“BİLESİNİZ, kıyamet günü ahdini tutmayan her vefasıza vefasızlığın derecesine uygun bir bayrak dikilecek; böylece vefasızlığı teşhir edilecektir.”
Neden bu hadis-i şerif ile başladım? Vefa ve sadakatin ne kadar önemli olduğunu anlatmak için…
Bu portre ona dair… O kim mi?
O, Ankara’nın Kızılcahamam ilçesinden mütevazı bir ailenin evlâdı… Başarıyı tırnakları ile kazımış… Arkasında dayısı olmamış… Sırça köşklerde büyümemiş… İmam-hatip okulunda okumuş… Fazilet Partisi gençlik teşkilâtlarında siyasete başlamış… Yukarıçanlı köyünden Hasan...
Sonra?
Sonra AK Parti Genel Merkez Gençlik Kolları Kurucu MKYK üyeliği yapmış. Mitinglerde Recep Tayyip Erdoğan’ın sunuculuk görevini üstlenmiş. Dergi çıkarmış. Broşür dağıtmış. Koşmuş. Alın teri akıtmış. Mücadele etmiş. Hazıra konmamış. Zorluklar içinde kendini yetiştirmiş. Bir başarı hikâyesi yazmak için uzun ince bir yola çıkmış. İki üniversite bitirmiş; Ankara Üniversitesi İlâhiyat Fakültesi ile Atılım Üniversitesi Hukuk Fakültesi…
Yetmemiş, Yukarıçanlı köyünden Hasan, bir de Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Fakültesi’nde yüksek lisans ve doktora yapmış. Yetmemiş, gitmiş, Londra’da dil eğitimi almış. Cumhurbaşkanı Erdoğan’a o günlerde kendini göstermiş. Erdoğan Başbakan olunca “Özel Kalem Müdür Yardımcılı”ğına atanmış, 2008 yılına kadar bu göreve devam etmiş. 2008-2014 yılları arasında ise Başbakan Başmüşaviri ve Özel Kalem Müdürlüğü görevini yürütmüş.
2 Eylül 2014 tarihinde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Özel Kalem Müdürlüğü”ne “Büyükelçi” unvanıyla atanmış. Ve bugün hâlen bu görevi yürütüyor.
İyi bir bürokrat, iyi bir hukukçu, iyi bir tarihçi, iyi bir siyasetçi, iyi bir diplomat, iyi bir ilâhiyatçı ve sonra Büyükelçi; Yukarıçanlı köyünden Hasan...
Özel Kalem Müdürü olmanın çok ötesinde, liyakati, duruşu, devlet adamlığıyla Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bakanlar, üst düzey bürokratlar ve milletvekilleri ile arasındaki köprü görevinde son derece başarılı. Öyle olmasa o görevde böyle uzun süreli durmak kolay mı?
Erdoğan onun için bir baba, bir ağabey gibi artık. Et ve tırnak gibi… Yukarıçanlı köyünden Hasan, Erdoğan uğruna birlikte ölüme uçacak kadar da sadakat dolu bir güzel yürek.
Bilenler bilir, bilmeyenlere anlatalım…
Buna 15 Temmuz hain darbe girişimi gecesi Türkiye şahit oldu. Dönemin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak, bir televizyon programında soruları cevaplayıp darbe girişimi gecesinde gösterilen kahramanlıklara örnekler verirken, 15 Temmuz 2016 gecesi her şeyini bırakarak demokrasi uğrunda canını seve seve feda etmek isteyen kahramanlardan biri olarak Cumhurbaşkanı Özel Kalem Müdürü Hasan Doğan’ı göstermişti.
O gece, Marmaris’te darbe girişiminin yapıldığı sırada, ilk adımda helikoptere sığma konusunda sıkıntılar yaşanınca, Hasan Doğan, eşini ve çocuğunu orada bırakma fedakârlığını göstermiş ve Erdoğan ile İstanbul’a ölümüne uçmuştu. Yani o gece direniş mücadelesinin kahramanlarından biri de o.
O adam, Yukarıçanlı köyünden “Hamza yürekli Hasan”!
Hamza yürekli olabilmek için önce “sahabe” gibi olmak gerekir. Hiçbir şeyden korkmadan, aşkla yürümek gerekir. Gözle değil, yürekle bakmak gerekir. Hakk’a tüm benliğiyle şahadet etmek gerekir. Yukarıçanlı köyünden Hasan, işte bu!
Türk gençliğinin örnek alması gereken bir vakıf adamı o. Bilgisini ve tecrübesini genç nesille paylaşıyor. Külliye’de üniversite öğrencileri ile buluşarak sık sık bilgilerini paylaşıyor. Osmanlıyı da çok iyi biliyor, Cumhuriyet’i de… İslâm hukukunu da çok iyi biliyor, Batı hukukunu da... Kaleme aldığı onlarca eser bunun en güzel belgesi değil mi? Çünkü kendini mükemmel yetiştirmiş. Yetiştirirken nereden geldiğini bilecek kadar mütevazı bir kimliğe sahip olarak bunu göstermiş; göstermeye devam ediyor.
Bir “Özel Kalemi Müdürü”nden çok ama çok daha fazlası… O, Recep Tayyip Erdoğan’ın akıl hazinesini biriktiren bir “Devlet Aklı”…
Onu kızgın göremezsiniz. Veya somurturken… Çünkü istese de yapamayacak kadar Mevlevî ruhlu. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın sadece yanında durmaz, sadece talimatlarını yerine getirmez, sadece takip etmez; adeta Recep Tayyip Erdoğan’ı yaşar.
Bir dünya liderinin yanında yetişmek gibi büyük bir şansa sahip olarak o devâsa birikimleri hiç kuşkusuz hafızasına yerleştiriyor. Bugün Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yanında, Devlet’in bütün kurumlarını, bütün kadrolarını onun kadar kim tanıyor olabilir!? Böyle tarihe damgasını vurmuş, adından “dünya lideri” şeklinde bahsedilen bir büyük liderin yanında yetişmek, hem aksiyonların içinde olmak, hem onlarla yoğrulmak çok az insana nasip olur.
Yani Yukarıçanlı köyünden Hasan Doğan, bugün bir dünya liderinin yanında, bir özel kalemden çok ama çok daha fazlasıdır! Devlet’e sadakat, Lider’e bağlılık ve millete hizmetkâr olmak… İşte Yukarıçanlı köyünden Hasan Doğan budur!
Recep Tayyip Erdoğan’ın hem Başbakanlık, hem de Cumhurbaşkanlığı dönemlerinde hiç tartışmasız en önemli yol arkadaşı neden Hasan Doğan? Hiçbir gün ardında “Acaba?” sorusu bırakmadan, “en küçük bir leke” taşımadan, hiçbir organizasyon yahut medya organına malzeme vermeden, bir an dahi tartışılan bir özel kalem müdürü kimliği yaşatmadan, uykusuz gecelerinde dahi Cumhurbaşkanımızın yanında gözleri hep parlayan, her kabine oluşumunda adı mutlaka bir bakanlık için geçmesine rağmen Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından “Hasan’ı rahat bırakın da bir kişi hep yanımda olsun” dedirtme güvenirliliğini zirveye çıkaracak derecede güzel yürekli bir adam Hasan Doğan.
Erdoğan gerek ülkesinde, gerekse dünyada yaptıklarıyla tarih yazarken, bu tarihe en yakın şahit olan devlet adamı olmak kime nasip olur ki? Recep Tayyip Erdoğan’ın medresesinde yetişmek ve o medresede tarihe tanıklık etmek kime nasip olur?
Hasan Doğan biliyor ki, nasıl ki komutansız bir ordu düşünülemezse, lideri olmayan vatan ve millete hizmet yürüyüşü de düşünülemez. O biliyor ki, Lider, yürüyüşüne katılanların beyni hüviyetindedir ve ona biat etmek gereklidir. Biliyor ki, emir, emir olmaz itaat olmadıkça. Ve biliyor ki, lidere sadakat, liderin şahsında tecessüm ettiğini gördüğümüz değer yargılarına, hayâllere ve hedeflere de sadakati gerektirir.
Hasan Doğan’ı bilmek için onu takip etmek, tanımak gerekir. Özetle şu iki önemli söze bakınız:
“Geminin tek kaptanı olur, gerisi mürettebattır. Kalbin tek sahibi (Yüce Allah) olur, gerisi teferruattır.” (Necip Fazıl)
“Mühim olan yükseklere çıkıp hayata tepeden bakmak değil, ne kadar yükselsen de her şeye eşit mesafeden bakabilmektir.” (Şemz-i Tebrizî)
İşte Hasan Doğan’ın manevî dünyasını bu iki sözde arayın!
Biliyoruz ki, bu ülkenin yetişmiş ve yetişecek değerlere çok ama çok ihtiyacı var. İnsan kaynağımız çok önemli. Bu güzel vatanın ilelebet ikbâli için Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın medresesinde yetişmiş ve yetişmeye devam eden, devlet aklına sahip pırıl pırıl değerlere çok ama çok ihtiyaç olacak. Unutulmasın ki, “Türkiye Yüzyılı”na işte bu değerler damgasını vuracaktır. Vurmalı da…
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bu ülkeye insan kaynağı yetiştirmek için önemli katkıları olduğu gerçeğini görmek gerekir. Alan alıyor bu katkıyı. Ne mutlu alanlara! Hasan Doğan gibi… Ve o, henüz 46 yaşında. Medresede derse devam…
Allah yolunu açık etsin Yukarıçanlı köyünden Büyükelçi Dr. Hasan Doğan!