Yedili Masa’nın “proceleri”

Mezkûr zevatın “diktatörlük” dedikleri mevcut sistemde böyle paylaşımları nasıl yapabildiklerini de ateistler açıklasın artık. Lâkin şunu yazmadan da geçemeyeceğim: Saddam ve Kaddafi’den sonra Irak ve Libya’nın ne hâllere düştüğünü, kaç parçaya bölündüğünü, her iki ülke vatandaşlarının nasıl da dizlerini dövdüklerini hepimiz biliyoruz. Erdoğan’ın sonu Saddam ve Kaddafi’den kötü olacaksa, Türkiye’nin sonunu siz düşününüz artık!

SEÇİM sath-ı mahalline girdik ve Yedili Masa da projelerini açıklamaya başladı.

“Proje” dediğime bakmayınız, bunlar daha ziyade “proce”.

Uluslararası karar vericiler ağırdan aldıkları için henüz adayları belli olmasa da en azından seçmene birkaç kelâm etmeleri gerekiyor sonuçta. Onlar da öyle yapıyorlar.

Enflasyonla nasıl mücadele edeceklerini, dış politikada neleri plânladıklarını, işsizlikle ilgili çözüm önerilerini (her muhtarın yanına birer eleman alma dışında), yapacakları yolları, köprüleri, havaalanlarını, hastaneleri filan anlatacak durumları yok hâliyle.

Ayının kırk türküsü var, kırkı da ahlat üstüne.

Bunlardaki de o hesap!

Vaatleri AK Partililere ve özellikle Erdoğan üzerine neler yapacakları ile alâkalı. Devlet yönetmek yahut proje üretmekle alâkalı -en azından şimdilik- herhangi bir şey işitmiş değiliz.

Hazretleri buyurmuşlar:

“Bugün CHP aleyhine konuşanları özellikle not ediyorum. Çünkü seçim sonrası ilk olarak ‘biz de sizdeniz’ diye gelecek onlar. Araya karışmasınlar! Bize rüzgargülleri lazım değil, değişim için çalışacak neferler lazım.”

Kendileri Engin Özkoç, CHP Grup Başkan Vekili. Yani CHP’nin “2” numarası ve söylediği, kurumsal olarak CHP’yi bağlar.

CHP aleyhine konuşanları özellikle not ediyormuş Enginciğim. Batı Çalışma Grubu gibi fişleme yapıyorlar şimdiden anlayacağınız.

Başa gelirlerse vay hâlimize! Ben de naçizane Enginciğimin sosyal medya mesajına cevap yazdım ve kendilerinden beni de listeye eklemelerini rica ettim.

“O listede yer almazsam kendimden şüphe ederim” dedim.

Enginciğime rüzgârgülü lâzım değilmiş.

Oysa İP’ye kiraya verilen CHP vekillerinin arasında kendisinin de başı önde bir fotoğrafı mevcuttu.

Herkesi kendisi gibi “kiralık” sanıyor muhtemelen…

Diğer bir “gevşek” ise biraz daha ileri gitmiş:

“AKP Başkanı RTE’nin sonu Saddam ve Kaddafi’den daha kötü olacak..!” kehanetinde bulunuyor.

O da Yedili Masa’nın görünmeyen ve hatta masayı bir arada tutup yöneten HDP’nin adamı Hasip Kaplan.

Kendilerinin sosyal medya mesajına da bir iki cevap yazma gereği hissettim lâkin onları burada tekrar etmemem daha uygun olacaktır.

Mezkûr zevatın “diktatörlük” dedikleri mevcut sistemde böyle paylaşımları nasıl yapabildiklerini de ateistler açıklasın artık.

Lâkin şunu yazmadan da geçemeyeceğim:

Saddam ve Kaddafi’den sonra Irak ve Libya’nın ne hâllere düştüğünü, kaç parçaya bölündüğünü, her iki ülke vatandaşlarının nasıl da dizlerini dövdüklerini hepimiz biliyoruz.

Erdoğan’ın sonu Saddam ve Kaddafi’den kötü olacaksa, Türkiye’nin sonunu siz düşününüz artık!

Bu iş bilmez, izan bilmez, hâd bilmez, hukuk bilmez adamların idaresindeyken bu ülke kimlerin elinde oyuncak olur, kaç parçaya bölünür, hesabını siz yapın.

Hesabınızı yaparken “hesap uzmanı” genel müdürün Anayasa’nın ilk dört maddesinin değiştirilebileceğini ifade ettiğini, özerklik şartının mutlaka getirileceğini bağıra bağıra söylediğini ve bunların video kayıtlarının hâlen arşivlerde mevcut olduğunu da denkleme katınız lütfen!

Hesabınız kolaylaşır…

Kalınız sağlıcakla.