Yeni, yepyeni!

Ve Recep Tayyip Erdoğan, siyaseti karşısındaki diğer tüm liderlerin gözlerinin önünde bozuk parayı havaya atıp kulaklarının arkasından çıkartacak derecede biliyor.

“BEKLEYİN, görecektir duranlar yürüyeni.

Sabredin, gelecektir solmaz, pörsümez yeni.”

Necip Fazıl’ın “Muhasebe” şiirinin en sevdiğim ikiliklerindendir.

14 Mayıs gecesi gördüğüm tablo beni öyle üzdü ki…

Gece zorla uyumaya çalıştım. Uyudum. Uyandım. Ve kendi kendime, “Sakin ol, plâna güven!” dedim.

Ahmed Hamiş Efendi’nin, “Olan olmuştur, olacak olan da olmuştur” sözündeki letafeti ancak anladım.

Aslında akıllı adamımdır, arada sırada etrafımdaki telaşlıları sakinleştirmesini beceririm.

Ama kendime sözüm geçmiyor.

Nihayet, bardağın boş tarafını gördüğüm gibi dolu tarafını da gördüm.

Buralarda çokça yazıyor, “Nasılsanız ancak öyle yönetilirsiniz” ilkesini fazlaca hatırlatıyorum.

14 Mayıs’ın dolu tarafını da böylece gördüm.

Solmaz, pörsümez yeniyi böylece gördüm.

Olacak olanın da olduğunu böylece idrak ettim.

Allah’ın plânının nasıl işlediğini yeniden hatırladım.

O öyle bir kudret ki, 15 Temmuz gibi durumlarda silahlara, kurşunlara, tanklara, uçaklara karşı çelikleştiriyor iradeyi.

Ve yine öyle bir kudret ki, aylar geçse de, yıllar geçse de kimilerinin yüreklerini bir türlü ikna edemiyorsun. İşte O, böyle tasarruf ediyor!

28 Mayıs’a gidiyoruz.

29 Mayıs 1453’ten 570 yıl sonra…

Yeni, yepyeni bir fethe hazırlanıyoruz.

Takdir O’nun, takvim O’nun!

İlerleyen günlerde uzun soluklu yorumlar, derin analizlerle karşınızda olmak var. Hele şimdi önümüzde kritik iki haftalık bir süreç var.

Eleştirileri de, tebrikleri de ondan sonra sıralamak daha güzel olacak.

Tek yorumumsa şu: Sinan Oğan, seçim pazarlığı yapılacak bir konumda değil.

Ve Recep Tayyip Erdoğan, siyaseti karşısındaki diğer tüm liderlerin gözlerinin önünde bozuk parayı havaya atıp kulaklarının arkasından çıkartacak derecede biliyor.

Görüyorum, gözlerinin içi gülüyor.