GÜN geçmiyor ki bir
“yalan düzeltme” işiyle uğraşılmasın, başka bir gün algı ve çarpıtma üzerinden
toplum gerilmesi veya her başarısız saldırının arkasından yeni tetikçiler
silahın başına yeniden geçmesin… Terör dışarıdan saldırırken, kukla, maşa ve
fonlanmış bazı karargâh sahipleri de içeriden kemiriyor.
Yılmıyor,
kaybettikçe ve başaramadıklarında yeniden ve farklı maskelerle saldırıya geçiyorlar.
Her başarısız saldırının arkasından CIA destekçileri devreye sokuluyor.
Saldırıların her defasında ekonomik tetikçiler devrede ve görevlerini yapıyorlar.
Türkiye’yi
durdurma plânları her yönden ilerliyor. Türkiye hangi yöne yüzünü çevirse, mutlaka
bir “ihanet”, “kriz” ve “iç çatışma tezi” masaya konuluyor. Yeni bir tartışma
ile toplumun ve Devlet’in enerjisi başka taraflara sarf edilmek isteniyor.
Türkiye’nin
varlığına yapılan saldırılar tam anlamıyla ülkenin sinir uçları üzerinden
yürütülmek isteniyor. Toplumun huzuru, morali ve rahatı her defasında bir “yalan
haber, yalan bilgi ve hırs” üzerinden sabote ediliyor. Üstelik bu saldırganlar,
Hıristiyan savaşçı Hospitalier misâli birer şövalye edasında Müslümanlara karşı
bütün benlikleriyle girişen kişiler.
Saldırı
sadece Türkiye’yi durdurmaktan oluşmuyor. Aynı zamanda Müslümanları ve İslâm’ı
silmek için de yapılıyor. Din, dil, etnisite, inanç, mezhep ve toplumsal
dayanışma, “yalan ve hırs” üzerinden çatışma, kriz ve tartışmaya bilinçli bir şekilde
seçiliyor. Yalan ve hırs ile donatılmış her yeni olay, topluma birer “bomba
etkisi” olacak şekilde salınıyor.
Yılmadan,
bıkmadan ve usanmadan 15 Temmuz’da başaramadıklarını başarmak istiyorlar. Zaman
tam anlamıyla birlik olma ve kenetlenme vaktidir. Çanakkale ruhunu canlı tutma ve
besleme dönemidir. 15 Temmuz, yalan ve hırs aparatları kullanılarak farklı bir
şekilde başarılmak isteniyor.
***
“Şiddetli
bir şekilde ve tutkuyla bir şeyi arzu etmek, sonu gelmeyen taşkın bir açgözlü
heves” gibi anlamlar, “hırs” olarak isimlendirilir. Sadece mal, mülk, mâkâm ve
tutkular için değil, ilim, şöhret ve mânevî imkânları elde etmek ya da genel
olarak belli bir amacı gerçekleştirmek hususunda “kişinin bütün benliğini saran
tutkular” için de “hırs” kullanılır.
Hırsın
iyi yönü olmakla birlikte, genellikle “mezmum bir rağbet” şeklinde kötü huy
ağır basar. Kıskançlık, haset ve çöküş duygusundan tamahkârlık ortaya çıkar. Bu
tamahkârlıktan da hırs doğar. Tamahkârlık genelde “yalan ve bilim” ile
gizlenmek istenir. Bu aşama, tam olarak kişinin benlik/ego/ene ve cehaletinin
Hospitalier misâli bir şövalye edasına dönüşmüş şeklidir.
Yalan
ve hırs, cimrilikle ilintilidir. Doymak bilmeyen dünya malı biriktirme iştahının
Kur’ân-ı Kerîm’in Bakara Sûresi’nde bir toplum üzerinden genişçe anlatılması,
konunun ne kadar mühim ve hassas olduğunu ortaya koyuyor. Mal biriktirmek, hırs
ve cimriliğin birleşiminden tezahür eder. Hırs, mal depolama/yığma/biriktirme;
cimrilik ise bu biriktirilen malın korunma ve saklanmasıyla ilgilidir. Öyle ki,
cimrilikle korunan ve hırs ile biriktirilen mallar kişiye de bir fayda
sağlamaz. İhtiras sahibi olan böyle harîs kişiler çoğu zaman kendi ateşlerini yakarlar!
***
“Gerçeğe
aykırı bilgi veya haber vermek”, sözlük anlamında “yalan” olarak ifade edilir.
Gerçeğe aykırılık, vakıaya uygun olmayan sözdür. “Yalan” kelimesinin Arapça karşılığı
“kezib”dir (kizb).
“Kezib”
kelimesi tam olarak “olanı olmamış, olmayanı olmuş gibi gösteren söz” demektir.
Diğer bir ifadeyle, hakikate karşı tam bir yerle yeksan hâlidir. Varı yok
göstermek gibi koca bir tersyüz olayı...
Kezib
(yalan) kelimesinin kişiyle ilgili tekzîb şekli, “kişinin yalancı olduğu ve
yalancılıkla suçlanması” durumu iken, haber ve olaylarla ilgili karşılığı tam
anlamıyla “yalan sayma” mânâsında inkârla örtüşen kristalize bir durumu da gösterir.
İnkârla örtüşen bu yalan durumu, “hakikatin reddedilmesi ve vahyin inkârı”
anlamını da içerir.
***
Birey
açısından vahyin inkârına kadar uzanan yalan ve hırs, kişinin tabutu olduğu
gibi, liderlik ettiği oluşumun da tarihin tozlu raflarına kaldırılmasına kadar
gider. Bu tarz yalan haber ve yalan bilgi üzerinden vahyin inkârına kadar
uzanan hâller, Hospitalier misâli şövalye edasında, Müslümanlara karşı bir
saldırı aparatına dönüşür.
Kişi
açısından yalan ve hırs, grup, STK ve bazı topluluklar için devlet düşmanlığına
evirilir. 15 Temmuz’da başarılamayanın yangın ve ekonomi tetikçiliği gibi
yollarla yeniden ivmelendirilmek istenmesi açıktır.
Yalan
haber ve hırs üzerinden başarılmak istenen şey, Türkiye’yi durdurma,
Müslümanların 1071 öncesine geri gönderilmesi, 15 Temmuz ve Sevr’de masaya
konulan haritanın gündeme alınmasıdır. Bu nedenle 2023, çok kritik bir süreç
olarak görünüyor!