Yine aylardan Kasım

Kovid-19 salgınının trend gösterdiği bir dönemde ABD’de gerçekleştirilen seçimler için “ülke tarihinin en kritik seçimi” varsayımı yapılıyordu ki bu da doğru çıktı. Seçim geride kaldı; asıl merak edilen, pandemi ile birlikte ekonomik buhran yaşayan ve gerileme moduna giren Washington yönetiminin uluslararası arenadaki siyâsî rolü ile yürüteceği iç ve dış politikalar...

MEVSİM sonbahar… Yazdan kalma havalar dünyamızı terk edeli çokça zaman oldu ve ceketsiz, kabansız dışarı çıkılmıyor artık. Yüklüklerden indirilen yorganlar pikelerle yer değiştirirken, akşamları da kaloriferler yakılmaya başlandı…

Yere gazel düşer düşmez şiirlere, şarkılara yansıyor hava durumu: “Yine aylardan Kasım/ Sanki sende kaldı bir yarım/ Her nefesim, her ânım/ Sanadır canım…”

Malûm, eskisi gibi dışarıya çıkmıyoruz. Hâliyle gözümüz kulağımız ya sosyal medyada olup bitene kayıyor ya da uzaktan eğitime ve uzaktan alışverişe dalıyor.

Ülke olarak, küresel büyümenin dayattığı Kara Cuma’dan “Efsane Cuma”ya, hattâ “efsane indirim aylarına” terfi ettik. Yani Kasım ayına… Başka bir ifadeyle, “11/11” çılgınlığına…

Herkes 9-11 Kasım tarihleri arasında gerçekleşecek büyük indirimlere endekslenmişti ki ülke gündemi, esen rüzgârla bir anda yön değiştiriverdi!

İzmir’de meydana gelen ve 100’ü aşkın vatandaşımızın ölümüyle sonuçlanan deprem, Amerika’da yapılan başkanlık seçimleri, Merkez Bankası’ndaki bayrak değişikliği, Azerbaycan’ın Ermenistan’a karşı Karabağ cephesinde yürüttüğü azatlık mücadelesinden galip çıkması ve en nihâyeti Hazîne ve Mâliye Bakanı Berat Albayrak’ın istifası ile boşalan koltuğa Lütfü Elvan’ın getirilmesi…

Önemlidir ama bizim için fark etmez!

Gazetecilerin kâhin olmadığını, fal açmadığını bilen biri olarak, Amerika takım kıtası ile bizi ve tüm dünyayı yakından ilgilendiren ABD Başkanlık Seçimlerini bir gün öncesinden kestirmenin bir hayli zor olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz.

Biden, seçimden zaferle çıktı.

Yaşlı kurtların yürüttükleri propagandalara bakarak, ABD-Türkiye ilişkilerinde bizi umutlu bir yarına ulaştıramayacaklarını görmek zor olmamıştı!

Bu açıdan, Amerika’yı 4 yıllığına yönetecek başkanın kim olacağı, gerek seçim öncesi, gerekse seçim sonucunda bizim açımızdan fark etmez bir nitelik taşımakta…

Amerika’nın yıllardır elinde tutmuş olduğu NATO, dolar ve PKK kozuna yeni dönemde FETÖ, Halk Bankası Dâvâsı ve Suriye’de yürüttüğü siyâsetin tamamlayıcı bir parçası olan ve ülkenin kuzeydoğusunda konuşlanan DEAŞ’lılara karşı supap görevi yapan terör örgütü YPG ile el sıkışması, Amerika’nın Kürt dâvâsından vazgeçmediğinin en bâriz göstergesidir.

Hâlihazırda etno-politik bir sorun olan Kürt meselesi, ne yazık ki ülkemizde toplumsal barış ve huzur için en büyük engellerden biri olarak karşımıza çıkmaya devam etmektedir.

Evrensel özelliğiyle sürekli kaşınan bu meselenin bu denli çok boyutlu olması, sorunun çözümünü de hâliyle mâliyetli hâle getirmiştir. 40 yılı aşkın bir süredir devam eden olaylar nedeniyledir sosyal, ekonomik, hukukî ve siyâsî tahribat yaşamamız…

Türkiye’nin Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da PKK’ya karşı son dönemde yürüttüğü sonuç odaklı operasyonlar, örgütü bitme noktasına getirmiştir. Bir dönem sayıları 5 bini bulan, şu an 200-300 civarındaki dağ kadrosu ile eylem yapamaz hâle gelen örgütün, hayatını idâme ettirmek için alan değiştirmeye şiddetle ihtiyacı var…

Kendisine alan açmak isteyen örgütün, kış ayları ile birlikte cılız saldırılarla varlık mücadelesi gösterebileceği de beklenen bir refleks...

Ancak ABD’yi 4 yıllığına yönetmek için Cumhuriyetçi Donald Trump’tan başkanlık yetkisini alacak olan Demokrat Joe Biden’in, Amerika’nın elindeki kozları yeniden öne sürebileceği kulislerde konuşulmaya devam ediyor. Bu yüzden gözler yeniden Suriye sınır bölgesine kaydırılacak. Özellikle Amanos dağlarına…

Kovid-19 salgınının trend gösterdiği bir dönemde ABD’de gerçekleştirilen seçimler için “ülke tarihinin en kritik seçimi” varsayımı yapılıyordu ki bu da doğru çıktı.

Seçim geride kaldı; asıl merak edilen, pandemi ile birlikte ekonomik buhran yaşayan ve gerileme moduna giren Washington yönetiminin uluslararası arenadaki siyâsî rolü ile yürüteceği iç ve dış politikalar...

Başa dönecek olursak, 3 gün süren süper indirimlerden (!) istifâde edemedik. Çünkü dünya ve ülke gündemi hızla değişiyor ve biz, bu hıza yetişmekte gerçekten zorlanıyoruz…