
BAŞLIĞI atarken bile gülesim geldi.
Sessiz sedasız oturuyorlar ekranda.
Ortadaki konuşuyor.
Paylaşımda kullanılan tek bir kelime var: “Yiğitlerim.”
Tam da yazdığım gibi, sonunda nokta var. O nokta hassaten konuluyor.
Tıpkı “Alevi.”, “Kürt.” ve “Sünni.” paylaşımlarında yapıldığı gibi…
Nokta ile kastedilen, “Bu meseleyi biz çözeceğiz. Ki görüyorsunuz, önüne ardına başka hiçbir şey iliştirmeden doğrudan, cesurca biz dillendiriyoruz” vurgusu yapmak.
Önemli bir algı yöntemi o noktayı koymak. Tutmamasının nedeni, başlıkların kullanımından gelen gına.
Yani konunun muhatabı olan kitleler artık bu başlıkların kullanımından rahatsızlar. Zira sözü edilen konuların çözüldüğüne ve 70’li, 90’lı yılların gerilimiyle bir yere varılamayacağına dair net bir kanaatleri var.
Peki, “Yiğitlerim” ifadesinden sonra nokta koymak neden?
Hiç işte, “Bir moda uydurduk, sürdürelim” düşüncesi…
Bu kastettiğimiz, onların düşüncesinin doğrudan ve alternatifsiz yansıması. Bizim içinse anlamı başka.
Bize göre “Yiğitlerim” ifadesinden sonra kullanılan nokta, o çekime konuk edilen yiğitlerin son kullanım tarihlerinin bittiğine işaret.
Suspus hâlde katıldıkları o çekim, “Gel bakalım Muharrem” hitabından daha seviyesiz ve daha kalitesiz bir değer verme şeklini gösteriyor.
O kayıtta söz konusu iki belediye başkanının ellerinde kalemle sürekli bir şeyler karalayarak ve kendilerinden söz edildiğinde kameraya bakarak dişlerini dahi göstermeden gülümsemeleri bile kaydı alan ajans görevlileri ile kayıt hakkında o ajansla anlaşan Kılıçdaroğlu’na şikâyet ve feryat dolu.
Kılıçdaroğlu konuşmaya başlar başlamaz, “Cumhurbaşkanı yardımcılarımla beraberiz” diyor.
Yahu sen cumhurbaşkanı değilsin ki!
Onlar da cumhurbaşkanı yardımcısı değil.
Türkiye’de cumhurbaşkanı yardımcısı seçimle tercih edilmediği için o yanındakiler, “cumhurbaşkanı yardımcısı adayı” bile değil. Öyle bir unvan, öyle bir talip olma makamı dahi yok!
Kupkuru geçen mitinglerinde Yavaş ve İmamoğlu’nu “Cumhurbaşkanı Yardımcısı” diye kürsüye çıkarıyorlar.
Arkadaş, Türkiye’de bir tane Cumhurbaşkanı Yardımcısı var, o da Fuat Oktay!
Kılıçdaroğlu bir de görev dağıtıyor videoda. Yavaş filancadan, İmamoğlu falancadan sorumlu olacakmış.
Ya bakanlar ne iş yapacaklar Sayın Kılıçdaroğlu, onu da deyiver hele?
“Yiğitlerim” dediğiniz adamlar yiğit olsalardı evvelâ görevlerinden istifa ederlerdi.
Yaptıkları tek icraat, tek bir proje olmayan bu iki ismin istifası için ne Ankara, ne de İstanbul’daki belediye meclislerinde kıyamet koptu. Hiçbir hamle yapmadılar, hiçbir girişimde bulunmadılar.
Bizim tarafın medyası da gevşek. Böyle bir koz Halk TV’de, Sözcü’de olacaktı ki seyrederdik gümbürtüyü ve ardından gelen istifaları.
Kılıçdaroğlu’nun yiğitleri evvelâ Ankara ve İstanbul Büyükşehir Belediye Meclislerinin bu umarsız tavrını öpüp başlarına koysunlar.
İçişleri Bakanlığı’nın hamlesini de henüz göremedik. 15 Mayıs’tan sonra atanacak yeni İçişleri Bakanı bir girişimde bulunur belki, göreceğiz.
Eğer izzetleri olsa “Gel bakalım Muharrem” ifadesinden daha değersiz bu video çekiminde yer almazdı iki başkan da. Ancak 2025 Yerel Seçimlerinde bulundukları koltuklarda bulunamayacaklarını gayet iyi bilerek bir yola girdiler ve kendilerine ne veriliyorsa ona katlanıyorlar.
Evet, katlanıyorlar!
Allah sonlarını hayretsin.
Ancak bilmeliler ki, siyaseten hiçbir gelecekleri kalmadı!