Yeni binyılın kurgusuna hazır mıyız?

Bu yeni söz; yeni bilginin, yeni sanatın, yeni ilâcın, yeni tarımın, yeni sosyolojinin, yeni paranın, yeni ekonominin velhâsılıkelâm yeni hayatın başlangıcı olacak, hazır mıyız? Varlığı doğru ve bütüncül okuyan, bilgiyi doğrudan ve tertemiz şekliyle üreten, tahrif etmeyen, zulme yönelmeyen bu sözün sadece ve sadece Kur’ân aklıyla kodlanmasına hazır mıyız? Değilseniz, hazırlanın!

MESELEMİZ, “insanlık tarihin öncesi ve sonrası” şeklinde tanımlanan büyük değişimlerin ardından bugün yaşanan bir oluştur.

Şüphesiz bundan sonra da “virüs öncesi” ve “virüs sonrası” bir tarih konuşulacaktır.

Görünmeyen bir virüs, Allah’a meydan okuyan modern Batı uygarlığına ve bu uygarlığın sürdürdüğü anlayışa diz çöktürdü.

Yönetimler şaşkın; artık klâsik devlet modellemesi ile değil, yeni zamanı anlamış ve yenilenmiş devlet modeli için bir altyapı hazırlanmalı.

Buna bağlı olarak, insan-toplum, insan-devlet, insan-ekonomi ve insan-üretim ilişklerinin kökten değişeceği bir boyuta girdik.

İnsanlık, Mesihist yaklaşımlar ile değil, varlığı Kur’ân aklı ile idrak ederek ve evrensel, ortak bir yeni dil geliştirerek yepyeni bir ufuk belirlemeli.

Bu ufku görecek yeni doğan insanlığın ana rahmi Türkiye olacaktır, olmalıdır.

***

Virüsün tüketiği modernizmi görüyoruz bugün.

Bu noktada yeniden fark etmeliyiz ki, modernizmin parçalayarak algılara hapsettiği varlık bütünlüğünü anlamamız için Kur’ânî çerçevedeki bütüncüllüğü idrak etmeliyiz.

Çünkü Kur’ân’ın dili evrenseldir; bütün varlığa, bütün insanlara, bütün eşyaya hitap eder.

Müslüman, ancak Allah-kâinat-insan bağlamındaki Kur’ân diyalektiğini görerek bu izi yakalayabilecektir.

Bu anlamda bizim de İmam-ı A’zâm ve İmam-ı Maturidî esaslarında varlığın cümlesini vahdet projeksiyonunda görerek, temelinde kalp ile akletmeye dayanan bir yeniden doğuşu, bir inkılâbı gerçekleştirmemiz şarttır.

Yapay zekâ ve dijitalleşmeyi önyargısız biçimde, insan aklının rahmet dili ile başardığı bir ürün hâline getirerek, bu çıktıları sadece insanlığın ortak geleceği ve faydası için kullanacak dil buradadır.

İnsanlığın dijital kavramlar üzerinden eşitleneceği yeni dünyada sevgi, adalet, hak, eşitlik, barış, ortak dil, yalansızlık, kul hakkı yememek, komşuluk hukuku gözetmek, toprağın, suyun, havanın ve hayvanların hukukuna riayet etmek, hırsızlık yapmamak gibi ahlâkî ortak değerleri ancak Kur’ân aklı ile yaşanır kılabiliriz.

Dünya için, yepyeni bir söz söylemek vaktindeyiz!

***

Bu coğrafyadan tüm insanlığa söylenecek yepyeni söz, maddî ve mânevî mutluluğun anahtarı olacaktır.

Yeni binyıla hazırlanmak üzere sosyologlarımız, felsefecilerimiz, matematikçilerimiz, ilâhiyatçılarımız, kimyagerlerimiz, fizikçilerimiz, mühendislerimiz, ekonomistlerimiz, hukukçularımız, finansçılarımız, sermayedarlarımız, sanatçılarımız, edebiyatçılarımız, farmakologlarımız, tarihçilerimiz, uzay bilimcilerimiz yeni bilimi, yeni yaklaşımları ve yeni dokunuşları bu yeni söz hususunda düşünmelidirler artık!

Bu yeni sözle eyleme geçmeli, üretmeli, dönüştürmeliyiz.

Bu yeni söz; yeni bilginin, yeni sanatın, yeni ilâcın, yeni tarımın, yeni sosyolojinin, yeni paranın, yeni ekonominin velhâsılıkelâm yeni hayatın başlangıcı olacak, hazır mıyız?

Varlığı doğru ve bütüncül okuyan, bilgiyi doğrudan ve tertemiz şekliyle üreten, tahrif etmeyen, zulme yönelmeyen bu sözün sadece ve sadece Kur’ân aklıyla kodlanmasına hazır mıyız?

Değilseniz, hazırlanın!

Çünkü insanlık için artık bilim, toprak, sevgi, barış, adalet ve merhamet; Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın emrettiği dosdoğru olmak temeline dayalı yeni bir medeniyetle mümkün.

Bu medeniyetle bütün dünyayı buluşturmak zamanıdır!

“Ol” emrine uyarak, bir kez daha son Hanifler olarak bu ideale sarılmaya hazırlanmalıyız.

Kur’ân’ın ışığını yeni binyıla yansıtacak, onu anlatacak, düşündürecek, onunla ürettirecek ve zamanın akışına cevap verebilecek bu medeniyetin Devletimizin güzîde kurumlarınca organize edilecek çalıştaylarla altyapıya kavuşturulması elzemdir.

Bu anlamda Diyanet İşleri Başkanlığımıza önemli bir görev düşmektedir.

Küresel ölçekteki çalıştaylarla insanlığa huzur ve mutluluk getirecek Kur’ânî aklı yeniden hatırlatabilecek tek güç Türkiye’dir.

Bu yeni sözle eylemeye geçmeye, üretmeye ve dönüştürmeye hazır mıyız?

Alınanlar ve idrak edenlere selâm olsun!