Yeşil enerji nedir?

Artık dünya devletleri temiz enerji kaynağı olarak doğayı kirletmeyen ve sağlıklı bir şekilde farklı enerji türlerinden kazanım imkânı sağlayan yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelerek bu işlere ciddî kaynaklar ayırmaya başladılar.

KULLANDIĞIMIZ her teknolojik araç, çalışmak için enerjiye ihtiyaç duyar.

Artan nüfusa paralel olarak dünyada enerji ihtiyacı her geçen gün artmaktadır. Bununla birlikte, 2030 yılına gelindiğinde dünyada her yüz kişiden yetmişinin şehirlerde yaşayacağı öngörülmekte. İnsanlar şehirli olma ve modern yaşamın nimetlerinden istifade etme telâşıyla küçük yerleşim yerlerinden şehirlere/metropollere doğru yola çıkmış durumda.

Bu yüzden şehirler her geçen gün büyüyor ve doğal olarak enerjiye olan ihtiyaç her anlamda katlanarak artıyor.

Dünyada iki tip enerji vardır. Bunlardan biri “fosil yakıtlar” denilen petrol, doğal gaz ve kömür ile “yenilenemeyen enerji” çeşididir. Ne yazık ki, günümüzde dünyanın enerji ihtiyacı yaklaşık yüzde seksenlik bir oranla yenilenemeyen enerji kaynaklarından sağlanmaktadır. Bu da hem doğal yaşamı bozmakta, hem de geleceğimizi tüketmekte.

Bu nedenle artık dünya devletleri temiz enerji kaynağı olarak doğayı kirletmeyen ve sağlıklı bir şekilde farklı enerji türlerinden kazanım imkânı sağlayan yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelerek bu işlere ciddî kaynaklar ayırmaya başladılar.

Yeşil enerji 

Enerji üretimi noktasında doğal süreçlerden faydalanılarak değerlendirilen kaynakların tükenme hızından daha hızlı bir biçimde kendini yenileyen ve çevre dostu yöntemlerle elde edilen enerji türü farklı bir tanımla karşımıza çıkan yeşil enerji, sürekli devam eden doğal süreçlerde var olan enerji akışından elde edilen enerji tanımlarıyla ifade ediliyor.

Yenilenemez enerji kaynaklarına 50 yıl kadar bir ömür biçilen günümüzde doğanın bizlere sunduğu sürekli ve temiz bu enerji kaynağı, geleceğimiz açısından bulunmaz bir nimet.

Fosil yakıtlara olan bağımlılığın azaltılmasında kritik role sahip bu sistem, pek çok değişik seçenek üzerinden gerçekleştirilmektedir. Yenilenebilir enerji kaynakları dediğimizde güneş, rüzgâr, biyokütle, jeotermal ve hidrolik enerjinin yanı sıra dalga enerjisi, ilk akla gelenler…

Güneş enerjisi

Güneş enerjisi teknolojileri, güneş ışınlarını direkt olarak toplayarak ısı, ışık ve elektrik üretimi sağlar. En büyük özelliği sınırsız olmasıdır.  Güneş yüzeyindeki hidrojenin helyuma dönüşmesiyle gerçekleşen füzyon reaksiyonlardır. Kol saati, hesap makinesi, trafik lâmbaları, sıcak su üretmek ve telefon şarj etmek gibi birçok alanda kullanılmaktadır.

Rüzgâr enerjisi

Dünyanın elektrik ihtiyacının yüzde 2’lik kısmını karşıladığı bilinmesinin yanında evler, park ve cadde aydınlatmaları, sulama sistemleri gibi elektrik enerjisi ihtiyacı olabilecek her yerde kullanılan enerji türüdür.

Rüzgâr enerjisinden elektrik üretmek için rüzgâr türbinleri, mekanik enerji için yel değirmenleri, kuyu pompalama için rüzgâr pompaları ve gemileri yürütmek için yelkenler kullanılır.

Biyokütle enerjisi

Biyokütle, yeryüzünde ve biyosferde organik üretimde bulunmak için karbondioksit, su ve güneş enerjisi kullanan bitkilerin toplamıdır. Bu enerji sıvı biyoyakıt, atık, katı veya gaz formlarında biyokütleden elde ediliyor. Otlar, yosunlar, mısır ve palm gibi bitkiler, gübre, kızartmada kullanılmış yağlar, organik çöpler ve benzeri materyaller biyokütle kaynaklarına örnek verilebilir.

Bu kaynaklar doğrudan ya da çeşitli biyoyakıtlara dönüştürüldükten sonra yakılarak ısı enerjisi elde etmek için kullanılıyor. Elde edilen ısı enerjisinden elektrik üretimi veya ısınmada faydalanılıyor.

Jeotermal enerji

Yerkabuğunda biriken termal enerjidir. Isı veya elektrik üretimi için yeraltında çeşitli derinliklerde biriken ısıdan, kimyasallar içeren sudan, buhar ve gazlardan faydalanılır. Isı seviyesi yeteri kadar yüksek olduğu vakit, jeotermal enerji elektrik üretimi ve endüstri için yüksek derecede su üretimi için kullanılabiliyor. Güneş ve rüzgâr enerjilerinden farklı olarak devamlı elektrik sağlanabiliyor.

Hidrolik enerji

Hidroelektrik santralleri akan ya da yüksekten düşen suyun enerjisini elektrik enerjisine dönüştürür. Barajlı ve nehir tipi olarak ikiye ayrılıyor.

Baraj tipi santraller suyu depolarken, nehir tipi olanlar akan suyun kinetik enerjisini kullanıyor. Bu santrallerde suyun bulunduğu iki nokta arasındaki potansiyel enerji farkı kullanılarak elektrik enerjisi üretilmekte. Barajda biriken su belli bir yükseklikten aşağı bırakılır ve mekanik enerjiye dönüşür. Bu mekanik enerji türbin çarklarını çevirir ve jeneratör motoru aracılığı ile elektrik enerjisi ortaya çıkar.

Dünya elektrik ihtiyacının hemen hemen beşte biri ve ülkemizde enerji üretiminin yaklaşık üçte biri hidroelektrik santralleri tarafından sağlanmakta.

Dalga enerjisi

Okyanuslar iki ayrı enerji kaynağı olarak karşımıza çıkmakta. Bunlardan ilki güneş ısısına bağlı termal enerji, diğeri ise dalga ve gelgitlerden beslenen mekanik enerji…

Okyanusların yüzeyinde ısınan su ile derinlerdeki serin suların sıcaklık farkı, doğal bir termal enerji oluşturur. Yeterince yararlanma imkânı oluşturulduğu vakit, bu enerjinin küçük bir bölümünün bile tüm dünyanın enerji ihtiyacını karşılamaya yeterli geldiği bilinenler arasında.

Dalga enerjisinde ise dalgaların hareketinden ve basıncından yararlanılarak elektrik enerjisi elde ediliyor. Ülkemizde bu anlamda Zonguldak’ta pilot uygulama olarak başlatılacak dalga enerjisi santrali sayesinde 50 kilowatt enerji elde edilmesi ile 25 hânenin elektrik ihtiyacının karşılanması hedeflenmekte.

Haftaya “yeşil enerji” konusuna farklı bir başlıkla devam inşallah…

Sağlıkla kalın…


https://bilimgenc.tubitak.gov.tr/makale/alternatif-enerji-kaynaklari-ve-turkiye

https://www.wwf.org.tr/ne_yapiyoruz/iklim_degisikligi_ve_enerji/yenilenebilirnerji_ve_enerjiverimliligi/kisakisayenilenebilirenerjikaynaklari/