Yunanistan’ın dalga korkusu

Yunan, bağımsız Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni artık idrak etse iyi olur. Türkiye’ye turist kılığında gelip istihbarî işlerle uğraşmaktan da ayrıca vazgeçmeli! 15 Temmuz hainlerini koynunda saklamayı da bırakmalı! Komşu, iki bağımsız devlet gibi yaşamayı öğrenmeli!

TİTREŞİMİN bir ortam içinde yayılma hareketine “dalga” denir. Ses dalgalarının kulak tarafından toplanıp beyindeki merkezlere gönderilmesi ve burada algılanmasını ifade eden işitme duyusuna ise “sem” denir.

Anlaşılan o ki, Ayasofya’nın cami olarak ibadete açılması, bazı ülke ve Hıristiyan din adamlarını rahatsız etse de, Yunan vatandaşları ve Yunanistan yetkililerinin akıllarını başlarından almış durumdadır.

Anlaşılan o ki, Ayasofya’nın açılması, Yunanistan vatandaşlarının beyinlerinde öyle bir çınlama hareketi yapmıştır ki kendilerinde değiller ve ne dediklerini bilmiyorlar. Ayıktıklarında, ancak 2020’de olduklarını anlayacaklar; şimdilik kendilerini 1452’de zannediyorlar ve uykuları kaçıyor.

Bazı devletlerin Ayasofya’nın yeniden cami olarak aslına dönüştürülmesinden rahatsız olmaları anlaşılabilir bir durum. Bazı ülke vatandaşlarının geçmişe dönük özlemleri ve 1452 yılına hasret duymaları da bir nebze kabul edilebilir düzeydedir.

Akılları başlarında olmayan ve çılgına dönen bazı Yunanistan vatandaşlarının 2020 yılında Türk bayrağını yakmaları insanlık dışı bir davranıştır. Ancak buna benzer korkuları, beyinlerinde şimşekler gibi çakan dalganın etkileridir…

***

Bir bilimsel toplantı için Roma’ya yolumuz düşmüştü. Metroda tramvay beklerken esmer bir teyze saati sormuştu. 15 gün sonra Türkiye’ye geri döneceğim için saatimi Roma’ya göre ayarlamamıştım. O teyzeye saati söylediğimde şaşırdı, “Olmaz” dedi. Ben de özür dileyip, saatin İstanbul’a göre ayarlı olduğunu, ayrıca Roma’ya göre düzelterek doğru saati söyledim.

Teyze küplere bindi. “İstanbul” ismini duyunca yüzü kıpkırmızı kesildi. “İstanbul değil, Konstantinopolis!” diye üzerine basa basa söyledi. Hattâ o da ne? Teyze boynundan kolye çıkardı ve “Burası Ayasofya Kilisesi, burayı tekrar alacağız!” dedi.

“Nerelisiniz?” diye teyzeye sorduğumda, Yunan olduğunu öğrendim. 15 Temmuz’dan önceydi…

***

Yunanistan’ın Ayasofya hayâli bitmiş değil. Üstelik kendilerini 1452’deki ikinci Bizans’ta zannetmeleri çok vahim! Ayasofya’nın yeniden cami olarak ibadete açılması, Yunanların içlerindeki özlemi yeniden aşikâr eyledi. Ayasofya’nın cami olarak ibadete açılması ve orada okunan ezanların her biri, her bir Yunanın beyninin merkezine gönderilmiş ses dalgası etkisi oluşturmuştur.

Yunan, Ayasofya’nın cami olarak ibadete açılmasından ziyâde oluşturduğu dalga etkisinden çok korkuyor. Ayasofya’nın açılmasıyla birlikte, Türkiye’nin Libya ile olan Akdeniz temalı anlaşmalarını bir yarma operasyonu olarak görüyorlar.

Ayasofya ismini “Hagia Sophia” olarak sürekli gündemde tutuyorlar ve unutmaktan korkuyorlar. Türkiye’nin Ayasofya hamlesinden sonra Adaları alacağından, Akdeniz’e tam hâkim olacağından ve Türkiye’nin Yunanistan ile her zaman savaşta olmasından korkuyor ve ürperiyorlar.

Ayasofya’nın büyük bir dalga etkisi oluşturmasından ve bu etkinin en büyük yansımasının Osmanlı İmparatorluğu’nu yeniden inşâ edileceğinden endişeliler. Biz “Türkiye” dedikçe, Yunanistanlılar “Osmanlı” diyorlar! 

***

Türkiye eğitimde gerek ve yeterli adımları atarsa, Osmanlı’dan daha güçlü bir devlet olur. Korkunun ecele faydası yok! Yunan, bağımsız Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni artık idrak etse iyi olur. Türkiye’ye turist kılığında gelip istihbarî işlerle uğraşmaktan da ayrıca vazgeçmeli! 15 Temmuz hainlerini koynunda saklamayı da bırakmalı!

Komşu, iki bağımsız devlet gibi yaşamayı öğrenmeli!  

Bağımsız Türkiye Cumhuriyeti, yekvücût bir ülkedir. Ne yapacağı noktasında kimseden emir almaz. Papazlardan da emir alacak değildir. Aziz Türk halkı ne derse o olur!