
GAZETECİ Mathias Bölinger, Çin’in Uygurlara karşı işlediği soykırımla ilgili yıllarca süren araştırmaların ardından, “Yüksek Teknolojili Gulag: Çin’in Uygurlara Karşı İşlediği Suçlar” adlı kitabı kaleme aldı.
“Perspektif” internet sitesinde yer alan habere göre, Türk yazar Anise Yılmaz, Uygur soykırımını araştıran gazeteci Mathias Bölinger ile kitap hakkında röportaj yaparak, Uygurlar üzerine nasıl araştırmalar yaptığını ve araştırma sonuçlarını kamuoyuna aktardı.
Çin’de yıllarca muhabirlik yapan Bölinger, Doğu Türkistan’ı üç kez ziyaret ettiğini, Doğu Türkistan’daki durumun adım adım giderek kötüleştiğine tanıklık ettiğini, Çin’in neresine giderse gitsin, kiminle sohbete girerse girsin çevreye polislerin yığıldığını ve genellikle güvenlik güçleri tarafından hep bir handikap ile karşı karşıya kaldığını anlattı.
Doğu Türkistan’daki vaziyeti özetleyen gazeteci, “açık hapishane” tabirinin tam anlamıyla bölgeyi tarif ettiğini, halkın 7/24 gözetim altında yaşadığını, gazeteci veya yabancılar ile görüşmek, konuşmak bir yana, Çin’in yüksek teknolojik gözetim uygulamaları yüzünden kimsenin kimseyle konuşmaya bile cesaret edemediğini, serbestçe, amacına uygun ziyaret gerçekleştirmenin imkânsız olduğunu, bu nedenle Doğu Türkistan’dan en son yurt dışına kaçan insanlar aracılıyla durumu öğrenebildiğini söyledi.
Gazeteci Mathias Bölinger’in araştırmaları Çin’in Doğu Türkistan’da kurduğu toplama kamplarının hâlâ varlığına ve içerisindeki işkence ve kötü koşullara da ışık tutuyor.
Tutsakların küçücük hücrelerde sırayla uyumaya zorlandığını dile getiren gazeteci, her grubun gece boyunca sırası geldiğinde sadece üç saat uyuyabildiğini, içeride anadillerinde konuşmalarına asla müsaade edilmediğini, her öğün yemek yemeleri için çok kısa bir süre verilirken uyum sağlayamayanların darp edildiğini, hatta tuvalette oturmak için bile zaman sınırı konulduğunu, süre sınırını aşanların ağır fiziksel işkenceyle karşı karşıya kaldığını ifade etti.
Doğu Türkistan’da yaşananları geçen yüzyılda yaşanan büyük vahşetlerle karşılaştırmak için sadece rakamlara bakmanın yeterli olacağını dile getiren Bölinger, 2017 ile 2019 arasında yaklaşık 2 milyon insanın bu kamplarda alıkonulduğunu ve bir daha onlardan haber alınamadığını, bunun toplam Uygur ve Kazak nüfusunun yüzde 7 ilâ 15’ine denk geldiğini, bu devasa kaybın, aslında bölgede bir soykırım yaşandığını açıkça gözler önüne serdiğini ifade etti.
Bölinger, yazar Anise Yılmaz’ın “Doğu Türkistan’daki korkunç trajedi konusunda İslâm Dünyası’nın ve uluslararası toplumun tutumu nasıl? Bu sorun nasıl çözülebilir?” sorusuna cevaben, bölgedeki bazı camilerin umumî tuvaletlere veya eğlence mekânlarına dönüştürüldüğüne vurgu yaparak, Çin’in uyguladığı Uygur Müslümanlara yönelik insanlık suçlarının Müslüman ülkelerce görmezden gelindiğini, Uygurların resmen İslâm Dünyası tarafından Çin’den gelecek ekonomik çıkarlar uğruna kurban edildiğini, bu sorunun çözümününse İslâm Âlemi ve uluslararası toplumun Çin’in barbarca ve insanlık dışı eylemlerine karşı birlikte hareket etmesiyle ancak mümkün olabileceğini kaydetti.
***
Filistin lideri Abbas, soykırımı destekleyeceğini söyledi
14 Haziran 2023 günü Çin Komünist Parti lideri Xi Jinping, Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas ile Pekin’de bir araya geldi.
Abbas’ın Çin ziyaretinden memnuniyet duyduğunu dile getiren soykırımcı Xi, iki liderin geçen yılın sonlarında Suudi Arabistan’ın başkenti Riyad’da düzenlenen Birinci Çin-Arap Ülkeleri Zirvesi’ne katıldığını ve burada yaptıkları ikili görüşmede birçok konuda ortak uzlaşıya ulaştıklarını hatırlattı.
Mart ayında yeniden Çin diktatörü olması münasebetiyle kendisine kutlama mektubu gönderen Abbas’a teşekkür eden Xi, Abbas’ın bu yıl Çin’de ağırlanan ilk Arap devlet başkanı olduğunu söyleyerek, ziyaretin Çin-Filistin ilişkilerinin sağlamlığını simgelediğini belirtti.
Çin ve Filistin’in birbirine güvenen ve birbirini destekleyen iyi dost ve ortaklar olduğunu vurgulayan Xi, Filistin Kurtuluş Örgütü’nü ve Filistin Devleti’ni ilk tanıyan ülkelerden birinin Çin olduğunu ve ülkesinin, Filistin halkının meşru ulusal haklarını geri almaya yönelik haklı dâvâsına her zaman kararlılıkla destek verdiğini kaydetti. Xi, “Dünyada eşi benzeri görülmemiş değişiklikler ve Orta Doğu’daki yeni gelişmelerle karşı karşıya kalan Çin, Filistin’le eşgüdüm ve işbirliğini güçlendirmeye ve Filistin meselesinin erken bir tarihte kapsamlı, adil ve kalıcı çözümü yönünde çalışmaya hazır” dedi.
İki lider, Çin ile Filistin arasında stratejik ortaklığın kurulduğunu birlikte ilân etti. Stratejik ortaklığın kurulmasının, ikili ilişkilerde geçmişteki başarılar üzerine inşâ edilen ve daha aydınlık bir geleceği müjdeleyen önemli bir kilometre taşı işlevi göreceğini söyleyen Xi, Çin’in bu fırsattan yararlanarak tüm alanlarda ikili dostluk ve işbirliğini geliştirmek için Filistin ile çalışacağını sözlerine ekledi.
Çin Merkez Televizyonu’nun (CCTV) haberine göre, Doğu Türkistan’daki soykırımın baş suçlusu Xi Jinping, Pekin’de Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas ile yaptığı görüşmede Filistin sorununun çözümü için üç öneri sundu. CCTV’nin aktardığına göre Xi, “İlk olarak, Filistin meselesinin temel çözümü 1967 sınırları dâhilinde başkenti Doğu Kudüs olan ve tam egemenliğe sahip bağımsız bir Filistin Devleti’nin kurulmasına dayanmalıdır” ifadelerini kullandı. Xi, “İkinci olarak, Filistin ekonomisinin ihtiyaçlarının yanı sıra Filistin halkının geçiminin sağlanması ve uluslararası toplumun insanî yardım alanı da dâhil olmak üzere ülkenin kalkınması için Filistin’e yardımlarını arttırması gerekmektedir” dedi. Xi, “Üçüncü olarak, barış görüşmelerini doğru yolda sürdürmeliyiz” diye konuştu.
Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas ise, Çin’in Uygur üzerindeki soykırımına desteğini açıkça dile getirdi. Pekin’de Xi’nin kurmaylarıyla da görüşen Abbas, Çin Başbakanı Li Qiang ile yaptığı görüşmede, Çin’in Tayvan ve Hong Kong’a yönelik “Tek Çin” politikasına desteğini dile getirirken, mazlum Doğu Türkistan hakkında şu ifadeleri kullandı: “Xinjiang meselesi, hiçbir zaman bir insan hakları meselesi değildir. Terörizm, aşırıcılık ve bölücülükle mücadele meselesidir. Filistin, Xinjiang meselesi için Çin’in iç işlerine müdahale edilmesine kesinlikle karşı çıkıyor” dedi.
Filistin lideri Abbas’ın tavrına tepki gösteren gözlemciler, ne yazık ki, Filistin liderinin Çin Hükümeti’nin yıllardır Doğu Türkistan’da “terörü ve aşırıcılığı ortadan kaldırma” bahanesiyle Türk soylulara karşı uyguladığı sistematik soykırımı alenen desteklediğini gösterdiğini, oysa derdi başından aşkın mazlum Uygur Türklerinin Filistin halkı için gece gündüz kıyamda durduğunu ve yıllardır gösterilerde mazlumlar ile bir saf tuttuklarını hatırlattılar.
Çin ziyaretinde Uygur Türkilerine “terörist” damgası vuran Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas’a, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’den tepki geldi. Lider Bahçeli, “Uygur Türklerine terörist demek cinayettir, rezalettir. Türk milletine saygısızlıktır” dedi.
Filistin Devlet Başkanı Mahmut Abbas, Çin’in Uygur Türklerine karşı zulmüne uzun zamandır destek veren Orta Doğu ülkelerinden sadece biri. Abbas, daha önce de Çin’in Uygur Türkleri üzerindeki soykırımına desteğini açıkça dile getirmişti. Sık sık Çin ile Filistin’in dost olduğunu dile getiren Abbas, bu kez sırf Çin’e şirin görünmek için Uygur Türklerine “terörist” damgası vuran cümleler sarf etti. Skandal bir açıklamaya imza atan Abbas, “Bazılarının gündeme getirdiği Uygur meselesi, bir insan hakları meselesi değildir. Bu, Çin’in terörizm, aşırılık ve ayrılıkçılıkla mücadelesidir. Filistin Hükümeti, Çin’in bu mücadelesini her zaman destekliyor. Filistin her zaman Çin’e inandı. Çin’in daima adaleti yerine getireceğine inanıyoruz” şeklinde de açıklamalarda bulunmuştu.
Bu sözlere MHP lideri Devlet Bahçeli’den sert tepki geldi. Yıllardır İsrail işgaline karşı Türkiye’nin yanında olduğu Filistin’in bu işkenceleri haklı bulmasını eleştiren Bahçeli, “Mahmut Abbas, vicdanı sızlamadan bunları söylemiştir. Biz onlara destek verdikçe, bu zihniyet Türk milletine köstek olmuştur. Mahmut Abbas’ın terörizmle ilgili ne bildiği de ortaya çıkmıştır. Biz mazlum Filistinlilerin hep yanında olduk. Filistin dâvâsını ‘ancak, fakat’ demeden savunduk ve tarafımızı netleştirdik. Sayın Abbas, sana sesleniyorum! Uygur Türklerine terörist demek haksızlıktır, günahtır, cinayettir, rezalettir, melânettir. Türk milletine iflah olmaz bir saygısızlıktır” dedi. TBMM’deki grup toplantısında söylemlerini daha da sertleştiren Bahçeli, “Filistin Devlet Başkanı PKK’ya, FETÖ’ye hiç ses çıkardı mı? Hiç dayanışma mesajı paylaştı mı? Yapmayı aklından geçirmedi. Terör Doğu Türkistan’da değil, Kandil’dedir” diye sözlerine ekledi.
TBMM Dışişleri Komisyonu’nda da Filistin Devlet Başkanı Abbas’ın Uygur Türkleri hakkında tepki çeken sözleri gündeme geldi. Birtakım uluslararası anlaşmaların onaylanması gündemiyle toplanan TBMM Dışişleri Komisyonu, AK Parti Ankara Milletvekili Fuat Oktay’ın başkanlığında gerçekleşti. 23 kanun teklifinin kabul edildiği komisyonda, Mahmud Abbas’ın Uygur Türkleriyle ilgili yaptığı açıklamalar da gündeme geldi. MHP Kayseri Milletvekili İsmail Özdemir, Abbas’ın Çin Halk Cumhuriyeti’ni ziyareti sırasında Uygur Türklerine yönelik sözlerini eleştirdi. İyi Parti Ankara Milletvekili Kürşat Zorlu da Abbas’ın açıklamalarını anımsatarak, Filistin ile ilgili uluslararası anlaşmalara şerh koymak istediklerini belirtti. Dışişleri Bakan Yardımcısı Yasin Ekrem Serim ise, Filistin yöneticilerinin her beyanı ve eylemiyle mutabık olmadıklarını vurgulayarak, “Bu anlaşmalar Filistin politikamızla son derece uyumludur. Bakanlık olarak kendilerine bunun gereğini iletmiş durumdayız” dedi.
Toplantıda, aralarında Filistin ile ilgili uluslararası anlaşmaların da olduğu dört teklif, daha sonra görüşülmek üzere gündemden çıkarıldı.
***
Çin, çocuk kamplarını 4 bine çıkarıyor
ÇİN Komünist Hükümeti, yıllardır sürdürdüğü asimilasyon ve soykırım uygulamaları kapsamında Doğu Türkistan’da yaşayan halkların masum çocuklarını en öncelikli hedef olarak belirliyor. Etnik kimliklerini zorla yok ederek “tek tip insan yaratmak” olarak tarif edilen Çin ulusal kimliğine dönüştürme ve değiştirme çabaları Çin’de hız kesmeden devam ediyor.
Çin’in Wangyi internet sitesinde yer alan habere göre, Gulca şehri eğitim biriminin Çin’in anaokulu çağındaki çocuk kamplarının genişletilmesi ve Uygur çocuk tutsakların sayısının artırılması için merkezî hükümetten büyük yatırım aldığı ortaya çıktı. Toplamda 450 milyon yuan yatırım yapılması plânlanan proje tamamlandıktan sonra, sözde “öğrenci” sayısının da artırılacağı iddia ediliyor. Hâlihazırda Çinli firmalarca Gulca 30 numaralı anaokulu için ihale çağrısının tamamlandığı ve inşaat için hazırlıkların başladığı belirtildi.
Çin basınında çıkan ilgili haberlere göre, Kumul şehri Ivergol bölgesindeki Jingsi ve Weiwu yolu üzerindeki anaokulu inşaat çalışmalarına da başlandığı ifade ediliyor. Ayrıca devlet maliyesinden söz konusu projeler için 190 milyon yuan özel teşvik paketi tahsis edilirken, Urumçi ve Gulca gibi Çin Hükümeti’ne ait okullarda okuyan çocukların yüzde 50’den daha az olduğu beş şehirde 11 yeni anaokulu tarzı çocuk kampı inşâ edilmesinin plânlandığı, proje bitiminde ise Doğu Türkistan genelinde resmî kayıtlı çocuk kampı sayısının 4 bine ulaşacağı öne sürülüyor.
Edinilen bilgilere göre Urumçi Şehri Eğitim Bürosu İmar ve Plânlama Dairesi Başkanı Geng Jie, merkezî şehir Urumçi’nin Midung ve Bulagtag bölgeleri gibi çoğu reyonda yeni merkezler inşâ etmeyi ve sadece Urumçi’de bin 80 sözde “okul” yapılmasını plânladıklarını, inşaat çalışmalarının bu yıl birbirine müteakip şekilde başlatmayı düşündüklerini açıkladı.
Diğer taraftan, Urumçi çevresindeki Sanji ve Korla şehirlerinde de Çin rejiminin yönetimi altındaki anaokullarını hayata geçirmek için proje kapsamında 11 yeni anaokulu projesinin tamamının yer olarak seçildiği ve üç lokasyonda çalışmalar başlatıldığı bildirildi. Arta kalan yeni merkezler için ana inşaatların yıl sonuna kadar tamamlanmış olacağı aktarıldı.
İşgalci Çin rejimi son yıllarda Doğu Türkistan’ı ve Uygur varlığını Çinlileştirmek için toplama kamplarına paralel olarak şehir şehir anaokulu tarzı çocuk kampları inşâ etmeye başlamıştı. Gözlemciler uzun yıllardır Çin mezaliminin Uygur çocukları ve gençleri özellikle de kentsel alanlarda terk edilmiş hükümet binalarında, kapatılan camilerde alıkoyarak siyâsî terbiye ve ideolojik asimilasyona tâbi tuttuğunu, gelinen noktada ise Türk ve İslâm Âlemi başta uluslararası toplumun soykırıma sessiz kalması yüzünden cesaretlenen Çin’in imha politikasını meşru zeminde sürdürmeyi hedeflediğini, Uygur halkını mankurtlaştırmaya yönelik bütün bu emellerini “melekler yuvası” gibi süslü isimlerle adlandırarak uluslararası toplumdan gizlemeye çalıştığını ifade ediyorlar. Oysa Çin, Uygur Türklerinin anadillerini konuşmalarını yasaklarken, masum çocukları zorla ailelerinden kopararak bahse konu merkezlerde anadillerinden ve ulusal kimliklerinden uzaklaştırmaya çalışıyor.
***
Uygur Hacılar nerede?
MÜSLÜMAN Âlemi için bu yılki Hac mevsimi her zamankinden bir başka heyecan vericiydi. 2020’nin başından itibaren dünyayı etkisi altına alan Çin virüsü (Covid-19) nedeniyle hac görevini yerine getiremeyen Müslümanlar, Suudi makamlarının kısıtlamaları kaldırmasının ardından dünyanın dört bir yanından kutsal topraklara akın etti. Fakat şok edici bir biçimde bu yılki hacılar arasında 35 milyonluk Müslüman nüfusa sahip Doğu Türkistan’dan gelen tek hacı adayına rastlanmıyor.
Uluslararası istatistiklere göre bu yıl Zilhicce ayının 8’inde Harem’e giriş yapan hacı sayısının üç yıl sonra ilk kez iki milyonu aştığı belirtiliyor. Ancak çeşitli ülkelerden gelen hacıların Mekke’de hac ibadetlerini eda ettiği özel anlarda, bu kalabalığın içerisinde, yurtdışında yaşayan az sayıdaki Uygur Türkü dışında Doğu Türkistanlı Müslüman hacılar saf tutamadı.
İstiqlal Medya Grubu’nun yaptığı araştırmalara göre, Uygurların bu durumu sadece Al Jazeera ve Voice of America (VOA) gibi yabancı basın, bu durum dikkatinden kaçmamış olacak ki, bütün Müslümanların özgürce dinî vecibelerini yerine getirebildiği bir dünyada sadece Uygur Müslümanların kısıtlamalara takıldığını haberleştirdi.
Peki, ya Çin’den giden hiç mi hacı adayı olmadı? Bunu araştırmak için Çin’in propaganda amaçlı da olsa İslâm’la ilgili haber ve duyuru yapan tek ve resmî bir web sitesi olan sözde “Çin İslâm Cemiyeti” internet sitesini incelediğimizde ise bazı enteresan bulgulara rastladık. Bilgilere göre bu yıl Çin’den Kâbe’ye giden bir hac kafilesi olup, 27 Mayıs’ta özel bir uçakla Suudi Arabistan’ın Medine Uluslararası Havalimanı’na iniş yapmış. Hacı adayları, Çin’in Yinchuan, Shizushan ve Ningxia bölgelerinden toplamda 386 Tunggan yani Huy Müslümanından oluşuyor.
Kafileye Çin’in Cidde Başkonsolosu Wang Chimin ve Çin İslâm Cemiyeti Başkan Yardımcısı ve Genel Sekreteri, Çin Hac Ekibi Başkan Yardımcısı Ma Zhongping, hac sırasında rehberlik, sağlık, güvenlik, yemek, ulaşım, konaklama gibi kapsamlı hizmetler sağlamak için 60’tan fazla personel ile birlikte eşlik ederken, komünist yetkililerin adaylara, Çin Komünist Parti (ÇKP) öğretilerinin yanı sıra Çin’in iyi din politikası, güven, düzen ve uyum hakkında açıklamalar yapmak üzere kafileye eşlik etmiş.
Öte yandan Çin’in sözde İslâm cemiyetine ait internet sitesinde bu yılki Uygur hacılarla ilgili herhangi bir bilgi yok. Sadece 2016-2017 yıllarına ait “Xinjiang Hac Grubu, Kutsal Günleri Kutlamak İçin Bir Dizi Faaliyet Başlatıyor” başlığı taşıyan bir haber içeriği bulunuyor.
Geçmişe dönerek, Türkistan Press adlı internet sitesinde yer alan 2 Ağustos 2018 tarihli habere bakıyoruz. Haberde, dönemin hacı adaylarının yaşadıkları hac deneyimi hayret verici. Uygur ve Çinli Müslümanlardan oluşan hacı adaylarına (hanımlara) Doğu Türkistan’daki dinî baskıları gizlemek için tek tip Uygur yöresel kıyafetlerinden “atlas” elbise giydirilmiş ve herkese GPS konum belirleme cihazı dağıtılmış. Ayrıca Çin’in millî bayramını kutsal topraklarda kutlamak için bir dizi sözde “vatanseverlik” etkinlikleri de başta olmak üzere komünist parti propagandası yapılmıştı. Hatta İslâm akidesine zıt söylemlerde bulunmaya zorlanan Uygur hacılar, “Suudi Arabistan’a geldikten sonra gerçekten ülkemizin gücünü hissettik. Çin vatandaşı olmaktan gurur duyuyoruz. Ülkeye döndükten sonra kendimize katı taleplerde bulunmalı, değerli düşünce ve eylemlerle iyi hacılar olmaya çalışmalı, dünyayı seven iyi vatandaşlar olmalı, aşırılık ve terör yanlısı fikirlere bilinçli olarak karşı çıkmalı, Xinjiang toplumunun uyum ve istikrarlı gelişimine katkıda bulunmalıyız” şeklinde yemin ettirildiği basına yansımıştı.
Hiç düşündünüz mü, Uygurlar neden hacca gelmemiş olabilirler?
Araştırmalarımız sonucu edindiğimiz bilgiye göre, Suudi Arabistan Hac Bakanlığı, her yıl ülkelerin Müslüman sayısına göre hacı sayısını belirliyor ve buna göre her 1 milyon kişiye yaklaşık bin kişi düşecek şekilde kontenjan ayırıyor. Bir kıyaslama yapılacaksa eğer, Türkiye’nin toplam nüfusu yaklaşık 85 milyon ve Türkiye Diyanet İşleri Başkanlığı’nın resmî açıklamasına göre bu yıl 83 binden fazla kişi Türkiye’den giderek haccını gerçekleştirdi. Öyleyse Çin’in resmî verilerine göre (ki yanlış) Uygurların nüfusunun “12 milyon” olarak açıklandığını varsayarsak, Doğu Türkistan’dan en az 12 bin kişinin hacca gelmesi gerekiyordu. Hele bu rakama Çin’deki Tunganları ve diğer Müslümanları da eklediğimizde, gerçek sayı onlarca bini bulabilirdi. O hâlde tekrar soralım: Uygur hacılar nerede?
Biz Doğu Türkistanlı Müslümanlar olarak, 21’inci yüzyılda, dünyanın gözü önünde topyekûn etnik soykırıma maruz kaldık. İnsanlarımız köle olarak çalıştırılıyor. Kadınlarımızın namusları ayaklar altına alınıyor. Çin mezaliminin ekonomik ve teknolojik gücü yüzünden uzun bir süredir Müslüman kardeşlerimiz tarafından yüzüstü bırakıldık. Her şeyi geçtik, Ümmet-i Muhammed’in birlik ve beraberliğinin en bariz tezahürü olan hac mevsiminde bile unutulduk.
Şu an bizim yokluğumuz hissedilmiyor olabilir, fakat gün gelip de bin yıllık Türk-İslâm yurdu olan Doğu Türkistan düşerse, Çinliler Yecüc ile Mecüc temsili bütün dünyaya yayılacak ve dünya toplumu o zaman “Keşke Doğu Türkistan’a sahip çıksaydık!” diyecek.
Haber kaynakları
https://perspektif.eu/2023/06/07/yuksek-teknolojili-gulag-cinin-uygurlara-karsi-isledigi-suclar/
https://www.yenisafak.com/gundem/turkiyeden-abbas-yonetimine-uyari-4540482
https://www.gazeteilksayfa.com/mhp-lideri-bahceli-filistin-devlet-baskanina-cok-sert-tepki-187474h.htm
https://xj.news.163.com/23/0614/10/I76HGQJK04329ASN.html
https://www.istiqlalhaber.com/page/news/7296
https://turkistanpress.com/page/cin-zulmu-kabe-de-de-devam-ediyor/272
https://turkistanpress.com/page/cin-uygur-haci-adaylarina-gps-takti/256