Virüsten tehlikeli kafalar

Virüsten tehlikeli olan, yine insanoğlu ve onun habis zihniyeti! Birlik ve beraberliğe ihtiyacımızın olduğu şu günlerde hâlâ kaos ve panikten medet umanlar, hâlâ siyâsî hesapların peşinde koşanlar, hâlâ krizi fırsata çevirmek isteyen karaborsacılar, sahtekârlar, dolandırıcılar var. Bir de eline geçirdiği mikrofon ve TV kanalından fitne virüsleri yayan sözde gazeteciler tabiî... Yaşananlardan hiç mi hiç ders almayan, insanları renk, cinsiyet ve inançları ile aşağılayan, virüsten daha tehlikeli varlıklar onlar!

İNSANLIK olarak çok büyük bir imtihandan geçiyoruz. Her gün dünyanın bir köşesinden ölüm ve hastalık haberi alıyoruz. İnsanlık panik içinde. Çoğu yerde insanlar evlerine kapandı. Sokaklar maskeyle, eldivenle dolaşan insanlarla dolu…

Şu zor günlerde bir dizi tedbir ile bu virüs salgınını atlatmaya çalışıyoruz. İnsanların topluca bulunduğu AVM, kafe, kıraathane gibi yerler kapatıldı. Camiler dahi toplu ibadetlere kapalı durumda. Kutsal mekânlarda dahi bu uygulama var. İçimiz buruk, gönlümüz kırık, boynumuz bükük; Rabbimize iltica ediyor, duâ ediyor, bu durumdan bizi selâmete çıkarmasını bekliyoruz.

Virüsün maddî çıkış ve yayılış sebeplerini bir yana bırakırsak, son zamanlarda yaşanan hâdiseler insanlığın hiç de iyi bir sınav veremediğini yüzümüze haykırmakta.

Bir yanda insanlar açlık ve ilâçsızlıktan ölürken üstlerine yağan bombaları gördük. Yemen’de insanlık açlığa mahkûm edildi. Afrika’daki birçok ülkede açlık ve susuzluk hâd safhada. Bu ülkelerin yeraltı ve yerüstü kaynaklarını sömüren sözde medenî Batı dünyası, onları açlığa ve susuzluğa terk ettiği gibi, aralarına soktuğu nifak ile de ayrıca birbirlerini öldürtmeye azmettirmekten geri durmadı.

Neredeyse tam yüz yıldır İsrail denen virüs, Orta Doğu’nun bağrında kan döküyor. Filistin diye bir yer kalmadı haritada. Her gün Gazze ve diğer Müslüman beldelere bombalar yağıyor. Suriye baştanbaşa yıkıldı. Sırf kendi siyasetleri uğruna bir insanlık kasabı olan Esed’e göz yumuluyor.

1 milyona yakın insan ölmüş on yılda Suriye’de. Libya öyle, Irak öyle… Hindistan’da Müslümanlar alenen öldürülüyor. Çin yıllarca Doğu Türkistan’da akıl almaz işkenceler yaptı. Arakan’da Budist vahşeti zirve yaptı…

***

Karnemiz çok kötü!

Milyonlarca insan her gün ölüm korkusuyla yaşıyordu. Hayata tutunmak için şişme botlarla denizlerin koynuna atılanların bebeklerinin cesetleri vuruyordu kıyılara. Ama ibret almıyorduk.

Bir litre petrol uğruna oluk oluk kan akıttı insanlık.

İşte bu dehşet ve vahşet sonunda, gözle görülmesini bırakın, sıradan mikroskopların bile göremeyeceği boyutta bir virüs, “Dur!” dedi sözde insanlığa.

Şimdi insanoğlu aciz kaldı. Balistik füzeleri, nükleer bombaları, çılgın teknolojileri bir virüse karşı hiçbir şey yapamıyor. Mars’a gitmek hayâline kapılanlar, evlerinin bir odasına bile sığmıyorlar şimdi.

Elden gelen tek şey Rabbe ilticâ ve duâ…

Virüs bu kadar tehlikeli, ama dünyada ölüm nedenleri ve öldürücü olaylar alt alta sıralandığında bizim virüs an alt sıralarda…

Oysa dünyada sıtmadan, açlıktan, savaşlardan, kanserden ve hattâ gripten bile ölenlerin yanında bu virüsten ölenlerin sayısı ve oranı devede kulak bile değil.

Uzmanların belirttiğine göre sadece hızla yayılan ve yüzde 3 gibi bir ölüm oranına sahip virüsün tehlikeli olduğu kesim, yaşlılar ve kronik hastalığı olan insanlar…

***

Virüsten tehlikeli olan, yine insanoğlu ve onun habis zihniyeti! Birlik ve beraberliğe ihtiyacımızın olduğu şu günlerde hâlâ kaos ve panikten medet umanlar, hâlâ siyâsî hesapların peşinde koşanlar, hâlâ krizi fırsata çevirmek isteyen karaborsacılar, sahtekârlar, dolandırıcılar var.

Bir de eline geçirdiği mikrofon ve TV kanalından fitne virüsleri yayan sözde gazeteciler tabiî...

Yaşananlardan hiç mi hiç ders almayan, insanları renk, cinsiyet ve inançları ile aşağılayan, virüsten daha tehlikeli varlıklar onlar!

Virüse bir çâre, bir aşı, bir ilâç bulunsa dahi kesinlikle bu sakat zihniyetlerine hiçbir devanın bulunmayacağı mühürlü kalplere, gözlere ve kulaklara sahip bir kitle bu…

Bu zihniyet, dünyanın ilk gününden bugüne kadar ölmedi, yaşıyor. Kıyamete kadar da yaşayacak. Bu virüs bile, bu zihniyeti taşıyanları etkilese de zihniyetin kendisine bir şey yapamayacak. Tâ ki kıyamet kopana dek…

***

Salgın nedeniyle evlerinde uzaktan eğitim paketlerinin içeriğini inceleyip varsa bir fikri söyleyeceği yerde, dersi veren öğretmenin başörtüsüne takılıp, “Türbanlı öğretmeni olan var, olmayan var. Hiç türbanlı öğretmen görmemiş olan var. İlk gün türbanlı öğretmenle başlamak kadar facia bir şey olamaz. Burada bari yapmayın. Öğretmenin görüntüsü türbanlı öğretmen değil. Var mı? Var. Maalesef var. Milyonlarca öğrenciye rol model olarak türbanlı öğretmen gösterilemez” ifadeleriyle en habis nefret söylemlerini akıtan bu zihniyet için “Yuh!” diyoruz.

Bu faşist zihniyeti lânetliyoruz!

Topluma rol model olmak adına kendi aynasına bakmayan bu körlüğü ve bu aymazlığı nefretle kınıyoruz.

Ve sözün bittiği bu yerde, sadece “Yazıklar olsun!” diyoruz.