1996 yılıydı,
evimize ilk bilgisayar o yıl girmişti. Intel Pentium II işlemcili, Windows 95
model işletim sistemiyle döneminin en iyi ev bilgisayarı donanımlarından birine
sahipti.
Faks
modemi ve radyo kartı vardı.
Televizyon
kartı da taktırmayı düşündük ama gerek yoktu. Ekran kartı 32 megabit ve
bağımsızdı. Tam 48 gigabit sabitdisk hafızası, 128 megabit RAM işlemcisiyle
hayli ileriydi.
Klavye
ile yazmayı Windows Donatılar’a girip Wordpad’la, bilgisayar faresini daha iyi
kullanmayı da yine Donatılar’daki Paint ile öğreniyordum.
İngilizce-Türkçe
Sözlük programı ve bir de araba yarışı oyunu yüklüydü bilgisayarcıdan
aldığımızda. Araba yarışını neredeyse hiç oynamadım. Bilgisayar kullanmayı az
biraz öğrenmeye başladığımda da o oyunu sildim, yerine bir futbol oyunu
yükledim.
Henüz
internet bugünkü gibi aktif kullanılabilen bir ağa sahip değildi, 256
megabitlik internet paketi sağlayıcısının ana hattına da ha bağlanılıyor, ha
bağlanılmıyordu. Meşhur bağlanma sesini duymak bile enteresandı.
Disket
teknolojisi vardı, henüz CD-ROM işlerliği yeni yeni hayat bulmuştu. Bizimkisi
de 16X’lik bir CD-ROM’du ama çok faâl değildi. Alanya’daki dayım olmasa hiç
faâl de olmazdı sanırım.
Öyle
film filan izlenmezdi de. İzletecek program da bir iki taneydi. Müzik dinlemek
için, hem havası da var diye, radyo kartımız olduğu için radyo dinleme
programını kullanıyordum. Windows’un kendi “Windows Media Player” adlı programı
ile tek tek parça dinlemek konforsuzdu. Ancak bir gün, bir arkadaşımın “Sende
Winamp yok mu oğlum? Bilgisayar mühendisi olan abim bizimkine Winamp yükledi,
istediğim gibi müzik dinliyorum ben, süper!” şeklindeki telkini üzerine arayıp
taradım, o vakitlerde her ay aldığım Chip dergisi aracılığıyla Winamp’ı ben de
yükleyebildim.
Bu
arada Chip, hâlihazırda da yayında olan, Türkiye’nin en köklü teknoloji
dergilerinden biridir, enfes bir birikim ve hafızaya sahiptir. Derginin yanında
verdiği demo ve kılavuz yüklü CD’ler de arşivliktir.
Evet,
artık ben de Winamp sahibiydim ve istediğim müziği, istediğim sıra ve istediğim
ekolayzır özelliğiyle dinliyordum. Liseyi bitirdiğimde girdiğim Radyo Birlik’te
teknik yönetmenlik yaparken de Winamp tecrübesinin büyüklüğünü yaşadım ve iyi
bir teknik masa şefi oldum. Parçalar arası geçişler, hatta iki Winamp açma
özelliğini öğrenerek parça arasına cingıl atma gibi özel işler yapıyordum.
Artık
Winamp olmazsa, bir bilgisayarda müzik dinlenemeyeceğini düşünen biri olmuştum.
2007’de aldığımız yeni bilgisayara da aldığım gün yüklediğim ilk programlardan
biri Winamp’tı.
Kuvvetle
muhtemel, artık Winamp da kendisini vazgeçilmez sanıyordu.
Ancak
o da ne?
Winamp,
türlü müzik oynatıcı programın yanında öyle geride kaldı ki, artık o eski
havası, eski soyluluğu kalmamıştı. Çünkü hiçbir müzik oynatıcı program
yüklemeseniz bile Windows’un kendi Media Player adlı oynatıcısı bile bütün
formatlara ait müzik ve video dosyalarını oynatabiliyordu.
Velhâsılıkelâm,
böylece Winamp, bir efsane gibi hafızalardaki yerini aldı. Tabiî sadece
kendisine düşkün olan hafızalarda… Cümle kamunun değil!
Bu
yazıyla çok acayip bir gönderme yaptım. Şifreli kelimeyi bulanlar beni de
haberdar etsinler.
Selâm
ve duâ ile…