Yunanistan(bul) projesi kimin?

Yunanistan bir şeyin farkında: ABD, Türkiye’yi hizaya getirmek adına Yunanistan’ı yedekliyor. Yunanistan bunu fırsat görüyor ve bu fırsatı değerlendiriyor. Önümüzdeki yıllarda gerilim artacak. 2023 Seçimleri bu gerginliğin kader gerginliğine dönüşecek. Millet İttifakı, “Parlamenter sisteme döneceğiz” ön kabulünü altılı masanın sözleşmesi kıldı. Ancak Millet İttifakı, bir mutabakatı daha sözleşmeye dökmek istiyor: “ABD’ye sadakat”...

İSTANBUL Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nda bir “Yunanistan dostluğunun” var olduğu kesin.

Fakat bunun “komşu ile barış” veya “Yurtta sulh, cihanda sulh” ilkesiyle ilişkisi yok.

İmamoğlu, “Cumhurbaşkanı adayı” olmak için elini güçlendireceği en ciddî kartın Yunanistan olacağına inanıyor. Peki, bu vehim hangi varsayıma dayanıyor?

Tabiî ki ABD böyle istediği için…

Çünkü ABD, Yunanistan için biçtiği stratejiyi göstere göstere sergiliyor!

Dolayısıyla “Yunanistan’la arası bozuk olanların ABD ile de arası bozuk olacağı” kuralının farkında İmamoğlu.

İmamoğlu, olası bir Türkiye-Yunanistan krizinde bile önemli bir aracı olma peşinde.

İBB’nin Harbiye Açık Hava Tiyatrosunda sahne alması istenen sanatçı ve davetliler arasında Yunanistan’dan davetliler ile PKK sevici sanatçıların olması, bir “mecburî vizyon” atağından ibarettir.

İmamoğlu, Beylikdüzü Belediye Başkanı olduğu döneme de Yunanistan dostluğu ile start almıştı. Burada dikkat edilmesi gereken bir husus var: “Barış yanlısı olmak” ile “sana karşı düşmanlığı zamana yayanlarla diplomasi yürütmek” arasındaki farkı bilmek gerekir.

Ancak İmamoğlu için bir “Diplomasi millî olamaz!” tecrübesi var. İmamoğlu’na göre diplomasi, “Hedef için her yol meşru” sanatlarının en kestirme yoludur. Nitekim Yunanistan’ın onca afra tafralarına karşı biz İmamoğlu’ndan Yunanistan’a karşı bir “Hâddini bil!” serzenişi dahi göremiyoruz.

Peki, “Yunanistan(bul) kimin projesi?” derken muhatap İmamoğlu mu?

Hayır! Bu, bir proje.

Ve İmamoğlu, bu projenin sadece bir üyesi.

Yunanistan(bul) iki vurgu taşıyor: “Yunanistan’ı bul” vurgusunun yanında, bir de “İstanbul stratejisi ile Yunanistan stratejisi aynı adresten geçer; yani ABD’den” kurgusu yer alıyor.

Fakat İmamoğlu biraz heyecanlı olduğu için, işini garanti etmek üzere kendince bir iletişim stratejisi öngördü ve süreci ajansların yönetmesine izin verdi.

Bu bir riskti. Çünkü bir dilin kemiği yoktur, bir de ajansın kemiği olmaz!

Oysa Mansur Yavaş, strateji olarak “iletişimsizlik” tercihinde bulundu ve bunun faydasını görüyor. Onun sessizliğinde keramet arayanlar çoğalıyor. Bu ara notu da iletmiş olalım.

Yunanistan bir şeyin farkında: ABD, Türkiye’yi hizaya getirmek adına Yunanistan’ı yedekliyor.

Yunanistan bunu fırsat görüyor ve bu fırsatı değerlendiriyor. Önümüzdeki yıllarda gerilim artacak. 2023 Seçimleri bu gerginliğin kader gerginliğine dönüşecek.

Millet İttifakı, “Parlamenter sisteme döneceğiz” ön kabulünü altılı masanın sözleşmesi kıldı. Ancak Millet İttifakı, bir mutabakatı daha sözleşmeye dökmek istiyor: “ABD’ye sadakat”...

Fakat Millet İttifakı, açıktan bir ABD’cilik yapamayacağından, “Batı’dan kopmayacağız” maskesini kullanacak.

Peki, Cumhur İttifakı mensupları bu “Yunanistan(bul)” projesine karşı nasıl bir hazırlık içindeler?

Doğrusu bu konuda bir duyumumuz yok. Belki de kritik bir hazırlık vardır…