BUGÜNE kadar Ajanda
Yayın Grubu olarak Çin Halk Cumhuriyeti hakkında öyle çok dosya yayınladık,
öyle çok röportaja imza attık ve öyle çok şey söyledik ki, son dönemde dünyanın
şahit olduğu gelişmeler nedeniyle aslında Çin Halk Cumhuriyeti hakkında hiçbir
şey yapmadığımızı fark ettik.
Çünkü
biz, örneğin Doğu Türkistan temalı dosyalarımızda özetle Doğu Türkistan’a
özgürlük istiyor ve dünyanın bu sese kulak vermesini bekliyorduk…
Veya
biz, Tayvan hakkında hem diplomatlarla, hem akademisyenlerle bir araya gelerek
röportajlar yapıyor ve Tayvan’ın uluslararası zeminde resmen tanınmasını
istiyor ve yine dünyanın bu sese kulak vermesini bekliyorduk…
Ancak
Çin Halk Cumhuriyeti Ankara Büyükelçiliğinin, örneğin Türkiye’nin başkentinde
Türklerin Uygurları zorla Müslümanlaştırdığı iddiasını nasıl rahatlıkla
dillendirebildiğine, bu cesareti nereden bulduğuna dokunmadığımız gibi, Çin
Halk Cumhuriyeti’nin Afganistan’dan Suriye’ye, Libya’dan Somali’ye değin neden
karşımıza çıktığına dair de düşünmüyorduk sanırım.
Yani
biz, sadece istiyorduk ama isteğimizin karşılık bulmasına engel koyan nedenin
arkasına sarkmaya çalışmıyorduk. Bu nedenle, söz konusu engelin ardını görmemiz
konusunda açık pencere bırakmayan Çin Halk Cumhuriyeti’nin bunu nasıl
gerçekleştirdiğini, nasıl bir diplomasi yolu izlediğini araştırmaya karar
verdim.
Bu
araştırma öncesinde çeşitli ihtimâlleri sıraya koymaya çalıştım. Bu ihtimâlleri
değerlendirirken herhangi bir kısıt koymaktan imtina ettim. Zira gerçeğe
ulaşmak için hüsnüzan, iyi niyet veyahut da olumlu önyargılar zeminindeki bir
kısıtın gerçeği engelleyeceğini düşündüm. Bu anlamda rüşvet çarklarından
hediyelere, rant piyasasından şantaj mekanizmalarına kadar dünyanın her
ülkesinin bürokrasisinde yaşanabilecek durumları söz konusu ihtimâller arasında
değerlendirdim.
Fakat
bu ihtimâllere kimi noktalarda yaklaşsam bile net kanıtlar bulamamışken, bir
karadeliğin bütün ihtimâlleri yuttuğuna, hattâ hiçbir ihtimâli düşünmeye yer
bırakmadığına kanaat getirdim. O karadelik, “borç vermek”…
Dünyada
şu anda 206 ülke mevcudu bulunuyor. Birleşmiş Milletler tarafından bu 206 ülke
üç kategoriyle kabul ediliyor: Üye ülke, gözlemci ülke ve diğerleri…
BM’ye
üye ülke sayısı 193. Ve Çin Halk Cumhuriyeti, bu 193 üye ülkenin 150’sine borç
vermiş durumda. Yani Çin Halk Cumhuriyeti, dünyanın en büyük alacaklısı!
Dünya
Bankası, Uluslararası Para Fonu (IMF) ve OECD verilerine göre Dünya Bankası ile
IMF’nin verdiği toplam krediden daha fazla borç vermiş olan Çin Halk
Cumhuriyeti’nin küresel post-tefecilik zeminindeki kredi, finansman, yardım ve
hibe desteklerinin ilkeleri olağandışı. Yani uluslararası hukukun dışında
olduğu için olağandışı!
Ve
bu olağandışılık, Çin Halk Cumhuriyeti’nin cesaretine cesaret katıyor.
Örneğin
bir Balkan ülkesi olan Karadağ’a göz atalım…
Tabiî
“Karadağ ile Çin ne alâka?” diyebilirsiniz, ancak Suriye’de, Libya’da, Mısır’da
ve Somali’de karşınıza çıkan bir Çin Halk Cumhuriyeti etkeni varsa,
şaşırmasanız daha iyi olur!
Independent,
Washington Post, EuroNews ve Anadolu Ajansı’nda yayınlanan verilere göre, Balkanların en küçük ülkesi Karadağ’ın ÇHC’ye
olan yüklü borcu, Avrupa’nın Karadağ’a sırtını çevirmesine neden olmuş. Ve
Avrupa, ÇHC’nin nasıl bir borç diplomasisi işlettiği hususunda paniğe düşmüş.
Sorunun
hikâyesi şöyle:
Karadağ,
2014’te bir otoyol projesi için Çin merkezli Exim Bank’tan 1 milyar dolar borç
aldı. Ekonomisinin neredeyse 5’te biri büyüklüğündeki bu borcu ödemekte sıkıntı
yaşadı ve Avrupa Birliği’nden yardım istedi.
Durum
karşısında Fransa Hükûmeti’nin Avrupa Bakanı Clément Beaune’nin şu mesajı,
endişenin derinliğini gösteriyor: “AB’nin desteğini sağlamak ve Balkanlarda Çin’e
olan bağımlılığı azaltmak için Avrupa Komisyonu ile birlikte çalışıyoruz…”
“Balkanlarda
Çin’e olan bağımlılığı azaltmak”… Yani bir bağımlılık artık hâsıl olmuş, en
azından “azaltmanın” yollarını aramaktan bahsediyor Fransız Bakan…
Çin Halk
Cumhuriyeti, “Bir Kuşak Bir Yol Projesi” kapsamında, borcunu ödemekte
zorlanacak ülkelere krediler vererek bu ülkeleri “borç tuzağına çekmekle” suçlanıyor.
İşte bizim küresel post-tefecilik tanımını getirmemizin nedeni de bu!
ÇHC’nin
Sırbistan’a önemli yatırımlar yapması da dikkat çekiyor. Kaldı ki Sri Lanka,
2017’de bir liman inşaatı için aldığı borcu Çin’e ödeyemediği için söz konusu limanın
kontrolünü 99 yıl süreyle Çin’e kiralamak zorunda kaldı. Zaten ÇHC’nin
yürüttüğü borç verme ilkelerinden biri bu. Dosyamızın ikinci bölümünde bu
yöntem ve ilkelere değinerek devam edeceğim…