Yeni bir Suriye harekâtı yakındır

Bundan sonra beklenmesi gereken şey, Türkiye’nin ne zaman ve nasıl bir harekât yapacağıdır. Zira dost da, düşman da iyi biliyor ki, Türkiye, “Bu işi yapacağım” diyorsa gereğini mutlaka yerine getiren bir devlettir. Türkiye bu harekât ile artık altın vuruşu yapacaktır. Zira onu engellemek için ne ABD’nin, ne de Rusya’nın çabaları yeterli olabilir. ABD ve Rusya, yarım kalan Barış Pınarı Harekâtı’nda bütün kredileri tükettiler ve Türkiye’yi o günden bugüne kadar sadece oyalamakla yetindiler...

TÜRKİYE’nin Suriye’ye yönelik yeni bir askerî operasyon yapması şarttır!

Türkiye’nin Barış Pınarı Harekâtı’nı durdurma nedeni neydi? ABD ve Rusya’nın PKK’lı teröristleri sınırlarımızdan otuz kilometre içeriye çekme sözleriydi. Ancak gerek ABD, gerekse Rusya, Türkiye ile yaptıkları mutabakatların aksine, verdikleri sözleri yerine getirmediklerinden bu mutabakatlar kadük oldu.

Kendi aralarında anlaştıkları muhakkak olan ABD ve Rusya’nın bu mutabakatlara imza atmalarının amacı, Türkiye’nin mevcut harekâtını “mutabakat” kılıfıyla durdurmaktan ibaretti.

Şayet Türkiye, bu operasyonu üç beş gün daha yapmış olsaydı, ortada ne Kamışlı kalacaktı, ne Haseke. Ne Münbiç kalacaktı, ne de Rakka. Bu devletler kendi aralarında anlaşarak önce Türkiye’nin Suriye’ye sıcak müdahalesini durdurdular, arkasından da mutabakatı savsaklayarak Türkiye’yi tekrar içeriye sokmanın yollarını araştırdılar.

Rusya açısından Türkiye’ye geri adım attırmanın en geçerli yolu, rejim sopasını kullanarak Türkiye’yi bir nevi işgalci konumunda göstermek idi. Oysa Suriye topraklarından Türkiye’ye yönelik terör tehdidi, Birleşmiş Milletler yasaları uyarınca Türkiye’ye 40 kilometreye kadar sıcak takip imkânı sunuyordu.

Rusya İdlip’te, Rejim görüntüsü altında Türkiye’yi geri çekilme sistematiğine itmek için 36 erimizi şehit eden alçak bir saldırının içinde bulundu. Ancak Türkiye geri çekilmek şöyle dursun, misli görülmemiş bir karşılık vererek bu tertibin içerisinde zımni olarak yer alan Rusya’ya ağır bir bedel ödetti.

İdlip çatışmasını izleyen günlerde Rusya, Soçi Mutabakatı ile Türkiye’yle ikili bir anlaşma yaparak mevcut statükoyu oluşturdu. Birtakım arızalara rağmen bu statüko şimdilik yürüyüp gitmektedir. Rusya, Türkiye’nin Suriye sahasında başat bir güç olarak belirmesinden rahatsız olmakla birlikte, Türkiye ile en ihtilaflı olduğu Suriye sahasında bile doğrudan bir çatışmadan kaçınmak isteyecektir. Zira geleceğe dair bir değerlendirme yapıldığında, Rusya’nın Türk cumhuriyetleri ve Türkiye ile Türkiye’nin de Türk cumhuriyetleri ile beraber Rusya’yla zorunlu olarak işbirliğine gitmesi kaçınılmaz gibi görünmektedir.

Çünkü bir çeyrek yüzyıl içerisinde Çin gibi bir devin bir nüfus ve nüfuz seli hâlinde Asya’ya akması söz konusudur. Bu devin önünü kesmek için de mutlaka Rusya ile Türkiye’nin -elbette Türk cumhuriyetleri buna dâhil- işbirliği yapması kaçınılmazdır.

Rusya-Türkiye ilişkileri şimdilik parçalı bulutlu bir eksende gidecektir. Rusya, Türkiye’nin Suriye kuzeyinde hareket yapmasına doğrudan rıza göstermeyecek, ama ciddî mânâda bir engelleme içerisine de girmeyecektir. Bunu sahada göreceğiz. Türk Ordusu sahaya girdikten sonra Rusya’nın bunun karşısında bir pozisyon alması ihtimâl harici gibidir.

ABD’ye gelince... ABD’nin artık Suriye sahasında uzatmaları oynadığı bir hakikattir. ABD’nin Suriye ve Irak’ta oluşturmayı tasarladığı ve kırk yıllık kukla devlet projesinin gerçekleşmeyeceği gün gibi ortadadır. ABD’nin Obama döneminden başlayarak içe doğru bükülmesi, Trump döneminde bu bükülmenin bir güç kaybı hâlinde kendisini göstermesi ve yeni dönemde de Çin ile Pasifik’te bir mücadeleye girişmek zorunda kalması, ABD’nin Orta Doğu ve özellikle Suriye’deki elini oldukça zayıf bir hâle getirmiş ve tabiri caizse Amerika, Suriye’de ters ayakta yakalanmıştır.

ABD’nin eskisi gibi algı oyunlarıyla hem kendi ve hem de dünya kamuoyunu yanıltma yeteneği büyük ölçüde kaybolmuştur. Artık kimse ABD’nin algı oyunlarına ve kara propagandasına inanmamaktadır.

Özellikle son on yıl içerisinde ABD, terör örgütleriyle öyle içli dışlı bir hâle gelmiştir ki üzerine giydiği bu netameli hırka, ona umduğumdan daha pahalıya mâl olacaktır. Türkiye’nin Suriye’de muhtemel bir harekâta girişmesi karşısında ABD, kendisinin bile inanmadığı birtakım kuru gürültü beyanlar verip garip tutumlar içerisinde olacak, fakat fazla ileri gidemeyecektir.

ABD’nin eli kanlı bir terör örgütüne topçu ve zırhlı eğitimi vermek gibi akla ziyan işler içerisine girmesi ve bir terör örgütünü âdeta konvansiyonel bir ordu hüviyetine sokmaya çalışması, bardağı taşırmıştır. Türkiye, yakında ABD’nin gözetimindeki bütün bölgelere girecek ve bu sefil örgütü sahiplerinin gözü önünde tepeleyecektir.

Türkiye iyi biliyor ki, ABD’nin eğitip donattığı terör örgütüne şimdi müdahale etmezse, bugün bir birimlik fatura, yarın yüze, bine ve yüz bine katlanabilir. Türk Devleti’nin derin aklı, her şeyi ölçmüş biçmiş ve yılanın başını oracıkta ezmeye karar vermiştir. Artık bunun önüne geçmek mümkün değildir!

Bundan sonra beklenmesi gereken şey, Türkiye’nin ne zaman ve nasıl bir harekât yapacağıdır. Zira dost da, düşman da iyi biliyor ki, Türkiye, “Bu işi yapacağım” diyorsa gereğini mutlaka yerine getiren bir devlettir. Türkiye bu harekât ile artık altın vuruşu yapacaktır. Zira onu engellemek için ne ABD’nin, ne de Rusya’nın çabaları yeterli olabilir. ABD ve Rusya, yarım kalan Barış Pınarı Harekâtı’nda bütün kredileri tükettiler ve Türkiye’yi o günden bugüne kadar sadece oyalamakla yetindiler.

Bendenize öyle geliyor ki, Türkiye artık Fırat’ın doğusu ve batısı gibi kısıt içeren kavramlardan kendisini kurtararak Afrin’den Kamışlı’ya kadar olan banttaki boşlukları 40 kilometre bir derinlik içerisinde dolduracak biçimde bir harekât yapacaktır.

Ancak bu harekâtın içerisine Haseke ve Rakka dâhil olur mu, olmaz mı, o konuda bir tereddüdüm var. Lâkin Türkiye Afrin’den Kamışlı’ya kadar bütün Kuzey Suriye hattını tuttuğu zaman, bu harekâtı Pençe-Kartal Harekâtlarıyla Irak’tan gelen kol üzerinden birleştirecek ve kendisini 40 yıldır tehdit eden terör koridoru oluşumuna ebediyen son verecektir.

Kim ne derse desin, Türkiye, bölgesinin en büyük ve en güçlü devletidir. Böyle büyük ve kararlı bir devlet karşısında süper güç bile olsalar, Amerika da, Rusya da yer almak istemeyecektir.

Kendi kendimizi korkutmaya, garip analiz ve yorumlarda bulunmaya gerek yoktur. Büyük Türkiye, büyüklüğünü gösterecek ve bu terör örgütünü -kim desteklerse desteklesin- orada ezecektir. Bundan kaçış yoktur. Bekleyelim ve görelim...