitabından okuduğumuzu ruhumuzda uygulayalım. 


Rüzgâr gibi eselim, şelâle gibi coşalım sonra bir nehrin sükûn dinginliğiyle gönüllerden, şehirlerden akalım. 


Kollarımız, dallarımız olsun, uzak diyarlara ulaşalım. Her birimiz kaynağı “vahdet” olan hakkaniyet nehrinin önce kalplere ve zihinlere sonra şehirlere ve ülkelere ulaşan ırmaktan kolları olalım. 


Fetihlerin en güzelinin yaşandığı bu mevsimde hem bahardan hem tarihimizdeki muhteşem fetihlerden payımıza düşeni alıp kalpleri fetheden olmanın tahayyülünü hayatımızda inşâya niyet edelim tazeden. 


Yıkmak, bozmak kolay! Bizler gönüllerde üzerine and içilmiş dışımız ağaç kadar dirayetli, içimiz kurşun kadar kavi kalem(ler)i kuşanıp harfleri el ele tutuşturup sessize ses olalım. 


Gayri ülkeler değil zihinlerin fethine yelken açma vaktidir, cümlelerimizden mülhem rüzgârlarla yeni fetihler için okyanus derinliğindeki kalplere açılalım. 


Arif Nihat Asya’nın “Fetih Marşı” dizelerinden kendimize pay çıkaralım yeniden… 


“Yüzüne çarpmak gerek zamânenin fendini!/ Göster: kabaran sular nasıl yıkar bendini!/ Küçük görme, hor görme, delikanlım kendini!/ Şu kırık âbideyi yükseltecek taştasın;/ Fâtih’in İstanbul'u fethettiği yaştasın!”


Sesli sessiz, hızlı yavaş, genç yaşlı, hanımefendi ve beyefendiler, genç kızlar ve delikanlılarla el ele, omuz omuza şanlı mirasımızı, seyredelim. Ve şairin devam eden dizelerinden ihtar, cesaret, ümit devşirelim… 


Bu kitaplar Fâtih’tir, Selim’dir, Süleyman’dır;/ Şu mihrab Sinânüddin, şu minâre Sinân’dır;/ Haydi, artık uyuyan destanını uyandır!/ Bilmem, neden gündelik işlerle telâştasın/ Kızım, sen de Fâtihler doğuracak yaştasın!”


“İnanç ateşiyle tutuşmuş bütün kalpler, ideal sancısı ile zonklayan bütün zihinler gençtir ve önce gönül, sonra mekân fetihleri için mü’minler her daim dinçtir” diyor, fethimizi kutluyorum… 


Huzurlu okumalar diliyorum efendim… 


Hoşnut kalınız!