Winamp efsanesi

Artık Winamp olmazsa, bir bilgisayarda müzik dinlenemeyeceğini düşünen biri olmuştum. 2007’de aldığımız yeni bilgisayara da aldığım gün yüklediğim ilk programlardan biri Winamp’tı. Kuvvetle muhtemel, artık Winamp da kendisini vazgeçilmez sanıyordu. Ancak o da ne?

1996 yılıydı, evimize ilk bilgisayar o yıl girmişti. Intel Pentium II işlemcili, Windows 95 model işletim sistemiyle döneminin en iyi ev bilgisayarı donanımlarından birine sahipti.

Faks modemi ve radyo kartı vardı.

Televizyon kartı da taktırmayı düşündük ama gerek yoktu. Ekran kartı 32 megabit ve bağımsızdı. Tam 48 gigabit sabitdisk hafızası, 128 megabit RAM işlemcisiyle hayli ileriydi.

Klavye ile yazmayı Windows Donatılar’a girip Wordpad’la, bilgisayar faresini daha iyi kullanmayı da yine Donatılar’daki Paint ile öğreniyordum.   

İngilizce-Türkçe Sözlük programı ve bir de araba yarışı oyunu yüklüydü bilgisayarcıdan aldığımızda. Araba yarışını neredeyse hiç oynamadım. Bilgisayar kullanmayı az biraz öğrenmeye başladığımda da o oyunu sildim, yerine bir futbol oyunu yükledim.

Henüz internet bugünkü gibi aktif kullanılabilen bir ağa sahip değildi, 256 megabitlik internet paketi sağlayıcısının ana hattına da ha bağlanılıyor, ha bağlanılmıyordu. Meşhur bağlanma sesini duymak bile enteresandı.

Disket teknolojisi vardı, henüz CD-ROM işlerliği yeni yeni hayat bulmuştu. Bizimkisi de 16X’lik bir CD-ROM’du ama çok faâl değildi. Alanya’daki dayım olmasa hiç faâl de olmazdı sanırım.

Öyle film filan izlenmezdi de. İzletecek program da bir iki taneydi. Müzik dinlemek için, hem havası da var diye, radyo kartımız olduğu için radyo dinleme programını kullanıyordum. Windows’un kendi “Windows Media Player” adlı programı ile tek tek parça dinlemek konforsuzdu. Ancak bir gün, bir arkadaşımın “Sende Winamp yok mu oğlum? Bilgisayar mühendisi olan abim bizimkine Winamp yükledi, istediğim gibi müzik dinliyorum ben, süper!” şeklindeki telkini üzerine arayıp taradım, o vakitlerde her ay aldığım Chip dergisi aracılığıyla Winamp’ı ben de yükleyebildim.

Bu arada Chip, hâlihazırda da yayında olan, Türkiye’nin en köklü teknoloji dergilerinden biridir, enfes bir birikim ve hafızaya sahiptir. Derginin yanında verdiği demo ve kılavuz yüklü CD’ler de arşivliktir.

Evet, artık ben de Winamp sahibiydim ve istediğim müziği, istediğim sıra ve istediğim ekolayzır özelliğiyle dinliyordum. Liseyi bitirdiğimde girdiğim Radyo Birlik’te teknik yönetmenlik yaparken de Winamp tecrübesinin büyüklüğünü yaşadım ve iyi bir teknik masa şefi oldum. Parçalar arası geçişler, hatta iki Winamp açma özelliğini öğrenerek parça arasına cingıl atma gibi özel işler yapıyordum.

Artık Winamp olmazsa, bir bilgisayarda müzik dinlenemeyeceğini düşünen biri olmuştum. 2007’de aldığımız yeni bilgisayara da aldığım gün yüklediğim ilk programlardan biri Winamp’tı.

Kuvvetle muhtemel, artık Winamp da kendisini vazgeçilmez sanıyordu.

Ancak o da ne?

Winamp, türlü müzik oynatıcı programın yanında öyle geride kaldı ki, artık o eski havası, eski soyluluğu kalmamıştı. Çünkü hiçbir müzik oynatıcı program yüklemeseniz bile Windows’un kendi Media Player adlı oynatıcısı bile bütün formatlara ait müzik ve video dosyalarını oynatabiliyordu.

Velhâsılıkelâm, böylece Winamp, bir efsane gibi hafızalardaki yerini aldı. Tabiî sadece kendisine düşkün olan hafızalarda… Cümle kamunun değil!

Bu yazıyla çok acayip bir gönderme yaptım. Şifreli kelimeyi bulanlar beni de haberdar etsinler.

Selâm ve duâ ile…