Yeni bir nizama doğru

Mevcut durumun sürdürülebilirliği kalmamıştır. Bölgenin yeniden bir nizama ihtiyacı olduğu ortadadır ve geri sayım başlamıştır. Bölgeye nizam gelecekse içimizdeki aparatlara rağmen yine Türkiye ile gelecektir. Bölge ülkeleri ve İslâm Dünyası, Türkiye’nin hamlesini ve hamiliğini beklemektedir. Yaşananlar Türkiye’yi o hamleyi yapma noktasına doğru itmektedir.

GAZZE’deki El-Ehli Baptist Hastanesini Hamas vurmuş. Öyle diyor İsrail. İbrahim Haskoloğlu ve Can Panik-Ataklı gibi tarafsız (!) gazeteciler (!) de bunu doğruluyor. Yalan söyleyecek hâlleri yok ya! Öyle diyorlarsa öyledir.

Hamas, hastaneyi vuran ABD yapımı bir ton ağırlığında ve 3 buçuk metre uzunluğundaki MK-84 roketini bir şekilde ele geçirmiş, yanlışlıkla kendi hastanesini vurmuş ve çoğu çocuk ve kadın olmak üzere bin Gazzeliyi şehit etmiş-miş.

Gerçi bu roket karadan karaya atılabilir bir roket değil. Bu roketi havadan karadaki hedefe fırlatmak gerekiyor. Muhtemelen Hamas bunun için bir de F-16 ele geçirmiştir İsrail’den; ikinci el, az kullanılmış.

İsrail’in dünya kamuoyu baskısı ile mecburen sığındığı bu yalana inanmak, hele de bu yalanı savunmak ve yaymak için insanın beynini, vicdanını, ruhunu İsrail’e satmış olması gerekir.

Hatta Can Panik-Ataklı fazlasını da söylüyor açıklamasında. “İsrail, vuracağı hedefleri önceden Gazzelilere SMS yoluyla bildiriyormuş. Ne kadar hassas davranıyorlarmış, ne kadar medenîlermiş”.

Düşünsenize, telefonunuza bir SMS geliyor ve evinizin birazdan vurulacağı söyleniyor. Ne yapardınız? Sanki “12.00 ile 17.00 arasında mahallenizde su kesintisi yapılacak” şeklinde İSKİ’den gelen bir bildirim bu.

Ne diyeyim, “Böylesine incelikli (!) bir mesaj da Can Panik-Ataklı’nın telefonuna gelsin” diyeceğim de, kendimi ne kadar zorlasam da bu kadar alçalamıyorum bir türlü.

Hastane vurulmadan önce İsrail ordusunun hastanelerin, okulların, camilerin de hedefleri arasında olduğunu söylediği mesaj da Hamas tarafından atılmış olabilir. İsrail ordusunun resmî hesabı Hamas tarafından ele geçirilmiş olmalı.

Şimdilerde aynı hesap yeni bir hastanenin daha hedef olacağını bildiriyor Gazze’de. Yakında Hamas buraya da bir roket fırlatabilir; elbette yine İsrail ordusundan bir F-16 ve MK-84 roketi ele geçirerek.

İsrail’in sıkıştıkça başvurduğu bu yalanlarına inanan ve bunları yayan ithal fazlası “mallar” olduğu sürece sıkıntı yok.

İsrail şimdi bu kaşalotlara, “Gazze’deki dünyanın en eski kiliselerinden biri olan Aziz Porphyrius Rum Ortodoks Kilisesi’ni de Katolik Papa’nın emri ile Vatikan vurdu” diyecek olsa, inanırlar.

Kafalarını İsrail bu şekilde formatlamış bir kere.

İsimlerinin İsmail, Can, Ümit, Oğuzhan, Fatih olduğuna bakmayın bunların. Ruhları çoktan Samuel, John, David, Simon, Robin olmuş bile.

İçlerinde vicdan, merhamet, sevgi, muhabbetin kırıntısı kalmamış.

“Disney +” Atatürk dizisini yayından kaldırdığında gıkları çıkmayan bu kaşalotlar, şimdi oturma organlarından uydurdukları Atatürk sözleri ile Filistin’deki insanlık suçlarına, katliama, hatta soykırıma kulp takma yarışına girmiş durumdalar.

Hatta yaşananlara kahrolan, kendince çare arayan, hiç değilse Filistin’in ve Gazze’nin yanında olduğunu söyleyip İsrail’i protesto edenlere çemkiriyorlar it sürüleri gibi.

Gazze’yi geçtim, Tel Aviv’e gidecek olsalar altlarında bezle dolaşacak tipler, klavye başında ifrazatlarını saçıyorlar oraya buraya.

Küçücük beyinleri ile bu güruhtan İsrail’in büyük plânını görmelerini beklemek beyhude olur. Beyinleri sünger olmuş bu tiplere oturup “Arz-ı Mev’ûd”u anlatacak değiliz elbet.

Arif olan, yaşananların, Akdeniz’deki devasa savaş gemilerinin, Gazze sınırında bekleyen yüzlerce tankın sadece el kadar Gazze için olmadığını anlayacaktır.

Oyun büyük, coğrafya karışık, hava puslu. Yıllardır burada yazıp çizdiğimizi tekrar edelim: Yeni dünya düzeni kuruluyor, görünenden çok daha derin bir “üçüncü dünya savaşı” çoktan başlamış durumda.

Türkiye de bu derinlikli savaşta pozisyonunu almış durumdadır. Türkiye’nin savunmasının sınırlarından başladığını düşünmek sadece kıt beyinlilerin harcıdır.

Türkiye savunma hattını Mîsak-ı Millî hatlarına kadar defakto olarak genişletmiştir. Ortalık toz duman olduğunda yeni bir Filistin Cephesi kurulursa ve tarihin zembereği geriye doğru dönmeye başlarsa şaşırmayın.

Şuna da şaşırmayın: O gün geldiğinde isimleri İsmail, Can, Ümit, Oğuzhan, Fatih olan kaşalotlar yine İsrail’in yanında yer alacaktır.

Zira onların akıl hocaları bu ülkede İran’la savaşırsak İran’ın, Suriye ile savaşırsak Esad’ın yanında olacaklarını açık açık söyleyebilmişlerdi. Söylemekle de kalmamışlar, Türkiye Suriye ile savaş hâlindeyken Esad’a heyet bile göndermişlerdi.

Mevcut durumun sürdürülebilirliği kalmamıştır. Bölgenin yeniden bir nizama ihtiyacı olduğu ortadadır ve geri sayım başlamıştır. Bölgeye nizam gelecekse içimizdeki aparatlara rağmen yine Türkiye ile gelecektir.

Bölge ülkeleri ve İslâm Dünyası, Türkiye’nin hamlesini ve hamiliğini beklemektedir. Yaşananlar Türkiye’yi o hamleyi yapma noktasına doğru itmektedir. O ilk hamlenin ne zaman ve ne şekilde olacağını elbette 2 bin 500 yıllık Devlet aklı daha iyi bilir. “Bir gece, ansızın” belki de…

Allah nurunu tamamlayacaktır, bunda şek şüphe yok! Ne mutlu o kutlu günde Hakk’ın yanında yer alabilenlere, İbrahim’in ateşine su taşıyan karınca olabilenlere!

Kalınız sağlıcakla efendim…