Yunanistan Türklere baskıya devam ederse, Batı Trakya Türk Cumhuriyeti kurulur

Daha önce olmuştu. Batı Trakya Türk Cumhuriyeti kurulmuştu. Tekrar kurulur. Zor değil. O dönemde onları destekleyecek kimse yoktu, bugün var. Yunanistan, Türk azınlığa baskı yapmaya devam ederse, olacağı budur! Atina’da cami falan da istemeyelim. Onu daha sonra konuşuruz.

12 Ada bahsi çok geçtiğinden, kulaklarda iz bırakmıştır ve bu sebeple, ilgili olmayanların bazıları, "Ege" denilen sularda hepi topu bir düzine ada bulunduğunu zanneder.

Merak edip haritayı açan, yakından bakmak isteyen ve şu her şeyi bilen bilgisayara sorma zahmetine girenlerse, üç bin tane ada ve adacık bulunduğunu bir dakika içinde öğrenebilir.

İrili ufaklı üç bin ada ve adacığa "Ege Adaları" deniliyor. Birkaç tanesi bizim, diğerleri Yunanistan’ın.

Eskiler üşenmemişler, her birine birer isim vermişler. Adalar elbette ismi hak eder. Adacıkların da gönlü kalmasın demişler. Yetmemiş, minicik kayalıklar için bile isim düşünüp seçmişler.

Bugün, gördüğümüz kadarıyla, ana babalar,  üçüncü-dördüncü çocuktan sonra doğan çocuklarına bile isim bulmakta zorlanırken, eskilerin bu gayreti takdire şayandır.

Takdir etmek gerekir (zahmeti de yok) ki her bir adanın, adacığın ve başını sudan çıkarmış kaya parçasının hem Türkçe, hem Yunanca bir adı var.

Örnek olması niyetiyle birkaç tanesine bakalım.

Eşek adacığı (Gaidouronisi: Eşek adası, Agathonisi)

Nera adacığı (Nera)

Nergiscik adası (Arki)

İleriye/İleryoz (Leros)

Ardıçcık adacığı (Kinaros)

Bulamaç adacığı (Farmakonisi)

Kendiroz kayalıkları (Liadhi)

Koçbaba adacığı (Levitha)

İlipsi (Lipsi/Lipsos)

İlyaki/İlkil/Papazlık (Tilos)

İncirli (Nisyros)

Çerte/Kandilli adacığı (Kandeliussa)

Sakarcılar/Yalı adacığı (Gyali)

İstanbulya (Astypalea)

Ardacık adası (Syrna)

Kızkardaşlar adacıkları (Adelfi)

Üçadalar (Tria Nesia)

Yaban adacığı (Ofidusa)

İstanköy (Kos)

Kerpe (Karpathos)

Doğancık/Sarya/Küçük Kerpe adacığı (Saria)

Kilimli/Kelemez (Kalymnos)

İşte böyle gidiyor! Bu kadarıyla yetinelim. Hepsini tek tek sayacak olsak, sayfalar dolusu yer ayırmak gerekir. Merak eden iki tık ile hepsini görebilir.

Yunanistan’ın bu kadar fazla adası olmasına rağmen anakaraya adaların oranı epeyce düşük. Yüzde on civarı olsa gerek yanlış hatırlamıyorsam.

Dolayısıyla karasuları tayin edilirken, Endonezya gibi bir ada ülkesi olmadığı için anakara esas alınıyor. Yunanlar bunu unutuyor bazen.

Elbette unuttukları yok, öyle davranıp iddialarını yutturmaya çalışıyorlar.

Ellerinde bulunanların bazılarını kaybedecekler, farkında değiller.

Bize ait olan Gökçeada ve Bozcaada ile aynı statüde olan Meis adası en başta!

Anlaşma metinlerini açıp maddeleri tek tek gözden geçirmekte fayda var.

Hem de bunu Yunanlarla beraber yapmak gerekir.

Kimi küçük, kimi büyük bu kadar fazla adaya sahipken, Meis üzerinden Türkiye’nin egemenlik haklarına saldırmak, Yunanistan için hiç de akıllıca bir hareket değil ama onlardan ne zaman böyle bir tavır görüldü ki?!

Aslında, "Bu kadar fazla adaya sahip olmak avantaj mıdır?" diye düşünmek lâzım.

Her bir adaya hizmet götürmek şart. Elektrik, su, ulaşım…

Yunan Devleti bu konuda biraz zayıf kalıyor. Ekonomik sıkıntılar artınca daha fazla zorlanıyorlar. Kolay değil tabiî...

En ilginç olan, bizim "Çamlıca" adıyla bildiğimiz Hydra (Ydra)...

(Elektrikli süpürgelerin "Hydra" modellerinden bahsedince, su filtreli olanı kastetmiş oluyoruz ya, oradan bağlantı kurabiliriz.)

İsmi "su" anlamına gelmesine rağmen, adada büyük bir su sıkıntısı çekiliyor. Taşıma su ile değirmeni döndürmeye çalışıyorlar, onu da beceremiyorlar.

Nasıl ki bir insan sağlıklı düşünemeyince saçma sapan davranmaya başlar, konuşmaları da abuk sabuk bir seyir izler… Devletler de öyle!

Nerede fazla sıkıntısı varsa, oradan yürümeye çalışıyor. En zayıf olduğu yerlerden efelenme gayreti içinde görüyoruz.

Yahu efelik senin neyine?

Otur, efendi efendi işine gücüne bak!

Gereksiz yere sataşma. Başını derde sokarsın, dalaşma!

Elindekini de kaybedersin, boyundan büyük işlere kalkışma!

İyi kötü bir evin var, barkın var. Sınırlarını çizmişsin, az çok bir toprağa sahipsin. Sofranı kuruyorsun, karnını doyuruyorsun. Sıkıntıya girdiğin zaman yardım edecek agaların var. Kıymetini bil!

Ne diye bize saldırmaya çalışıyorsun?

İstanbul’muş, İzmir’miş, ne sayıklıyorsun?

"Mavi Vatan" dediğimiz yerlerin de İstanbul’dan İzmir’den farkı yok, bilmiyor musun?

Bak, tane tane anlatıyor, dostça tavsiyelerde bulunuyoruz. Dinlesen iyi edersin. Dinlemezsen yazık olur, üzülürsün!

*

Batı Trakya’da Müslüman Türklerin yaşadığı Gökçepınar köyünde geçen hafta Yunan komandoları (komandoları da varmış) “sözde tatbikat” yaptı.

Daha önce görülmemiş bir şekilde, sabah erken vakitte, hiç haber vermeden, çete gibi köyü saran askerler, sağa sola ateş ettiler.

En çok da kabristana saldırıp mezar taşlarını kurşunladılar.

Köylülerin kimi savaş çıktı sandı, kimi evlere de saldıracaklarını düşündü.

Gökçepınar köyünde yaşayan Müslüman Türkleri korkutmakla nereye varmayı düşündüler?

Nasıl bir hesap yaptılar?

Vardır saçma sapan bir hesapları.

Bakalım nereden dönecek, hep beraber görürüz.

Türkiye ile gerginlik yaşayınca, kendi vatandaşı olan köylülere saldırmak, ne kadar büyük bir zavallılıktır!

Neredeyse bir asırdan beri yapılan ağır baskılar geride kaldı derken, bu defa daha farklısıyla karşı karşıya bırakmak, oradaki insanlara yeni ufuklar açacaktır, farkında değiller.

Neydi o baskılar, birkaç cümleyle ifade edelim...

Bir torba çimento veya bir urgan almak için bile zorluk yaşanırken, eskidiği için dökülen evleri elden geçirmek için izin şartı getirilip hiçbirine izin verilmezken, Yunanlı yöneticiler bundan ayrı bir keyif alıyorlardı.

Şimdi mezar taşlarını kurşunlarken aldıkları gibi herhâlde...

Çete gibi davranan askerlerin fotoğrafları dünya basınına yansıyınca, şimdi de o fotoğrafların hangi noktalardan çekilmiş olabileceğini tespit edip evleri işaretliyor, krokiler yayınlıyorlar.

Yunan basını da yöneticilerle aynı kafada.

Nato kafa, nato mermer!

(Bu arada, NATO’da müttefikiz bunlarla.)

Evlerin kapısına kırmızı boya ile işaret de koyarlar bugün yarın. Zaten fotoğraf üzerinde yapmışlar aynı şeyi.

Sözünü ettiğim “yeni ufuklar” nedir?

Aslında gayet basit!

Kendi hükûmetini kurma hakkı...

Daha önce olmuştu. Batı Trakya Türk Cumhuriyeti kurulmuştu. Tekrar kurulur. Zor değil.

O dönemde onları destekleyecek kimse yoktu, bugün var. Yunanistan, Türk azınlığa baskı yapmaya devam ederse, olacağı budur!

Atina’da cami falan da istemeyelim. Onu daha sonra konuşuruz.