Yatırımda sınır tanımayanlarla yalanda sınır tanımayanların farkı

Veriler de gösteriyor ki, 19 yıl boyunca etnik köken ve siyâsî tercihleri düşünmeksizin, toplumun her kesimine yatırım yapmış, 80 yıl boyunca ihmâl edilmiş olan Doğu ve Güneydoğu Anadolu illerinde ise geçmişten doğan farkları kapatmak için fazladan çalışmış bir AK Parti iktidarı ile karşı karşıyayız. Anlayana sivrisinek saz…

KURULUŞUNUN 20, iktidar oluşunun 19 yılı dolmak üzereyken, AK Parti için birçok cepheden taarruz başlamış durumda. Herhangi bir karşılığı olmasa bile muhalefetin anası, bacısı, haini, bakiyesi kim varsa erken seçim çığırtkanlığı yapıp duruyor.

Toplumda, önceki dönemlere göre daha geniş bir kitlede karşılık bulduğu algısı oluşturulan bu çağrıların boşa kürek çekmek olduğunu herkes biliyor aslında. Ancak özellikle sosyal medya kullanılarak, yalanlarla dolu balonlar şişirilip servis ediliyor.

Bir yalan mesajın aldığı beğeni sayısı, belgeli gerçeklerin yayınlandığı mesajlardan çok daha fazla olabiliyor sıklıkla. Bu da ülkemizde yalanın alıcısının daha fazla olduğunu gösteriyor.

Katar vatandaşlarının ülkemizde sınavsız tıp fakültesi okuyabileceği yalanına neredeyse bütün muhalefet liderleri büyük katkı verirken, işin doğrusunu öğrendiklerinde vermedikleri tepki ise seçmenleri tarafından sorgulanmıyor bile. CHP’de Parti Sözcüsü Faik Öztrak, “Biz Tank-Palet’i sattınız demedik ki” dediğinde, CHP Genel Müdürü kalkıp da “Faik, ben ‘sattınız’ demiştim, beni de yalancı çıkardın” diyemiyor.

Muhalefetin anası böyle olunca, bacısı da, yancıları da aynı yolda yürümeyi doğru zannediyor. Haydi onlar siyasetçi, yalanı politika olarak seçmişler, oradan nemalanmaya çalışıyorlar zira doğrular ancak iktidara oy kazandıracak durumda, peki, sokaktaki vatandaşın buradan kazancı ne olabilir ki bu yalanlarla yaşamayı tercih ediyorlar?

Her seçmen tabiî ki kendi partisinin iktidarını hayâl eder. Ama bir vatandaş olarak asıl beklentisi, refah ve adalet olmalıdır. Bakıyorsunuz, ekonomiden ortalamadan fazla pay alan, yolu adliye bahçesinden bile geçmemiş yani muhalefetin oy devşirmeye çalıştığı konularda sıkıntısı olmayan milyonlar AK Parti’nin devrilmesi rüyaları görüyor. Hâlbuki o AK Parti, 19 yıllık iktidarı boyunca kendisine oy vermeyen milyonları kendi seçmeninden de fazla mutlu etmenin yollarını aramış yaptığı yatırımlarla.

İzmir gibi CHP kokan, hatta Karşıyaka gibi damarlarından CHP akan bir kentte yaşayınca, her gün onlarca muhalif iddiaya cevap vermek zorunda kalıyor insan. Cami cemaatinden tutun da taraftar sohbetlerine kadar her yerde, söz dönüp dolaşıp AK Parti’den nasıl kurtulmak gerektiği konusuna geliyor. İşte böyle sıradan sohbetlerden birinde bir arkadaşım İzmir’in geri kalmışlığından dert yanıp sorumlusunun iktidar olduğunu söyleyince, dayanamayıp aldım sazı gene elime...

Konya’nın iktidar görmediği dönemde Millî Görüş partileriyle nasıl şehircilik ödülleri aldığını, yıllardır DSP-CHP belediyeleriyle yönetilen Eskişehir’in, üzerindeki birçok iddiaya, çiğdem yiyen eşek heykelinin garipliğine rağmen nasıl bir gelişim gösterebildiğini, Cumhur İttifakı kurulmadan önce de Manisa’nın nasıl güzelleşip büyüdüğünü anlattım arkadaşıma. Merkezî yönetimden nüfusa endeksli alınan yardımların parti gözetmeksizin adil bir paylaşım sağladığını da söyledikten sonra, “Devlet yatırımlarını il il çıkartsam mahcup olursun diye düşünüyorum” diye de ekledim.

Aslında daha önce bu söylediğimi destekleyecek bir araştırma yapmamıştım. Ancak, Cumhuriyet tarihi istatistiklerini altüst eden, yurdun her köşesine yatırım yapmak için sadece ve sadece kendisiyle yarışan AK Parti’nin, şehirler arasında da özel tercihler yerine ihtiyaçlar üzerinden programlama yaptığına inanıyor ve ulaşacağım verilerin beni mahcup etmeyeceğini umuyordum.

İllere yapılan yatırım miktarlarından ziyade, “Kişi başına düşen yatırım miktarı nedir?” diye inceleyecektim. Öyle ya, 85 bin nüfuslu Tunceli’ye yapılan toplam yatırımla 16 milyonluk İstanbul’unki ancak bu şekilde aynı tartıda tartılabilirdi. Herkesin imrendiği yatırımların merkezi, AK Parti’nin devletin tüm imkânlarını kullanmakla suçlandığı İstanbul’a baktım önce. İstanbul’da yapılan yatırımların kişi başına düşen miktarı 29 bin 593 TL. Eğer arkadaşımın iddiası ve genel kanaat doğru olsaydı, diğer şehirlerin yatırımlarının Mega Şehir için yapılan yatırımdan fazla olması gerekirdi. Ancak özellikle seçtiğim ve çoğu kronik CHP ve HDP belediyelerinden oluşan illere yapılan yatırımların İzmir dışında hepsinin İstanbul’dan fazla olduğunu gördüm.

Evet, AK Parti yatırım yaparken bir ayrımcılık yapmış ama bu, muhalif belediyelere yapılan pozitif ayrımcılık olmuş. CHP’li İzmir, kişi başına 25 bin 633 TL ile İstanbul’a çok yakın ama çok az farkla daha düşük bir pay almış yatırımlardan. Ancak diğer kronik CHP belediyelerinin şehirlerinden Tekirdağ 30 bin, Aydın 32 bin, Eskişehir 37 bin, Kırklareli 44 bin, Edirne 55 bin TL pay alarak o meşhur İstanbul’u geçmişler kişi başı yatırımlarda.

Gördüm ki, sürekli olarak HDP ve türevleri tarafından kazanılan belediyelerin şehirleri de yukarıdakilerden farklı değilmiş. Kişi başına yapılan yatırım miktarında Diyarbakır 32 bin, Iğdır 38 bin, Mardin 56 bin, Hakkâri 63 bin, Tunceli ise tam 93 bin TL pay alarak AK Parti’nin gururu olan İstanbul’a fark atmışlar!

Son gruptaki şehirler açısından önemli olan ve bir muhalif soru olarak akla gelebilecek ayrıntıya da cevap verelim ki, askerî yatırımlar bu rakamların içerisinde yok.

Bu veriler de gösteriyor ki, 19 yıl boyunca etnik köken ve siyâsî tercihleri düşünmeksizin, toplumun her kesimine yatırım yapmış, 80 yıl boyunca ihmâl edilmiş olan Doğu ve Güneydoğu Anadolu illerinde ise geçmişten doğan farkları kapatmak için fazladan çalışmış bir AK Parti iktidarı ile karşı karşıyayız.

Anlayana sivrisinek saz…