
KEMALCİĞİM “Yanımda
mısınız?” deyü sual eylemiş.
Bundan
dört beş ay kadar mukaddem de Demokrat amcamız gayet demokrat bir biçimde “Ya
bana katılın ya da yolumdan çekilin” diye restini çekmişti. Görünen o ki, genel
müdürün bu resti pek işe yaramamış.
İnsan
yanındakilere “Yanımda mısınız?” diye sormaz herhâlde, öyle değil mi? Yahut
zaten kendisi ile olanlara “Bana katılın” da demez.
Peki,
Kemal abimiz bu yoklamaları kime karşı yapıyor, nerede yapıyor? Partisinin grup
toplantılarında CHP’lilere hitaben… Enteresan!
Siz
bir partinin genel müdürü olacaksınız ve karşınızdaki vekillere ve partililere
“Yanımda mısınız?” diye soracaksınız.
Sizce
de garip değil mi?
Bu
soruyu -olmaz ya hani- herhangi bir grup toplantısında Erdoğan’ın parti mensuplarına
sorduğunuzu düşünsenize.
Oy
oy oy… Ortalık yıkılırdı.
Oysa
Kemal abimizin bu sorusu yahut postası haber değeri taşımıyor.
Zira
“Rabbi yesir” yazısının alından alına dolaşmakta olduğunu herkes biliyor CHP
kanadında.
Önceleri
Ekrem İmamoğlu’nun alnında görülen “Rabbi yesir”, sonrasında Mansur Yavaş’ın
alnına geçti, bir aralık Tanju Özcan’da belirdi. Sırada kim var, onu Allah
bilir!
Genel
müdürümüzün “Yanımda mısınız?” sorusu bu kez bir miktar karşılık bulmuş
görünüyor.
“Yanındayım”
cevabı ilk olarak alnında “Rabbi yesir” yazanlardan gelmiş.
Peşinden
Meral aplanın babasının da CHP’li olduğunu öğrenmiş olduk. Rahmetli babasının
rahmetli İnönü ile resimleri varmış, bunları pek yakında paylaşacakmış.
Kendisi
de genel müdürün yanındaymış.
Oysa
on gün kadar evvel bir programda kendisine sorulan “Kılıçdaroğlu kazanacak bir
aday mıdır kriterlerinize göre?” sorusuna Meral aplamız, “Şimdi ama bu çok iyi
bir soru olmadı” diye cevap vermişti.
Peşinden
de, “Cumhurbaşkanlığı çok önemli bir makam. Bu seçimi tehlikeye atamayız”
şeklinde devam etmişti.
Demek
ki Meral aplamız son on günde bir aydınlanma yaşamış, bu seçimi tehlikeye
atmaya karar vermiş. Yahut aklında yeni numaralar, başka sürprizler var. Bekleyip
göreceğiz bakalım.
Bay
Kemal’in yanında olanlar kervanına HDP de katılmış. Aksini düşünmek eşyanın
tabiatına aykırı olurdu zaten; zira CHP uzunca bir zamandır HDP’nin yanında.
Aradan su sızmıyor.
Etle
tırnak gibi, siyam ikizi gibi…
FETÖ’nün
“Yanındayız” demesine lüzum bile yok. Malûmun ilâmı olurdu bu. KHK’lılar
yeniden işlerinin başına dönebilmek, kaldıkları yerden devam edebilmek uğruna
Bay Kemal’in kazanması için her gece istiareye yatıyorlar.
Hatta
Süleyman abileri rüyasında pek muhterem hoca efendinin bulutlardan inip Kemal
abiyi alnından öptüğünü, sonra koluna girip onu arş-ı âlâya çıkardığını görmüş.
KHK’lı
mağdurlar da beyaz güvercine dönüşüp onlarla beraber bulutlara kadar uçmuşlar.
Süleyman
abileri bu rüyasını dershanede anlattığında şakirtler hüngür hüngür ağlamışlar.
Ağlamaktan maklubelerini yiyememişler.
Kemalciğim
“Yanımda mısınız?” sorusunu bir kez daha sormak ve mil kazanmak için Amerika’ya
da gidiyormuş.
Bakalım
“uluslararası karar vericiler” de olumlu cevap verecekler mi Kemal abimize?
Yoksa
onlar da Meral apla gibi “Şimdi ama bu çok iyi bir soru olmadı” mı diyecekler?
Cumhurbaşkanı
adayı olmak için can atan bir genel müdür düşününüz dostlar.
İttifak
oluşturdukları yedili masayı geçtim, kendi partisinden ve tabanından bile emin
değil.
Her
kafadan bir ses çıkıyor. Parti fokur fokur kaynıyor. Herkes bir diğerinin
arkasından dolanıyor, kuyusunu kazıyor.
İttifak
deseniz yuvarlak masa değil, “Game of Thrones” dizisi mübârek! Her bölümde birisi
parlıyor, diğer bölümde ipi çekiliyor.
Bremen
Mızıkacıları bile bunlardan daha uyumlu.
Bunlar
aynı dili konuşmaya başlayacaklar da, bir plân program yapacaklar da, bir ortak
yol haritası belirleyecekler de, ortak bir aday çıkaracaklar da, kazanacaklar
da, iç-dış politika da aynı eksende buluşacaklar da, projeler üretecekler de,
bu çetin süreçte bu ülkeyi yönetecekler… Öyle mi?
İyi
ki -affedersiniz- bir eşeğim yok. Olsaydı eşeğime ölmemesi için bir telkinde
bulunmazdım.
Kalınız sağlıcakla.