KUR’ÂN-ı Kerim’de gençler tasvir edilirken, onların toplumsal olaylarla ilgilenen ve insanlara yardım eden yönlerine dikkat çekilmektedir. Dolayısı ile İslâm, iman boyutuna indirgenip kalplere ve mabetlere hapsedilecek bir din değildir.
İslâm’ın ilk mümin ve mübelliğleri olan peygamberlerine baktığımızda, Hazreti Nuh’un toplumsal sapmalarla, Hazreti Hud’un zorbalarla, Hazreti Salih’in kapitalist çetelerle, Hazreti İbrahim’in inanç sapmalarıyla, Hazreti Lût’un cinsel sapıklıklarla, Hazreti Yûsuf’un kötülük ve iffetsizlikle, Hazreti Şuayb’ın ticaret hilebazlarıyla, Hazreti Musa’nın dikta rejimlerle, Hazreti İsa’nın dini istismar eden ve kazanç kapısı gören insanlarla, Hazreti Muhammed’in (sas) cehaletle savaştıklarını görürüz.
İslâm’ı insanlığa taşıyan her bir peygamberin insanî hayat mücadelesinde aktif olması ve döneminin sapma ve zulümleri ile mücadele etmiş olması, bizlere İslâm’ın sadece mabet dini olmadığını, insanı yaşatmayı amaçladığını ve insanî yaşamı bozan her engeli ortadan kaldırmayı hedeflediğini göstermektedir.
Gençlerimizi yeniden kazanmak ve inşâ etmek için sadece peygamberleri örnek vermek yetmez, aynı zamanda onlar gibi hayatın içinde örneklik teşkil etmemiz ve gençlerimize rol model olmamız gerekir.
Tüm peygamberlerin ortak mesleği insan yetiştirmekti. Biz de bu mesleğe ağırlık vermeliyiz. Aksi takdirde sadece neslimiz değil, geleceğimiz de elimizden gider.
Dünyaya eşref-i mahlûkat olarak gönderilen Âdemoğlu, tarihin başlangıcından itibaren her dönem müspet ve menfi durumlarla karşılaşmıştır. Karşılaşılan bu durumların hem sebepleri, hem de sonuçları olmuştur. İnsanoğlu böylesi karmaşıklıkların yaşandığı bir gezegende istikamet üzere yaşamak için kendisini yaratan Yüce Allah’ın mesajına kulak vermesi gerektiğini unutmamalıdır. En faal ve en verimli dönem olan gençlik zamanında kişinin bunun gerçekleştirmesi daha çok önem arz etmektedir. Çünkü ilmî, irfanî, ahlâkî, imanî, tevhidî haslet ve tutumların işlerlik kazanıp kökleşebileceği anlar daha çok gençlik döneminde olabilmektedir.
Gençlere sahip olmak, onlara iyi bir terbiye vermek ve onları kötü alışkanlıklardan korumakla olur.
Genç, yaş çubuk gibidir. Ona istenen şekil verilebilir ve her zaman telkine açıktır. Ancak ihmâl edilmesi ise telâfisi zor yaralar açar. Gençlerin bu dönemde kuracakları arkadaşlıklar da çok önemlidir. Bilge devlet adamı Aliya İzzetbegoviç’e (mekânı Cennet olsun) “Anne ve babalarla eğitimcilerimize ne tavsiyelerde bulunabilirsiniz?” diye sorulduğunda, anne ve babalara şöyle seslenmiştir:
“Her şeyden evvel gençlerde bulunan güçleri öldürmemelerini tavsiye edebiliriz. Onlara tevazudan çok şeref ve haysiyet, teslimiyetçilikten çok cesaret, merhametten çok adalet hakkında konuşsunlar. Kendi yolundan gidecek ve bunun için kimseden izin istemeyecek şeref sahibi bir nesil yetiştirsinler.”
Gençler, ancak Allah’a bağlanarak ve kendilerini insanlığa adayarak ulvi bir yükselişe geçebileceklerdir. Kendi toplumunu ve tüm insanlığı ilerletecek ideallerden yoksun yetişen gençlerin günübirlik haz ve zevklerin peşinde koşar hâle gelmeleri, toplumu bekleyen en büyük tehlikedir. Hatırdan çıkarılmamalıdır.
Gençler geleceğimizin teminatıdırlar. Bu sebeple Kur’ân-ı Kerim’de Müslüman bir nesil yetiştirmenin ehemmiyeti, Hazreti İbrahim’in, “Ey Rabbimiz! Bizi Sana (samimiyetle) teslim olmuş kimseler kıl, zürriyetimizden de (yalnız) Sana teslim olmuş (Müslüman) bir ümmet (yetiştir)” (Bakara, 128) duasıyla açıklanmıştır.
Kur’ân-ı Kerim’de, gelecek nesillerin yetişmesiyle ilgili üzerinde durulan bir başka husus da yetişecek nesillerin salih kimseler olarak yetiştirilmesidir. Bir başka ayet-i kerimede ise yetiştirilecek olan nesillerin ahlâk yönünden temiz nesiller olmasına dikkat çekilmiştir. Dolayısıyla maddî ve manevî açıdan refah seviyesi yüksek bir memleket ve ümmet fikri üzerinde duruyorsak, bu seviyeye şuurlu ve takva sahibi, ümmet bilincine sahip gençler yetiştirmekten başka bir şekilde erişilemeyeceğini de bilmemiz gerekir.
Mevlâ Teâlâ bizlere, hangi yaşta ve hangi çağda olursa olsun, takva üzere, razı olduğu ve İlâhî beyan ile vurguladığı şekilde “gözbebeği” mesabesinde nesiller nasip eylesin!
Vesselâm...