Yorgun iktidar mı, yoran muktedir mi?

20 yıla yakın iktidarda olmanın er ya da geç finali olur. Konu ve sorun bu değil. Asıl soru şudur: AK Parti tarihteki yerini aldığında, geleceğe bıraktığı ne olacak? Erdoğan’ın başarı öyküsü bir toplumun değişim öyküsüyle bütünleşmemiş ise, o zaman “yoran muktedir” tablosu tamamlanmış demektir.

SİYASAL hareketler iki davranışı kollar: Seçmen davranışı ve birey davranışı...

Seçmen davranışı reel politikanın konusudur. Birey davranışı ise sosyolojik zemini de kapsadığında daha çok toplum mühendisliği/ideolojik hareketlerin muhatabıdır.

AK Parti’nin iki davranış türünü de kapsayan bir iddia ile yola çıktığı, ancak zamanla seçmen davranışına kilitlendiğini gözlemliyoruz.

AK Parti’nin iktidar başarısının sırrı olarak seçmen davranışlarını okuma ve yönlendirmede oldukça mahir olduğunu tespit ediyoruz. Ancak “millî/medeniyet hareket/i” iddiasıyla geldiği finaldeki ilişkinin sosyolojik düzeyde kopuşlar zincirinde olduğu da çok açık.

AK Parti, gözlemlenen o ki, bu durumu sorun olarak görmüyor. Aksine, seçmen davranışı noktasında tecrübesine güven duyarak yeni sosyolojiden de söz açmak istemiyor.

Bu fotoğrafı, “tekrar eden politika” olarak etiketleyemeyiz. Ancak “alternatifsizlik sendromu” olarak da göremeyiz.

Bu, “kopuş dönemi” işaretleridir!

Anadolu’yu gezdiğimde çok net gördüm ki, hem seçmen davranışı, hem de birey davranışı AK Parti’den bağımsız kendini anlamlandırıyor. Erdoğan ile vatandaş arasındaki zincirin Erdoğan istismarcılarıyla dolup taştığını betimliyor. Yorgun iktidar yerine “yoran muktedirler” şikâyetçi!

Erdoğan’ı alternatifsiz görmüyor; iktidarı da alternatifsizlik içinde konuşlandırıyor. Yani bir krize işaret ediyor: “Güven krizi”...

AK Parti’yi iktidara getiren krizin merkezindeki “ekonomi” kavramı yerine şimdilerde merkeze “güven” kavramını konuşlandırıyor.

Yerel aktörlerde özgün duruş ve kapasite görmüyor, o nedenle yereli içselleştirmekte zorlanıyor. Varsa yoksa Erdoğan etiketiyle kendi gerçekliğine “uzatmalarda şans aramak” tekniğiyle seçmen davranışı olarak top çeviriyor. Bireysel davranış olarak ise AK Parti’nin medeniyet/sivil iddialarını “iktidarda dönüşmüş anlamsızlık” olarak yaftalıyor...

AK Parti’nin Genel Kongresi, teşkilât içinde ve kamuoyu nezdinde heyecan/arayış oluşturmuyor. Çünkü heyecan sosyolojiye eşlik eden dinamizm ile mümkün. Liderin toplumun kalbindeki yerini devlet aklındaki rolüne kıyasla daha etkin tutmasıyla ilgili bir durum.

Ancak yok!

20 yıla yakın iktidarda olmanın er ya da geç finali olur. Konu ve sorun bu değil. Asıl soru şudur: AK Parti tarihteki yerini aldığında, geleceğe bıraktığı ne olacak?

Erdoğan’ın başarı öyküsü bir toplumun değişim öyküsüyle bütünleşmemiş ise, o zaman “yoran muktedir” tablosu tamamlanmış demektir.

Anadolu’nun mesajı net: “Yoruldum!”