Yerel marketler dijitale hazır mı?

Sipariş yoğunlukları nedeniyle teslimat için seçmiş oldukları zaman aralıkları dolu olduğu gibi, buna alternatif sunamamaları nedeniyle alışverişinizi online olarak tamamlamanız da mümkün olmuyor. Bu da uygulamaların ve sitelerin işlevselliğini anlamsız hâle getiriyor.

NE yazık ki Coronavirüs günlerindeyiz…

Tüm dünya ile birlikte ülkemizi de etkisi altına alarak günlük rutinlerimizde kökten değişimine sebep oldu bu salgın. Değişikliğin en fazla yaşandığı alanlar içinde market alışverişleri liste başı…

Türkiye’de de Coronavirüs günlerinde, diğer alışveriş oranları ile karşılaştırıldığında en kayda değer büyümenin yaklaşık yüzde 32 ile market-gıda kategorisinde olduğu kayıtlar arasında.

Grafik, ilk vakanın açıklandığı 11 Mart 2020 tarihinden başlayarak sürekli artan bir eğri konumunda. Yalnız, alışveriş için kapalı ve kalabalık ortamlarda bulunmaktan mümkün olduğunca kaçınıyoruz.

Alışverişlerini marketlerin fiziksel mağazalarına gitmeden yapmak isteyense tercihini online alışverişten yana kullanıyor.

Dolayısıyla tüm dünyada olduğu gibi bu olağandışı günlerde online market plâtformlarının talebi karşılamaya çalışmaları takdire şayan…

İçinde bulunduğumuz süreçle birlikte alışverişlerin dijital ortamlara kayması neticesinde sektörün önemli oyuncuları daha rahat. Onlar hem fizikî mağaza, hem de uygulamalarla online hizmete altyapılarının uygunluğu nedeniyle fazla sıkıntıya girmediler. Olası krizlere kısmen daha hazırlıklı durumdalar. Lâkin yerel marketler açısından online plâtformlarda var olma sorunu acil durum olarak gündeme geldi.

***

Yerel market uygulamalarının birçoğunun, Coronavirüs nedeniyle yaşanan bu sürece teknik altyapı ve tedarik noktasında hazır olmadığı aşikâr.

Bu konuda yaşadığım bir örnek var…

Biz de alışverişimizi online plâtformdan yapmak üzere yerel bir marketin uygulamasından siparişlerimizi verdik. Tabiî öncesinde üye olabilmek için epeyce bilgi girişi yaptık. Siparişlerin üç gün sonra teslim edilmesine râzı olduk.

Uygulamada siparişlerimi görebilmenin dışında detay bilgiye ulaşamadım (teslimat bilgisi, teslimat formu, ürünlerin markette var olup olmadığı gibi).

Üçüncü gün, teslimat saatine bir saat kala telefonla bizi arayarak, “Siparişlerinizi hazırlıyoruz. Sipariş etmiş olduğunuz ürünlerin bir kısmı ise elimizde yok. İsterseniz onun yerine bunu, şunun yerine onu…” gibi öneriler sundular.

“Olmayanları iptal edelim” dedim, o da olmadı. Çünkü neredeyse sipariş ettiğimiz ürünlerin tamamı yoktu. Haydi onu da geçtim, önerdikleri ürünlere “Tamam” dediğimizde, arada ciddî bir fiyat farkı oluşmakta idi. Tüm siparişleri iptal ettik. Tabiî bizim üç günlük bekleyişin sonu koskoca bir fiyasko! Üstelik ödemeyi de temassız olsun diye online yapmıştık…

Bu örnek, maalesef yerel market uygulamalarının bazılarının (başarılı olanlar elbette vardır) güçlü marka algılarına rağmen deneyimlerini dijital plâtforma taşıyamadıklarının göstergesi.

Sipariş yoğunlukları nedeniyle teslimat için seçmiş oldukları zaman aralıkları dolu olduğu gibi, buna alternatif sunamamaları nedeniyle alışverişinizi online olarak tamamlamanız da mümkün olmuyor. Bu da uygulamaların ve sitelerin işlevselliğini anlamsız hâle getiriyor.

***

Yine bu süreçte minimum alışveriş tutarları yüksek tutanlar ve ödeme seçenekleri sınırlı olan marketler de yok değil. Belli bir yaş, özellikle 65 yaş üzeri için sokağa çıkma yasağının bulunduğu bugünlerde, yaşlıların kullanımı noktasında karmaşık ve anlaşılabilir olmaktan uzak uygulamalar olması da negatif etkiye sahip. Çağrı merkezleri yok ya da ulaşmak mümkün değil!

Peki, sadece online siparişte mi sorun?

Geçtiğimiz Mart ayı içerisinde Ticaret Bakanlığı tarafından açıklanan Coronavirüs tedbirleri kapsamında, yaş sebze-meyvelerin tüketicilere seçtirilmeden satıcılar tarafından poşetlenerek satılma zorunluluğu getirilmişti. Yerinde alınmış bir karar!

Fakat ülkemizin geçirmekte olduğu bu zorlu süreçte halkın sağlığını tehlikeye atarak kendi menfaatlerini ön plânda tutan, hileli mal satışı yapan satıcıların varlığına şâhit oldu halk. Bunlar “etik değer” ve “standart” kelimeleriyle henüz tanışmamış türler olsa gerek.

Poşete koydukları ürünlerin içerisine çürümüş, tüketilemez durumda ürün yerleştirdiler. E tabiî sosyal izolasyon ortamında, kasada parasını ödeyip eve geldikten sonra durumu fark etseniz ne olacak? Çürük çıkan bir limon, kullanılamaz durumdaki kabak için tekrar markete kim gider?

Bazı satıcılar bunun hesabını önceden yapmış olsa gerek…

Oysa bulundukları bölgede tüketicilerle kurmuş oldukları yakın ilişkiler nedeniyle, bulundukları bölgenin tüketici eğilimlerini iyi bilen, önce yerel markettir. “Teyzem, hoş geldin” veya “Hocam, nasıl yardımcı olabilirim?” gibi söylemleri de duymuşluğumuz vardır. Birçok üründe özellikle kalite ve iyi fiyat avantajlarına sahip olmaları, yerel reklâm kanallarını başarılı bir şekilde kullanmaları ve hızlı tüketim ürünleri pazarındaki lider markalarla yapmış oldukları başarılı kampanyalar türünden artıları olmasına rağmen son dönemde olumsuz davranışlar sergileyen marketler nedeniyle kafamız karıştı.

Alışverişte sektörün büyük oyuncuları mı, yerel marketler mi?

Yerel marketlerin, hizmetlerinde kalite standartlarına daha çok önem vererek dijitaldeki gelişim hamlelerine hız vermeleri umuduyla…