Yemlenmek ile gemlenmek arasında kalan dünyanın ÇHC paniği (2)

Çin’e olan borçlarının gayr-i sâfî yurtiçi hâsılalarına oranı üzerinden yapılan sıralamaya göre yapılan listede, daha önce sözünü ettiğimiz Sri Lanka ve Karadağ’ın ardından Cibuti, Pakistan ve Kırgızistan ilk beş olarak yerini alıyor. Örneğin Kırgızistan’ın GSYİH’sinin yüzde 30’unu Çin’den alınan borçlar oluşturuyor. Orta Asya’da ÇHC’ye en borçlu Türk cumhuriyetleri arasında Tacikistan, Türkmenistan ve Özbekistan da var. Cibuti’nin GSYİH’sinin ise yüzde 88’ini Çin’den alınan borçlar oluşturuyor.

ULUSLARARASI kamuoyunun kabul ettiği bir borçlar hukuku işliyor tüm dünyada. Finansal borç ve finansal kredi başlıkları da bu minvâlde yapılanıyor.

Tarihten günümüze çeşitli şekillerde bireysel, kurumsal, ticarî yahut uluslararası borç ve kredi işlemleri gerçekleştirildiğini kaynaklarda okuduğumuz gibi yakın dönem borç ve kredi yöntemlerine en acı tecrübelerle Türkiye olarak da şahidiz.

Tarih şahit, insanın parayla ve paraya tahvil edilebilecek her varlıkla enteresan bir imtihanı var ve insan bu imtihanı pek de kolay şekilde veremiyor. Ve bu imtihanın sonuçları, çok daha zor sorularla karşılaşılan yeni imtihanların ortaya çıkmasına neden oluyor.

Sosyoloji, yazılı hukukun işletilemediği alanlarda “tampon kurumlar” mekanizmasıyla sorunların kısmen çözülebileceğini söylerken, işte bu borç konusunda da karşımıza bir tampon kurum çıkıyor: “Tefecilik”…

Çin Halk Cumhuriyeti’nin bir küresel post-tefeci rolüne bürünerek dünyanın yüzlerce ülkesinde verdiği borçlarla edindiği hâkimiyeti ve kendisine ilişilmesini engelleyen iktidarını yazarken, büyük sosyolojik fotoğrafta küresel bir tampon mekanizma inşâ ettiğinden söz etmemiştik. İşte bu satırlarla söz konusu söylemi oturtabiliriz.

Küresel bir tampon mekanizma kuran ÇHC, yatırım ve kalkınma hususunda atılımlar yaparak kendi darboğazından kurtulmaya çalışan ülkelere, bu ülkelerin en büyük derdi olan kredi notu kâbusunu düşünmekten sözde berî tutarak borç imkânı sunuyor ve o tampon mekanizmanın en kritik yöntemini uyguluyor: “İçişlerine karışmamak” yumuşaklığı…

Kimseden borç bulamadığı gibi bankalardan da bireysel ödeme referansının olumsuzluğu nedeniyle kredi çekemeyen birinin tefeciye giderek borç istediğini düşünelim. Tefeci, sağladığı krediyi herhangi bir banka gibi borç isteyen kişinin borçlarını kapattığına dair evrak yahut üzerinden gelir elde edeceği hakkında sözünü verdiği girişim hususundaki belgeleri istemez. Umurunda değildir. Zira o, kendisinden borç isteyen kişinin gayrimenkulüne, hattâ sağlığına, hattâ ailesine yani can damarlarına gözünü dikmiştir çoktan.

Verilen borcu iyi değerlendirmek anlamında yol gösterme niyeti de yoktur tefecinin. Finansal danışmanlık sağlamadığı gibi, eline verdiğini tutarlı ve tutumlu harcatma hususunda da endişesi yoktur. Borçlu, eline geçen parayı hemen katlamak maksadıyla kumar oynayabilir. Ve kumarda kaybedenin aşkta kazanıp kazanmadığı da tefecinin umurunda değildir.

Amerikan Ulusal Ekonomik Araştırmalar Bürosu, 2019 yılında “Çin’in Yurtdışına Borç Vermesi” başlıklı bir rapor yayınladı. Raporda, Çin’in borç verme işlemlerinin yaklaşık yarısının kayıt dışı olduğu ve takip edilemediği belirtildi. Bu kayıt dışı durum, borçlu ülkelerin hangi koşullarda ve ÇHC’ye ne kadar borçlu olduklarının bilinmemesinin en öncü sebebi.

Rapora göre, Çin’e olan borçlarının gayr-i sâfî yurtiçi hâsılalarına oranı üzerinden yapılan sıralamaya göre yapılan listede, daha önce sözünü ettiğimiz Sri Lanka ve Karadağ’ın ardından Cibuti, Pakistan ve Kırgızistan ilk beş olarak yerini alıyor. Örneğin Kırgızistan’ın GSYİH’sinin yüzde 30’unu Çin’den alınan borçlar oluşturuyor. Orta Asya’da ÇHC’ye en borçlu Türk cumhuriyetleri arasında Tacikistan, Türkmenistan ve Özbekistan da var. Cibuti’nin GSYİH’sinin ise yüzde 88’ini Çin’den alınan borçlar oluşturuyor.

Cibuti’den bahsedince, ÇHC’nin Afrika ülkelerine borç verme atılımından da ayrıca bahsetmek lâzım ama iki önemli ayrıntıya yer vererek ÇHC’nin Afrika’daki borç diplomasisini (!) diğer bölüme bırakmak istiyorum.

İlkiyle başlayayım…

16 Nisan 2021 tarihli bir Bloomberg haberi, ÇHC’ye borçlu ülkelerin üçüncü dünya ülkeleri olmadığını ayrıca gösteriyor. ÇHC; Sri Lanka, Karadağ, Cibuti ve Zambiya gibi ülkeleri kendi dümen suyuna iyice batırmış elbette, ancak söz konusu haber şöyle bir işaret taşıyor:

“Çin’in ABD Hazine tahvili pozisyonları, salgından dolayı tahvil faizi getirilerindeki artışla beraber Şubat ayında son 1 buçuk yılın zirvesine ulaştı. Japonya’dan sonra ABD’nin en büyük borç vereni konumunda bulunan Çin, Şubat ayında tahvil pozisyonlarını 9 milyar dolar arttırarak 1,1 trilyon dolara çıkardı. Böylece Çin, ABD tahvillerinde 2017’den sonraki en uzun aylık alım serisini gerçekleştirmiş oldu. 10 yıl vadeli ABD Hazine tahvili faizi Ocak ayı sonunda yüzde 1,05 seviyesinde bulunurken, Şubat ayında ciddî bir yükseliş kaydederek yüzde 1,50’nin üzerine çıkmıştı…”

Özellikle Donald Trump döneminde başlatılan finans ve ticaret savaşıyla dünyaya kapanma pahasına Çin’e diş geçirmeye çalışan ABD’nin de bir başka noktadan ÇHC’nin alacaklı listesinde olduğuna böylece şahit oluyoruz.

İkinci notumuz ise Pakistan ile ilgili…

Pakistan Başbakanı İmran Han, iktidara gelmeden önce Çin’e karşı içine girilen borçlar hakkında oldukça sertti ve muhalefet durumundayken bu borçlar hakkında yeni bir yapılandırmaya gidileceğini söylüyordu. İmran Han, daha önce ifade ettiğimiz şekliyle “Çin’in borç verme şartlarını gizli tutma” koşulunu Pakistan Parlamentosu’na götürerek kaldıracaklarını ve Çin’e olan borcun ne kadar olduğunu ve de hangi şartlarla alındığını açıklayacaklarını belirtmişti.

Ancak İmran Han, ülkesindeki Çin hâkimiyeti gerçeğiyle yüzleşti ve bu samimî vaadini yerine getiremedi. Bunun yanında, bir de Çin Halk Cumhuriyeti’nin kuruluş etkinliklerine katılmak zorunda bırakılarak Pakistan halkı ile birlikte tüm Türkistan’da da imaj zedelenmesi yaşadı. Bu noktada Filistin Cumhurbaşkanı Mahmud Abbas’ın da söz konusu etkinliklere katılarak Doğu Türkistanlılar başta olmak üzere tüm Müslümanları üzdüğünü söylemek mümkün. Zira Filistin dâvâsı ile Doğu Türkistan dâvâsını birbirinden ayrı tutmayı bırakın, birbirinden eksik görünmesi dahi İslâm dünyasındaki çatlağı derinleştiriyor.

ÇHC’nin Afrika, Tacikistan ve Afganistan üzerindeki finans hâkimiyetini ortaya koymaya devam edeceğiz…