
TÜRKİYE, vatan
topraklarını tehdit eden terörist saldırılara karşı 2016 yılı sonu itibariyle
yeni güvenlik konseptini uygulamaya koydu. O yıllarda Türkiye’nin nasıl bir
tehdit altında olduğunu bizatihi yaşadık. Suriye kuzeyinden topraklarımıza
düşen katyuşalar, terörist sızmalarla büyükşehirlerimizin güvensizleştirilmeye
çalışıldığı bombalı terörist eylemler, hayatını kaybeden sivil şehitlerimiz ve
teröre karşı mücadele ederken şehit düşen polis ve askerlerimiz… Tüm
şehitlerimize Allah’tan rahmet diliyorum.
İşte
tam da bu süreçte devreye konuldu yeni güvenlik konsepti! Yeni konsept ile
Suriye kuzeyindeki Azez-Cerablus bölgesinde DEAŞ’a karşı yürütülen Fırat
Kalkanı, PKK’nın uzantısı PYD-YPG’ye karşı yürütülen Zeytin Dalı ve Barış
Pınarı, İdlib’deki aşırıcı terör gruplarına karşı Bahar Kalkanı Harekâtlarıyla
Suriye kuzeyinden yönelen terörist saldırılar bertaraf edildi, 30 ilâ 40
kilometre derinlikte alınan tedbirlerle hem Türkiye sınırlarının güvenliği
geriden sağlanırken, hem de savaştan kaçan Suriyeliler için kendi topraklarında
emniyetli yaşam bölgeleri tesis edildi.
Yeni
konsept, Irak kuzeyinde de geniş kapsamlı olarak uygulandı, uygulanmaya devam
ediyor. Bekâmıza yönelik içeriden ve dışarıdan gelen her türlü tehdide karşı
Türkiye, aktif savunma anlayışı geliştirerek uygulamaya koydu. Bunun temel
unsurunu ise “terörü kaynağından yok etme” anlayışı oluşturuyor. Bugün Orta Doğu’da
ve bölgemizdeki gelişmeler, “Türkiye’nin çözüm odaklı, aktif savunma anlayışı
ile hareket etmesini” dikta ediyor. Bu anlayış da son terörist etkisiz hâle
getirilinceye kadar teröre karşı kararlı mücadeleyi zorunlu kılıyor. Ve buradan
geri dönüş yoktur!
Yeni
güvenlik konsepti ve getirdiği teröre karşı mücadele başarısını madde madde
ortaya koymak istersek, şu 6 maddeden oluştuğunu söyleyebiliriz:
1-Özel
harekât birlikleriyle mücadele ederek terörü kaynağında kurutmak.
2-MİT
önleyici istihbaratıyla sözde lider kadroyu etkisiz hâle getirmek.
3-Modern
silahlarla, millî İHA ve SİHA sistemleriyle mücadelenin getirdiği başarı.
4-Terör
örgütünün yurt dışı bağlantısı ve kaynaklarının kesilmesi.
5-Terör
örgütünün gerçek yüzünün ulusal ve uluslararası kurum ve kuruluşlara her türlü
iletişim enstrümanıyla gösterilmesi ve her plâtformda dile getirilmesi.
6-Terör
örgütüne katılımların minimum seviyeye indirilmesi.
Askerî,
siyâsî ve psikolojik anlamda eş zamanlı işleyen bütüncül konsept
Bu
güvenlik konseptinin içerisinde; teröre karşı mücadele konseptiniz, savunma
teknolojiniz, istihbarat stratejiniz ve de bölgede huzur ve barışın sağlanması
hedefi bulunmaktadır. Sahada askerî konsept ise “Ara-bul-yok et!” anlayışına dayanmaktadır. Ancak askerî boyutun
yanında siyâsî, ekonomik ve psikolojik boyutlar da eş değer önemdedir.
Siyâsî
boyutta uluslararası alanda terör örgütü üzerinde baskı kurulması, başarıyı
arttıran bir etken olarak karşımıza çıkmaktadır. Ekonomik boyutta terör
örgütünün kaynakları kurutulmuş, bölgede refah yükseltilmiştir. Terörle anılan
şehirler dönemi bitmiştir. Psikolojik boyutta ise, yürütülen ikna çalışmaları
ve Diyarbakır Annelerinin haklı çığlıkları vardır. Annelerimizin bu dâvâları
Diyarbakır’dan sonra Van, Hakkari, Şırnak ve Ağrı bölgelerine de yayılmıştır.
Yeni
ve güçlü Türkiye’nin teröre karşı mücadele konsepti budur. Türk Silahlı
Kuvvetleri, bu konseptle artık istediği yer ve zamanda terör örgütünü
kaynağında yok etme kapasitesine ulaşmıştır. Bu konsept, Türkiye’yi bölgede
huzur ve barış ortamının tesisi hedefine her gün biraz daha yaklaştırmaktadır.
Ve en önemlisi de, bu yeni güvenlik anlayışı konsepti, dosta güven, düşmana
korku vermektedir!
Bugün
Irak kuzeyindeki Pençe Harekâtlarında bu konsept başarıyla uygulanmaktadır.
Türk Silahlı Kuvvetleri, Pençe Operasyonlarıyla sınır hattının güvenliğini Irak
kuzeyinde 30 ilâ 40 kilometre genişletmiştir. Tüm hâkim tepelerde emniyet
üsleri oluşturulmuş, bölücü terör örgütü PKK’nın vadi tabanlarındaki geçiş
noktaları kapatılmıştır. Bu yolla bölücü örgütün yurt içi ve yurt dışı bağlantısı
tamamen kesilmiştir. Bekâmıza yönelen tehdide karşı terörü kaynağından
kurutacak aktif savunma sistemi tesis edilmiştir.
Hâlen
devam eden Pençe Yıldırım Kara Harekâtı’nın en önemli özelliği, Irak kuzeyinde
kalan boşlukların doldurulması suretiyle bekâ hattının tamamlanacak olmasıdır.
Burada önemli bir karar da Metina’daki stratejik üslenme olmuştur. Irak
kuzeyindeki en stratejik üs bölgesi Metina’ya inşâ edilmektedir. Irak
mâkâmlarının bilgisi dâhilinde tesis edilen Metina Üssü, Başika veya
Suriye’deki üsler kadar büyük ve kapsamlı olmasa da Irak kuzeyinde Hakurk’tan
Sinath-Haftanin’e kadar tesis edilen üslerden çok daha komplike ve geniş
kapsamlı olarak plânlanmıştır. Bölgede Kandil’e geçiş ve kavşak noktası olarak
öne çıkan Metina Üssü, stratejik konumuyla Kandil-Gara hattını kontrol edecek
ve içerideki diğer üslerin lojistik ve anlık ihtiyaçlarına ânında cevap verecek
bir yapılanmada olacaktır.
Irak
kuzeyindeki büyük üslere nazaran Çukurca’nın hemen kuzeyinde ve Türkiye’ye
yakın konumuyla öne çıkan Metina Üssü, Zap, Haftanin ve Gara başta olmak üzere
Pençe Harekât Bölgesi’nin büyük bölümünü kontrol eden hâkim bir noktada
bulunmaktadır. Metina Üssü ile Irak kuzeyindeki üslere daha yakın bir noktada
lojistik takviye ve istihbarat sistemi kurulmuş olacaktır. Helikopterler daha
emniyetli olarak inip kalkacak, takviye birliklerin ilk durağı da burası
olacak, diğer üsler buradan desteklenecektir. Aktif savunma sistemi oluşturulan
bu bölgedeki yapılanmayla birlikte Irak kuzeyindeki üslerin etkinliği ve
güvenliği arttırılacaktır.
Sınır
güvenliğini sınır ötesinden sağlamayı ve tehditleri kaynağında yok etmeyi
öngören yeni güvenlik konsepti gereği Hakurk’tan başlayarak Avaşin-Basyan, Zap,
Metina, Sinath-Haftanin boyunca oluşturulan bekâ hattı ile Türk Silahlı
Kuvvetleri, terörist örgütleri istediği yer ve zamanda, bulunduğu yerde imha
etme kapasitesine ulaşmıştır. Halen Avaşin-Basyan ve Metina’da devam eden
harekâtların tamamlanmasıyla birlikte Kandil de, Mahmur da, Sincar da terörist
örgüt için güvenli bir liman olmaktan çıkacaktır. Aktif savunma sistemi ile TSK
için artık terörist, görüldüğü her yerde hedeftir.
Bugün Türkiye, Irak ve Suriye üzerinden doğu ve güneydoğusundan değil, batıdan ve güneyden de bekâsına yönelen tehditlere karşı mücadele vermektedir. Aktif savunma anlayışı doğrultusunda Türk Silahlı Kuvvetleri Libya’dadır, Doğu Akdeniz’dedir, Ege’dedir. İHA/SİHA sistemlerinin başarısı, ULAQ SİDA’larla (Silahlı İnsansız Deniz Aracı) denizlerde de düşmana korku salmaktadır. Millî savunma stratejisinin çarkları hızla dönmektedir ve yeni dünya düzeninin inşâsında bu millî duruş Türkiye’ye her açıdan kazandıracaktır. Millî istihbarat ve sistemlerle aktif savunma anlayışı ile mücadele kararlılığımızın gücü ve devamlılığı, yeni dünya düzeni kurulurken Türkiye’nin en güçlü silahı olacaktır.