İZMİR’DE meydana gelen
deprem, Amerika’daki seçimler ve artık kabullendiğimiz Covid-19 bütün gündemi
işgal ederken, Viyana’dan gelen haber geceye kül gibi çöktü.
Hele
İzmir Bayraklı’daki Doğanlar Apartmanı enkazından çıkarılan 3 yaşındaki Elif
Perinçek’in, ambulansa götürülünceye kadar kurtarma ekibinin elini bırakmaması ve
tam 91 saat sonra 3 buçuk yaşındaki Ayda bebeğin de canlı çıkarılması gönüllere
su serpti.
Viyana’da
6 noktada aynı anda meydana gelen terör saldırısına karşı Türkiye, terörün
karşısında ve Viyana halkının yanında olduğunu ilk ağızlardan belirtti.
Suriye’de,
Lübnan’da, Irak’ta ve Azerbaycan’da Türkiye’ye karşı küstah ve düşmanca
tavırlar içerisinde olan Victor Hugo’nun ülkesi Fransa’nın başındaki Macron,
Viyana’daki saldırı için “Pes etmeyeceğiz” diyordu...
Avusturya
Başbakanı Sebastian Kurz, daha önce de Türkiye’ye “boyun eğilmemesi”
gerektiğini söylemişti. “Türkiye artık Kopenhag kriterlerini karşılamıyor…
Türkiye ile müzakereler derhâl sonlandırılmalı… Türkiye Avrupa’daki Türkleri
kendi amaçları için kullanıyor” ifadeleri de Kurz’a ait…
Kurz,
Viyana’daki terör saldırısı için de “Zor saatler geçiriyoruz” dedi.
Viyana
saldırısını DEAŞ üstlendi. Bu üstlenme, “İslâm terörizm” anlamı taşıyor.
Türkiye’nin Viyana Büyükelçisi Ozan Ceyhun, Viyana’daki Türklerin evlerinden
dışarı çıkmamaları gerektiğini belirtti.
“Osmanlı’dan
yakamızı kurtaralım. Bağnazlığı ve zorbalığı susturalım” diyen Türk/İslâm
düşmanı Victor Hugo ve “Türk dilini ve onu konuşanları Avrupa’dan sürmek gerek...
İnsanlığın iki büyük baş belâsı var: Birincisi veba, ikincisi Türkler” diyen
Fransız filozof Voltaire etkisini son yıllarda Sebastian Kurz ve Emmanuel
Macron’da görüyoruz.
Ermenistan’ı
sonuna kadar destekleyip iki Türk devletinin karadan komşu olmaması için bütün
gücünü kullanan da Macron…
Anlaşılan
o ki, Viyana’da yaşayan Türk vatandaşlarımız Avusturya’nın yanında yer alıyor.
Saldırıdaki konuşmalar esnasında Türkçe konuşmaların geçmesi üzerine saldırı
ile Türkiye’yi irtibatlandırmak isteyen birileri var.
DEAŞ,
İngilizlerin projesi ve Amerika’nın kuklasıdır. “Pes etmeyeceğiz” diyen Macron,
üstü kapalı olarak Kurz’un Türk düşmanlığına destek veriyor görünümünde. Çünkü bir
İngiliz akademisyen, önce DEAŞ konusunda detaylı bir çalışma yapıp,
İngiltere’den onay alınca da Amerika’ya uçtu. Türkleri övüyormuş gibi gösterip
Türklerin DEAŞ’a destek verdiğini dünyaya yaymak istedi.
Türkiye
bu DEAŞ oyununu zamanında görüp DEAŞ’ı Suriye’de durdurmasaydı, Macron bugün koltuğunda
oturamazdı. Bunu bilen Macron, Batı’nın oyuncağı hâline gelen DEAŞ üzerinden
Türkiye ile mücadeleye devam diyor.
Anlaşılan
o ki, George W. Bush'un 11 Eylül’de açtığı savaş, şimdi de Viyana üzerinden
devam ettirilmek isteniyor. Viyana’daki hain terör saldırısı, Avrupa’nın 11
Eylül’ü olur mu? Evet, bunu zaman gösterecek; ancak bu saldırının Macron’un 11
Eylül’ü olduğu kesin!
İngiltere’nin
bir iç isyana gebe olduğu bu aşamada Amerika da en tehlikeli iç savaş
tehlikesinden birini yaşıyor. Avrupa ve Amerika kendi ektikleri terör belâsının
cezasını biçiyorlar. Macron, siyâsî hayatının en tehlikeli dönemlerini yaşıyor.
Trump ve Macron, tarih olma aşamasında…