Yeni Koronavirüs ve sosyal yansımaları

Yeni Koronavirüs, yeni bir dünya inşâ ediyor! Bahar gelince, sıcaklar bastırınca ortadan kalkacak mı, göreceğiz. Ancak şunu anlıyoruz ki, insanlık teknolojik olarak ne kadar ileri giderse gitsin, gözle dahi görülemeyen bir virüs, tüm kazanımları tersyüz etmeye yetiyor. Bu da insanoğlunun ne kadar aciz olduğunu gösteriyor.

DÜNYA gündemini son birkaç aydır yeni Koronavirüs ve sebep olduğu hastalık (Covid-19) meşgul ediyor. Johns Hopkins Üniversitesi’nin Koronavirüs Takip Merkezi’nden 7 Mart 2020 tarihi itibariyle son verilerine baktığımızda, dünya üzerinde bu virüsün bulaştığı kişi sayısı 102 bin 472.

Yeni Koronavirüs sebebiyle şimdiye kadar 3 bin 491 kişi ölmüş. Virüsün çıkış yeri Çin’in Wuhan şehri olduğu için, toplam vakaların yüzde 78’i, ölenlerin de bu yüzdeye yakın çoğunluğu Çin’den rapor edilmiş. Çin dışında Güney Kore, İran ve İtalya’da vaka sayıları yüksek. Almanya, Fransa ve Japonya gibi ülkelerde ise yayılma eğiliminde.

Şimdiye kadar 80 civarı ülkede yeni Koronavirüs görüldü. Yayılma hızı henüz düşüş eğilimine girmedi.

Virüsün nasıl çıktığına dair farklı bilgiler mevcût. Çin’de yaşayan bir yarasanın dışkısından kaynaklandığı yaygın bir şekilde konuşuluyor. Ancak biyolojik saldırı amacıyla laboratuvar ortamında üretildiği iddiaları da var. Yine Çinlilerin kültürel olarak “sırtı göğe bakan her canlı”yı yeme konusundaki iştahına bağlayanlar da bulunuyor.

Virüsün nasıl ortaya çıktığı ve yayıldığı ile ilgili doğru bilgilere ne zaman ulaşırız bilinmez, ama şimdilik kelebek etkisinden mülhem, “Çin’de bir yarasa kanat çırptı, tüm dünyada fırtınalar kopuyor” tespitini yapmış olalım.

***

Meseleye önce biyoterörizm açısından bakalım…

Tarihte veba hastalıklı cesetlerin mancınıklarla düşman saflarına atılması gibi, bulaşıcı hastalıkların düşmanlara zarar vermek için kullanıldığına dair bilgiler var. Yine SARS, MERS, Kırım-Kongo gibi virüsler gündemde iken de bunların biyoterörizm kapsamında ortaya çıkarıldığı veya kullanıldığı dillendiriliyordu.

Yeni Koronavirüsün de rakipleri dize getirmek için kullanıldığına dair tartışmalara rastlayabiliyoruz. Çıkış itibariyle böyle bir amaç olmasa bile şu anda bu virüsün bir silah olarak kullanılma potansiyeli oldukça yüksek.

Suudi Arabistan’daki Channel 24’te konuşan Tümgeneral Zayed Al-Omari’nin Türkiye’nin Koronavirüsü Suudi Arabistan’a ve Arap coğrafyasına yaymaya çalıştığı iddiası bir hezeyan olsa da virüsün bu şekilde bir tehdit aracı olarak kullanılma potansiyelinin olduğunu gösteriyor.

Virüsün kronik hastalar ve yaşlılar üzerinde daha öldürücü etkiye sahip olması da gerontokrasiye (yaşlıların egemenliği) karşı bir strateji olabileceğini akla getiriyor.

***

Yeni Koronavirüsün ülkelerin ekonomilerine, yurtdışı seyahatlere, uluslararası ilişkilere ciddî anlamda etkilerinin olduğu görülmektedir. Birçok ülke, virüsün yaygın olduğu ülkelere kapısını kapatmış, o ülkelerdeki vatandaşlarını tahliye etmiştir. Kendi ülkeleri dışında Çinliler (belki bundan sonra Güney Koreliler, İranlılar, İtalyanlar) Covid-19 damgası yiyerek bulundukları ortamlardan tecrit edilmektedir.

Roma’da Çin’den gelen iki turistte yeni Koronavirüs görülmesinden dolayı İtalya’da Çinlilere ve Uzakdoğulu Asyalılara karşı tepkilerin oluştuğu haberlerini okuduk. Suudi Arabistan umre ziyaretlerini askıya almış, hiçbir zaman boş kalmayan dünyanın kalbi Kâbe-i Muazzama’da birkaç gün tedbir amaçlı olarak tavafa izin verilmemiş ve tarihte pek emsaline rastlanılmayan insansız Kâbe görüntüleri Müslümanları farklı bir endişeye sevk etmiştir.

Virüs, görüldüğü ülkelerin içişlerinde de sosyal hayatı ciddî derecede etkilemiştir. Çin örneğinden gidersek, insanlar sokağa çıkmaktan korkar hâle gelmiş, birbirleriyle iletişim kurarken mesafeyi koruyacak yeni yöntem arayışlarına gitmişlerdir. Belli yerlerde görevlilerin hastalık kontrolü yapması ve şüpheli vakaların zorunlu olarak karantinaya alınması, insanların özgürlük alanlarını kısıtlamıştır.

Korku ve endişe, âdeta yeni bir yaşam tarzı ortaya çıkarmıştır. Virüsten korunmak adına ortaya çıkan sosyal mâliyetler de virüsün öldürücülüğü kadar tehlike ortaya çıkmaktadır.

***

Yeni Koronavirüs, Türkiye’de de sosyolojik olarak analiz edilmeye değer etkiler oluşturmuştur. Her şeyden önce Sağlık Bakanı Dr. Fahrettin Koca’nın virüse dair kriz yönetim becerisi takdire şayandır. Sağlık Bakanlığı işin ciddiyetini erkenden fark ederek hazırlıklar yapmış, gerekli önlemleri almıştır. Bakan Bey de sürekli bilgilendirmeler yaparak süreci başarılı bir şekilde yönetmektedir.

Buna rağmen bazı mihraklar, “Her yerde virüs çıktı, Türkiye’de olmaması mümkün değil” diyerek, vakaların gizlendiğine dair iddialar yaymaktadır.

Halk arasında, Türkiye’de de yeni Koronavirüse yakalanmış hastaların olduğu, ancak infial olmasın diye resmî mâkâmların bunu gizlediğine inananlar bulunmaktadır.

Sosyal medyada yapılan paylaşımlara bakıldığında, sanki bu kesimler “Vaka çıksa da bir toplumsal kargaşa oluşsa” beklentisi içine girmiş gibidirler. Tedbir amaçlı bazı görüntüleri servis ederek, “İşte şu hastanede görüldü” şeklinde çarpıtmalar yapmaktadırlar.

Bu tür haberlerin yayılması da ister istemez insanları korku ve endişeye sevk etmektedir. Yeni Koronavirüse karşı mücadele kadar, bu tür kişilere karşı mücadele de toplum psikolojisi açısından önem arz etmektedir.

Şimdiye kadar virüsün Türkiye’ye gelmemiş olması, hiç gelmeyeceği anlamına gelmiyor. Temenni etmesem de kanaatime göre bu virüs ülkemizde de görülecek. Ancak diğer ülkelerdeki kadar bizi olumsuz etkilemeyecektir.

Sağlık Bakanlığı’nın bu konuda gerekli hazırlıkları yaptığını, halkımızın da yeterli düzeyde bilinçlendiğini düşünüyorum.

Türkiye’de yeni Koronavirüs vakası henüz olmasa da bu konuda birbirleriyle çelişkili bilgiler veren uzmanlar oldukça fazladır. “Türklerin genetiği farklı, onlara bulaşmaz” diyen de var, “Kelle-paça çorbası için, yeni Koronavirüsten korkmayın!” diyen de. Avrupa’da en fazla el yıkayan ülke olduğumuz için bize bulaşmıyor kanaatinde olanlar da var.

Sirke, soğan, sarımsak, tuz ve turşu gibi şeyler, virüsle mücadele etmek için sıklıkla konuşuluyor. Resmî mâkâmların açıklamalarında ise el hijyeni, hastalıklı kişilerle temas etmeme gibi tavsiyeler öne çıkıyor.

Hâsılı, yeni Koronavirüs, yeni bir dünya inşâ ediyor! Bahar gelince, sıcaklar bastırınca ortadan kalkacak mı, göreceğiz. Ancak şunu anlıyoruz ki, insanlık teknolojik olarak ne kadar ileri giderse gitsin, gözle dahi görülemeyen bir virüs, tüm kazanımları tersyüz etmeye yetiyor. Bu da insanoğlunun ne kadar aciz olduğunu gösteriyor.