YİNE Âdem Sevgi Hocamdan
her satırının altına imzamı atacağım bir yazı…
Hep
yazmayı düşündüğüm, beni üzüp kahreden bir konu… Yıllar yılı İslâm ve de
başörtüsü adına verilen mücadelelerden sonra maalesef geldiğimiz nokta bu!
Samimî, dikkatli, Allah’ın emirlerini titizlikle yerine getiren hanımefendileri
tenzih ederek durumu çok güzel kaleme almış Âdem Hocam.
Allah’ın
rızasını kazanmak tek gayesi olan, bir zamanların hayranı olduğum mücahidelerinden
bazıları da maalesef bu çarkın içine kapılmışlar. Kılık kıyafetleri dudak
uçurtacak durumda olanlarını görüyorum. Bunları yazmak acı verse de, ortada bir
gerçek var!
Oruç
ve namaz hepten rafa kalkmış eylemler bazılarına göre. “Kalbim temiz” felsefesi
ağır basıyor ne de olsa. Yani bu çark kadınlarımızın, kızlarımızın ekserisini
eritmeye ant içmiş adeta. Allah sonumuzu hayreylesin!
***
“Evet,
kadın soyundu, kâinat çıplak kaldı.
Dünya
üzerinde hiçbir fikir, hiçbir akım, hiçbir sistem kadını insan yerine dahi
koymadı. Kadını sadece soydular ve köle ettiler. Cesaret ve özgürlük adına
kadını erkeklerin şehvetli bakışlarına mahkûm ederek köleleştirdiler. Vücudunu
göstermeyi marifet sayacak kadar cahil hâle getirdiler.
Kadın
güzel görünmek adına özüne değil, gözüne, yüzüne, dizine hayran olunan bir et
parçası hâline getirildi. Kadınlar da özgürlük adına bu alçakça oyuna düştüler
maalesef. Tüm âlemi şekillendiren kadın, iki çift şehvetli bakışın karanlıklarına
mahkûm edildi. Bir eliyle beşiği, diğer eliyle dünyayı sallayan kadın,
erkeklerin hayvanî şehvetlerine, nefislerine ve bakışlarına peşkeş çekildi.
Önce
değerlerinden koparıldı kadın, sonra yavaş yavaş özünden uzaklaştırıldı.
İslâm’a hiçbir yerden zarar veremeyenler, şeytanın dahi akla getiremediği
çıplaklığı öne çıkararak, kadına olan saygıyı ortadan kaldırdılar. Kadına saygı
sadece cinselliği öne çıkaran birkaç tatlı kelimeye sıkıştırıldı.
Allah,
‘Er-Rahîm’ olan ismini kadındaki insanı yarattığı yere vererek kadını yüceltmiştir.
‘Ana rahmi’ diyerek Besmele ile her an adını zikrettirmiştir. Ayrıca ‘Rab’
ismini de ‘Mürebbiye’ diye kadına lâyık görerek yine kadına vermiştir. Kur’ân-ı
Kerîm’de erkek adına bir sûre ismi yokken ‘kadın’ adına ‘Nisa Sûresi’ yer
almıştır.
Efendimiz
(sav) ise, ‘Cennet annelerin ayakları altındadır’ buyurarak insan denilen kâinatın
en üstün varlığının yetiştirilmesini yine kadına vermiştir.
Kadının
elinin ve yüreğinin değmediği her şey kuraktır, çöldür, ıssızdır, noksandır,
eksiktir, çirkindir, bozuktur. Kadını hayatın merkezinden çekip sadece podyum mankenliğine mahkûm ettikleri bu
alçak ve namussuz çağ, zulmün ve edepsizliğin en zirvesini yaşamaktadır.
Kadın
yoksa erkek yoktur. Kadın yoksa kadın yoktur. Kadın yoksa şehir yoktur. Kadın
yoksa köy yoktur. Kadın yoksa medeniyet yoktur. Kadın yoksa ilim yoktur. Kadın
yoksa âlim yoktur. Kadın yoksa bilim yoktur. Kadın yoksa eğitim yoktur. Kadın
yolsa öğretim yoktur. Kadın yoksa imar yoktur. Kadın yoksa mamur yoktur. Kadın
yoksa memur yoktur. Kadın yoksa çocuk yoktur. Kadın yoksa anne yoktur. Kadın
yoksa baba yoktur. Kadın yoksa ahlâk yoktur. Kadın yoksa hayâ yoktur. Kadın
yoksa edep yoktur. Kadın yoksa dünya yoktur. Kadın yoksa hiçbir şey yoktur!
Kadını
hayatımızdan, kalbimizden, yüreğimizden alıp göbekle diz kapağımız arasına
koydular. Erkekleri kadına saygı gözü
ile değil,
sapık gözü ile bakmaya
alıştırdılar. İşte o andan itibaren dünya
zulüm fırtınaları koparıyor.
Bizim
annemiz, bacımız, ablamız, kızımız, halamız, teyzemiz, yengemiz olan, Veda Hutbesi’nde
Peygamberimizin ‘Allah’ın emaneti’ diye bildirdiği kadınları sokakların,
ekranların, reklâmların, filmlerin, dizilerin, gazetelerin, dergilerin,
şarkıların, kliplerin, kahvelerin, lokantaların, meyhanelerin çıplak dansözlere
taş çıkartan köleleri hâline getirdiler. En kapalısı bile değme mankenlere taş
çıkarır hâle getirildi. Hele sosyal medya artık sınır tanımaz bir çılgınlık
âlemi hâline geldi.
Ama
bu köle düzenini ve anlayışını yıkmak yine kadınların ellerinde. Algılar yerine
gerçeklere bakılmadıkça, bu dünya bu çirkinliği devam ettirecektir. Vahim olanı
ise, ölüm ve ötesi unutturulup Allah ve Resûlünü hiçe sayan bir düzen kuruldu. Ve
hepinizi bu düzenin köleleri hâline getirdiler. ‘Kadın hakları’ diye kurulan
neredeyse tüm kadın derneklerinin arkasında dünyayı kendi emelleri için şehvet pazarı haline getiren küresel güçler var.
Bunu sağır sultan bile biliyor.
Tanıdığımız
nice dostlar bu yazımdan dolayı belki bize sitem edecekler ama tarihin hiçbir
döneminde -ki buna Cahiliye dâhildir- kadın bu kadar alçaltılmamıştır.
Taşlanmak
adına da olsa kendimize uyarı tokadını atmak zorundayız. Şürç-ü kalem ettiysek
affola, ama gidişat hiç iyi değil.
Hanımlar, kurtarın bu dünyayı sizi alet ettikleri yıkımdan!”