EĞİTİMCİ Clark Kerr, “Üniversite, bilginin en çok değişen ve sürekli takip edilmesi için toplumun en temel aracıdır” der. Gerçekte de “bilgi” vardır ve olmaya devam etmektedir.
Eğitim süreci boyunca bilgi, yüksek öğretimin de sistematik temelidir. Giderek gelenekselleşen ekonomik ve akademik kuruluşlar, bürokratik kademeler ve meslek örgütleri, bilginin bazen siyâsî olduğuna dair teorilerini bir matris ilişkisine benzer şekilde düzenlemektedirler. Bu düzenlemeler simetrik olduğu gibi, yerine göre asimetrik de olabilmektedir.
Günümüzde bilgiyi öğrenen örgütlerin küresel şirketlerde önemli ekonomik kaynak hâline geldikleri görülmektedir. Çok yaygın olmasa da bizim akademik kurumlarımızı yönetmede veya kurumsal yönetim yaklaşımımızın merkezine bilgiyi “amaç” olarak yerleştirip bir öğrenme katmanı ve idarî liderliği temel alan yüksek öğrenim misyonuna asıl köprü yapabilmekteyiz. Bu özelliklere sahip akademisyenlere “milletin kampüslerini asıl amaçlarından uzaklaştırabilmek için” bazen baskılar yapılabilmekte.
Her ülkede, yüksek öğretimi geliştirmeyi amaçlamış birçok vakıf vardır. Bu vakıflar yardımıyla özgünlük ve bilimsel ilerleme amaçlanır. Akademisyenler kendi düşüncelerini oluştururken ister istemez bu vakıfların da etki alanı içinde olabilmekte ve eğitim felsefelerini o mantaliteye göre özgünleştirme çabası içinde olmaktadırlar. Bu ise akademisyenleri çoğu zaman asıl amaçtan uzaklaşıp farklı ideolojilerin yarışçısı hâline sokabilmektedir. Bu iyi bir yöntem olmadığı gibi fikrî liderlik için de aşırı noksanlıktır.
Yönetim, organizasyon ve kuruluş içinde kontrol, plânlama olarak tanımlanır ve liderlik, yön tayin edilmesi, motive edici ve insanları bilgi seviyelerine göre sınıflamak olarak yorumlanır. Üniversitelerde görevli yöneticiler, akademik başkan ve yardımcılarını, akademisyenleri, idarî yönetimi, merkezî öğrenci destek birimleri ve merkezî olmayan program geliştirme ve akademik program plânlama ile fakültelerdeki personelin tüm memurlarını korur ve kollar.
Akademisyenlik, eğitim misyonu ve sanata duyarlı, bilim ve meslekî disiplinler arası ilişkileri anlama kabiliyetine sahip, tüm öğrenme tarzları ve kaynaklarını kullanabilen, bilimsel ve teknolojik laboratuvarlar ile akademik kütüphaneler arasındaki değişimi denetleyebilecek sorumlu kişiliktir.
Projeler üreten öğretim elamanları, her türlü akademik imkânı oluşturmada programların ve hizmetlerin uygulanmasında akademik yönetimi sıkıntıya sokmayacak şekilde çalışmalarını sürdürüp, stratejik bir bütçeleme ile idarî altyapının işleyişine ek katkı sağlamalı ve akademik akışı kolaylaştırmalıdır. Bu tarz katılımcı katkılar, araç ve otantik akademik diyalog için önemli bir seçimdir. Özellikle özgün akademisyen, her zaman başrollerde olan, yüksek öğretimde çağdaş liderlik için bir model ve bilgi memuru olarak ortaya çıkan öncelikli rolünün bilincinde olandır. Bilgi yönetiminin modern öğrenme organizasyonu içinde entelektüel sermayeleri arttırmak için nispeten yeni bir strateji oluşturmanın bilincinde olmalı.
Organize ve örgütsel öğrenme için mükemmel referanslar; kıyaslama ile ilerleme, sürekli olarak kaliteyi iyileştirme ve yüksek öğretim yönetiminde kilometre taşları olarak bilinen ölçme ve değerlendirme performanslarını biçimlendirici ve karar verdirici değerlendirmelerdir.
Yüksek öğretimde etkinlik ve verimlilik; karar verme, veri tabanlı süreci ve eğitim sonuçları ve de diğer kurumsal çıkışların başarıları arasındaki simetriyi arttırır. Geliştirmek, asimile etmek, uygulamadaki kurumsal koşullar ile çevresel koşullar da dikkate alınarak, doğru bilgiye ulaşıp kullanılmasında eğitim teorilerinin bilgi tabanı olarak tasarlanan derslerin karalılık alanını genişletir. Genel tanımı özenle hazırlama, bilgiyi özenle toplama ve bilginin kararlı bir şekilde uygulanmasında karar ve verimlilik ya da sadece genel şirket tarzı yönetimde de performanslar belirgin olarak artar.
Akademik kurumlarda bilimsel veri tabanı oluşturma, paylaşma ve teşvik, giderek daha önemli yeni bir iş hareketi olarak özetlenir. Bilgi ve beceriden yararlanarak yeni bir organizasyon içinde bilgiyi en üst düzeye çıkarmak suretiyle iş sonuçları da pozitif olur.
Teknik ticaret ve teknoloji, hükümetler arası ve endüstriyel kurumlar arası, hem kamu hem de özel sektörde giderek artan bir stratejidir. Yani akademik kurumlar akılcı, şüphesiz ve daha faydacı kararlarla ilgili çevrelere yardımcı olabilirler. Akademik atmosfere girerek yeni bir “bilgi çağına” akademik boyutta var olabilmenin çabasını vermek ve başkalarına yardım etmek asıl akademik görevdir. Kapsam açısından da geleneksel bilgi, belli periyotlarla kurumsallık içine kararlı bir şekilde enjekte edilmelidir.
Üniversiteler, genel olarak kurumsallıklarının amaçlarına uygun olarak bilgi altyapısını oluşturmakla kalmayıp yönetmekle de sorumludurlar. Bilgi, verimlilik ve kurumsal strateji oluşturmak için kurum içindeki yönetim konumundakilerle sıklıkla “yönetim” süreçlerini kolaylaştırma projelerini üretmek, akademik kurumun başındakilerin kaçınılmaz görevleri ve amaçlarıdır.
Değişim süreçleri gibi, organize teknolojik yenilikler, kurumsal kaynakların izlenmesi ve sosyal sermayenin israfının da önüne geçmeyi amaçlamalıdır. Bu da bilginin farklı bir boyuttaki uygulaması anlamındadır. Bu, aynı zamanda ağırlıklı olarak insan kaynaklarının birleştirilmesi demektir. O zaman daha verimli bir yönetim ve bu yönetimin organize ettiği öğretimle eğitilmeye ihtiyaç duyan kesimler aynı düzlemde buluşacaklar ve bilgiyi veren de, alan da sonraki süreçler için daha etkin olacaktır.
Referans olan akademik kurumlar detaylı incelendiğinde, iyi iletişim bağlantıları açıkça görülebilir. Genellikle kurumsal araştırma birimleri ve kampüs içindeki teknolojik bilgi sistemleri ilgililer tarafından tahrik edici bilgi kaynakları olarak kullanılabilir. Yöneticilerin oluşturdukları yönetimdeki matris ilişkilerinin ve çözümlerinin öz değerleri konumundaki akademisyenler, bilgi ve istihbaratı dengelemek için de kurşun kişi hizmet etmelidirler.