Yukarıda Allah var!

“…Felâh mı, onda felâh,/ Silâh mı, onda silâh./ Sen de kim oluyorsun?/ Asıl sabreden Allah.…” (Necip Fazıl Kısakürek–Sabır)

SEVGİLİ Dostlar… Sitedeki Ramazan-ı Şerif yazılarını görünce benim de bir Ramazan yazısı yazasım geldi. Haydi bismillah!

Sene 2009… Ağustos’un ortaları…

İran’ın Şiraz şehrindeyim bir süredir. Şiraz’ın yaklaşık 40-50 km güneyinde bir demir-çelik fabrikası kurmaktayız.

Şiraz sıcak… Şiraz çok sıcak… Şiraz yanıyor...

Günlerdir gökyüzünde tek bir bulut görmemişiz!

Şantiyede gölgedeki sıcaklık 50 derece, düşününüz…

Benim içimde endişe, tedirginlik, haydi itiraf edeyim, biraz da korku. Zira ertesi gün Ramazan’ın ilk günü. Nefsimin mantığıma sorduğu -gayet mantıklı- sorular yankılanıyor içimde sürekli:

- Bu havada oruç filan tutulmaz, ölürsün, farkındasın değil mi?

- Sıcaklık 50 derece görmüyor musun?

- Bu havada günde en az kaç litre su içmen gerektiğimi biliyor musun?

- Hem sen seferi sayılırsın, öyle değil mi?

- Orucu kazaya bırakmaya ne dersin, kışın tutarsın?

Ertesi sabah, şantiye yolundayım. 

Nefsime kulağımı kapatmışım, gözümü karartmışım, oruca niyetlenmişim.

Kendime güvenim yok, Allah’a güvenmişim.

Şantiyeye gidiyorum ama dilimde hep aynı dua:

Allah’ım sen bana sabır ver. Güç, kuvvet ver. Oruçlarımı noksansız tutmamı nasip eyle. Allah’ım bana sabır ver! Sabır ver Allah’ım! Ya Rabbim bana sabır ver!

Şantiyeye varıyoruz. Klimalı aracın kapısını açtığımda suratıma sıcaktan bir şamar yiyorum. “Bugün gerçekten zor bir gün olacak” diyorum. Sonra yüzümü göğe çeviriyorum “Allah’ım sabır ihsan eyle!” demek için. Duam yarım kalıyor…

Günlerdir bir damla buluta hasret gökyüzünde, bulutlardan oluşmuş muhteşem bir hüsn-i hat tablosu! Hücrelerime kadar titrediğimi hissediyorum. Gözlerime inanamıyorum. O anın şaşkınlığını üzerimden atıp, ofisteki fotoğraf makinasını almak üzere koşmaya başlıyorum.

Bu ânı kayıt altına almalıyım. Ben kamerayı alıp, gökyüzüne çevirene kadar hat tablosunun çerçevesi, tezhibi kısmen bozulmuş, yazının buluttan “mürekkebi” kısmen dağılmıştı. Ama tablonun kalan kısmı bile gören gözlere “Yukarıda Allah var!” dedirtmeye yetecektir bence! İşte o tablomuz dostlar:


Karıncanın bile duasını işiten Allah(cc), elbette kulunun da duasını duyardı, amenna. Ama o müstesna günde sanki bana fazladan “Seni duydum ya kulum, rahat ol!” diyordu.

Gerçekten -ve çok şükür- Allah (cc) sabır ihsan etti ve o sıcakta hiç de zorlanmadan oruçlarımı tutabilmeyi nasip eyledi.

O yüzden ve o günden beri benim için Ramazan-ı Şerîf’in ilk çağrıştırdığı duygu SABIR’dır. Ve bence Ramazan-ı Şerîf, öncelikle SABIR ayıdır.

***

Ne zaman sıcak, çok sıcak bir Ramazan gününe denk gelsem, aklımda ve tepemde hep o Şiraz’daki bir avuç bulut…

Benim içimde ne bir endişe, ne bir tedirginlik, ne de bir sürü soru…

Biliyorum: Yukarıda Allah var!

Kalınız sağlıcakla efendim.