Yoksa siz hâlâ kurumsallaştıramadıklarımızdan mısınız?

Kurumsallık, sistemli olmaktır. Şeffaf olmaktır. Yalın olmaktır. Kurumsallık, israflardan kurtulmaktır. İsrafları doğru şekilde tanımlamak, gerekli ve gereksizi ayırt etmek, gereksiz her şeyi elimine etmektir. Kurumsallık, dengedir. Az veya çok değil, gerektiği kadar stok; az veya çok değil, gerektiği kadar üretim; az veya çok değil yeterli çalışma; az veya çok değil, gerektiği kadar harcama… Özetle, dengeli üretim ve dengeli tüketim tarzıdır kurumsallık.

ÜRETİM zor bir iştir. Çok fazla bileşen ve risk faktörü vardır…

Paydaşlarınız, müşterileriniz, tedarikçileriniz, çalışanlarınız, bankalar, sermayeniz, sabit yatırım kaynaklarınız, değişken giderleriniz ve hattâ rakipleriniz derken bütün bu değerleri düşünmek zorundasınız.

Müşteri, üretimin nedeni ve yatırımın hedefidir. Çalışanlar, üretimi gerçekleştiren en önemli kaynaktır. Tedarikçi; hammadde sağlayan, üretimi besleyen kaynaktır. Makineler üretime şekil verir ve hammaddeyi mamul hâline getirir.

Rakipler sektörü yönlendirir ve geliştirir. Sermaye, nakit akışı, bilanço, finans ve bütçe, bu işin girdi ve çıktısıdır. Bütün bu bileşenleri doğru şekilde yönetmek, kurumsal bir kültür, maharet ve tecrübe ister.

Sıradan (kurumsallaşamamış) işletmelerde hemen her gün farklı birkaç kriz, çözülmesi gereken birkaç problem sizi bekliyordur: Tedarikçi söz verdiği tarihte hammaddeni yollamamış ya da eksik veya kusurlu göndermiştir, üretim aksar...

Makinenin dişlisi sıyırmış veya yağı bitmiştir yahut da elektronik kartı arızalanmıştır, üretim aksar…

Çalışan o gün hastadır veya bir sebeple işe gelmemiş ya da gözlüğünü takmadığı için kaynakçının gözüne çapak kaçmıştır, üretim aksar…

Satış sorumlusu siparişi yanlış girmiştir, üretim sorumlusu sipariş adedini yanlış almıştır, ustabaşı işçiye yanlış tarif etmiştir, başka üretim yapılır, sevkiyat aksar…

Müşteri ile problem yaşanır, ürettiğiniz ürün elinizde kalır.

Üretime tam başlarsınız, malzeme eksiktir; çünkü stok kontrol edilmemiş veya satın alma, tedarikçiye siparişi zamanında göndermemiş ya da muhasebe birimi tedarikçiye ödeme yapmamış, dolayısıyla mal gelmemiştir, üretim aksar…

Müşteri söz verdiği tarihte ödemesini yapmamış, gecikmiş veya eksik göndermiştir, finans dengeniz bozulur, sorunlar devam eder…

O gün servis arızalanmıştır, müşterideki üründe sorun çıkmıştır; yurtdışından aldığınız malzeme gümrükte takılmıştır; en güvendiğiniz operatör, maaş bahanesiyle işi bırakmıştır; döviz âniden fırlamıştır, satış müdürü ile üretim müdürü sipariş yüzünden kavga etmiştir…

Bu bahsettiklerim ve benzerleri, kurumsallaşamamış şirketlerde hemen her gün yaşanan vakalar. Kurumsal şirketlerdeyse bu problemler nispeten daha azdır.

Kurumsal şirketler, sistemlerini kurmuşlardır. Sistemli firmalarda olası problemler için kalıcı ve sürekli çözümler vardır. Her süreç için risk analizleri yapılmış, gerekli önleyici ve iyileştirici faaliyetler gerçekleştirilmiştir.

Bir kriz ânında kimin neyi nasıl yapacağı, hangi olası durumda nasıl hareket edileceği bellidir. Yukarıda bahsettiğim sorunlar nadir görülür.

Fakat kurumsal olan şirketlerin sayısı ülkemizde çok az. Firmalarımızın çoğu maalesef kurumsal değiller ve kurumsal yönetim kavramından bile bîhaberler.

Eskiden şirketlerde böyle problemler yok muydu?

Bu problemler her zaman yaşanıyordu. Fakat yakın zamana kadar rekabetin az ve talebin çok olması, insanlardaki beklentilerin düşük ve dolayısı ile kârlılığın yüksek olması, mevcût problemlerin pek çoğunu göz ardı edilmesine neden oluyordu. Fazla üretim ve fazla stok, bahsettiğim pek çok problemi gizliyordu.

Bugün durum farklı!

Ulusal değil, artık uluslararası rekabet var. Müşteri beklentileri yükseldi. Mâliyetler artık çok önemli. Yapılan araştırmalar ortada; belli başlı teknolojik sektörler hâriç, hemen her sektörde kârlılıkların çok düştüğü, kazançların azaldığı ortaya çıkıyor. Bu durum, aslında eskiden beri olan ve bahsettiğim problemlerle artık yüzleşilmesi gerektiği anlamına geliyor.

Ekonomik krizler bu problemleri daha fazla büyütüyor ve işletmelerin rekabet şansı düşüyor.

Bu problemlerin çözümü için tüm işletmelerimizin kurumsallaşması şart!

“Kurumsallık” denilince insanların aklına, hantal bürokrasi, evrak kürek işleri, bir sürü yönetici ve idârî personel, büyük ve şık ofisler, fabrikalar, yapmacık lakaplar, plâza dili gibi kavramlar geliyor. “Kurumsallık eşittir para” sanılıyor. Eskiden kurumsal şirketlere örnek verilirken uluslararası çalışan firmalar gösterildiği için, insanların aklına böyle kavramların gelmesi normal. Ancak o bahsedilen şirketler bile eski kârlılıklarına ulaşamadıkları için gereksiz harcamalarından tasarruf etmenin yollarını arıyorlar.

Peki, nedir kurumsallık?

Kurumsallık, sistemli olmaktır. Şeffaf olmaktır. Yalın olmaktır.

Kurumsallık, israflardan kurtulmaktır. İsrafları doğru şekilde tanımlamak, gerekli ve gereksizi ayırt etmek, gereksiz her şeyi elimine etmektir.

Kurumsallık, dengedir. Az veya çok değil, gerektiği kadar stok; az veya çok değil, gerektiği kadar üretim; az veya çok değil yeterli çalışma; az veya çok değil, gerektiği kadar harcama…

Özetle, dengeli üretim ve dengeli tüketim tarzıdır kurumsallık.

Kurumsallık, problemlerden korkmamaktır. Problemleri, firmayı iyileştirmek için fırsat olarak görmek ve kaynağında çözerek tekrar çıkmasını önlemeye çalışmaktır. Risk analizleri yapıp muhtemel sorunlara önceden ortaya çıkarıp çâre aramaktır.

Kurumsallık, mühendislik ve bilimdir. Hedeflerle yönetmek, verilerle bilimsel hareket etmek, ölçmek ve değerlendirmek, iyileştirmek ve daha iyisi için çalışmaktır.

Kurumsallık, sistemdir. İşi analiz etmek, süreçlere ayırmak, iş akışları oluşturmaktır. Süreçleri müdürler ya da şefler değil, liderler yönetir. Sorumluluk liderlere verilir.

Kurumsallık, iyileştirmedir. Katı değil, sert değil, yıkıcı değil, yapıcı eleştiri kültürüdür. Sürekli yenilik, inovatif bakış açısı ve daha iyisini istemektir.

Kurumsallık, ahlâkî bir erdemdir. Yapılan tüm işlerin, hareketlerin, davranışların firma karakterinizi oluşturduğu, karakterinizin ise kültürünüzün parçası olduğu bilincidir.

Ve kurumsallık, profesyonel yöneticiliktir. Katı kuralcı bir profesyonellik değil, lider karakterli, amatör ruhlu, paylaşımcı ve en önemlisi de katılımcı bir yönetim anlayışıdır.

Kurumsallaşma kültürü zamanımızda artık bir tercih ya da seçenek meselesi değil, var olmak için bir zorunluluktur!