SELÇUK Bayraktar’ı
yargılayacakmış hazretleri. Ama korkmayalım-mış, adil olacaklarmış!
Yargılayacaklarının
esami listesi epeyce uzun arkadaşların.
Başta
Erdoğan, hemen ardından Süleyman Soylu geliyor.
Kıdem
sırasına göre devam ediyor. Diğer bakanlar, bürokratlar, devlet memurları…
Hatta
biz “trollere” kadar uzanıyor liste.
Pek
bi’ meraklılar yargılamaya.
“Beşli
çeteyi” de listenin “top-10”una yazmak lâzım. Burunlarından fitil fitil
getirecekler.
Devletten
ihale alan, iş yapan, su borusu döşeyen, köprü inşâ eden, fiber hattı çeken,
bina diken ne kadar firma varsa sıra onlara da gelecek.
Bu
firmalara kredi veren bankalar ve finans kurumları sıralarını bekleyecekler.
İş
yapan firmalar yabancı ise vay o ülkenin hâline, defterini dürecekler!
Geldiklerinin
hemen ertesi günü (bakınız “bir sonraki gün” demiyorum) “yandaş” basına el
koyacaklarını da söylüyorlar açık açık.
“Yandaş
basın” için yargılamayı, sanırım cezayı kestikten daha sonra da yapacaklar.
Biraz sırada beklemeleri gerekecek mezkûr yayın organlarının.
Eski
bakanları da unutacaklarını sanmayınız. Özellikle Berat Albayrak’ı! “Damat”
kontenjanından özel bir yere sahip yargılanacaklar listesinde.
AKP’ye
oy veren öğretmen, hâkim, savcı, doktor, mühendis, memur, işçi, çaycı, simitçi,
tulumbacı da kendini güvende hissetmesin.
Sıra
illâki onlara da gelecek.
Allah’tan,
adil olacaklarını söylüyorlar en azından.
“Korkmamıza
gerek yok” diyeceğim ama kerameti kendinden menkul bir terazileri var.
Onlarca
yıldır başörtülü öğrenciye, memura, hatta vekillere bu “değişik” terazilerinin
nasıl çalıştığını biliyoruz.
Herkes,
Erdoğan’a yakınlığı ve verdiği destek miktarına göre en “adil” şekilde cezasını
alacak işte. Böylece adalet sağlanmış olacak.
İktidara
gelince hukuk alanında yapacakları reformlar sadece “yargılamak” ile de sınırlı
değil üstelik.
Demirtaş’ı
serbest bırakacaklar.
Kavala’yı
serbest bırakacaklar.
Can
Dündar, Emre Uslu, Enes Kanter (Gülen) gibi isimler huzurla ülkelerine (!) dönebilecekler.
Bütün
KHK’lılar da yeniden eski görevlerinin başına geçecekler. Muhtemelen
masalarından ayrı kaldıkları her günün tazminatını da Devlet’ten alarak...
Terörle
mücadelenin dozajı düşürülecek, daha “layt”, yaparmış gibi, Avrupa normlarına (!)
ve evrensel hukuk değerlerine (!) uygun göstermelik bir şeyler icra edilecek işte
ama sadece sınırlarımızın içerisinde elbette.
Yoksa
masanın asıl sahibi olan parti, masayı ters çevirir alimallah.
Bu
faaliyetler esnasında İHA-SİHA kullanılmayacak kesinlikle. Zira İHA’lar ve
SİHA’lar piknik yapan masum köylüleri vuruyorlar.
Adalet,
bu “masum köylünün” de hakkını korumalı kesinlikle.
Sınır
ötesi bir harekât mevzubahis bile olmayacak elbette. Hâlihazırda sınır ötesinde
mücadele veren “lejyonerlerimiz” de tıpış tıpış dönecekler.
Velhasıl,
olur da iktidara gelirlerse yargı dağıtmaktan iş yapmaya fırsat bulamayacaklar.
Liste
uzun, dosyalar kabarık.
Hepsi
tamam, eyvallah da, bunlar yargılamaları, salıvermeleri yaparken ülkenin hukuk
organları ne yapacaklar, onu merak ediyorum.
Önümüzdeki
seçimde vatandaş yasama için mi oy verecek, yoksa yargı için mi?
Bir
merak ettiğim de şudur ki, memleketin herhangi bir mahkemesinden beğenmedikleri
bir karar çıktığında “sarayın mahkemesi” diye ünledikleri mahkemeler, kendileri
iktidar olursa ne mahkemesi olacak acaba?
İstiklâl
Mahkemesi mi?
Kalınız sağlıcakla…