ÇOK değişkenli, çok
alternatifli, çoktan seçmeli, her şeyin jet süratiyle birbirine tesir ettiği
dijital zaman diliminde yaşıyor, yaşarken yarışıyoruz.
Toplumun
bütün katmanlarında, her meslek dalında ve bunların alt birimlerinde mevcûdiyetini
devam ettirebilmek, istenen hedefe, istenen amaca, kısa ve zahmetsiz yollardan
erişim sağlamak isteyenlerin, aralarında kıyasıya mücadele ettiği, birinin
diğerine üstün gelmek için bazen acımasız yöntemleri devreye aldıkları, “meslek-üretim-imâlât-müşteri
memnuniyeti-pazar kapma” gibi alanlarda rekabetin amansızca yaşandığı, bilginin
çok hızlı eskiyip tüketildiği, bu rekabetin beklenen tabiî çıktıları arasında
ihtimâli en yüksek olan “veri” hırsızlığının da paralel olarak hızla arttığı
sanal dünya ile gerçek dünya arasında bir noktadayız.
Dün
insanın rahatı ve konforu için üretilen her bir ürün, kendini iyi ve güvende
hissetmesi için geliştirilen her bir teknoloji, ister günübirlik kullanıma/tüketime
has, isterse üretimde/imâlâtta kullanılmak üzere tasarlansın, gelişen ve değişen
şartlar, müşteri talep ve isteklerine göre üzerinden çok geçmeden ya “Modası
geçti” diye demode oluyor ya da “Sürümü (versiyonu) düşük, ihtiyaca cevap
vermiyor” diye bir kenara/çöpe atılıyor.
***
Son
yıllarda mobil haberleşme sistemlerinin ve bunlara bağlı standartların hızlı
gelişimine tanıklık ediyoruz. Bugün yaşlısından gencine, büyüğünden küçüğüne ve
hattâ henüz büyümekte olan emzikli/oyun çocuklarının dahi elinden düşürmediği
“akıllı telefonlar”, hayatımızın vazgeçilmez birer parçası oldu. Eski nesil
telefonların sahip olmadığı birçok özellik, yazılımları geliştirilen yeni nesil
telefonların üzerinde ekran camı veya hızlı şarj özelliğinden tutun yüksek
tanımlı (High Definition-HD) yüksek çözünürlükte görüntü ve ses
kalitelisine, parmak izi veya göz temasıyla ekran kilidinin açılması gibi daha
onlarca üstün donanımı ile piyasaya sürülüyor.
Meselâ,
dün 9 karaktere kadar yazabildiğimiz telefon numaralarının sahiplerinin
isimlerini kaydetmek üzere oluşturduğumuz rehbere, bugün daha fazla numerik ve
alfa numerik karakter kullanarak uzun isimlerle birlikte taşıdıkları unvanları
da kaydedebiliyorsunuz.
Dün
yalnızca “Alo” dediğimiz, kısa mesaj attığımız, dört işlem matematik hesap
yapabildiğimiz küçük-basit oyunlardan ibaret ilk nesil telefonlardan, bugün
mini bilgisayara dönüştürülen, özel bilgilerin, notların, şifrelerin kayıt
altına alındığı, ses komutuyla aramanın yapıldığı, internet üzerinden ürün/hizmet
alışveriş (e-ticâret) siparişin verildiği, şubelerine gitmeden bankacılık hizmetlerinin
kullanıldığı mobil cihazlara yani akıllı telefonlara geçtik.
Birkaç
dakika içerisinde gerçekleştirilen bütün bu işlemler mobil cihazlar için
geliştirilmiş özel yazılımlarla akıllı telefonları kullanarak gerçekleştiriliyor.
***
Evet,
her nimetin bir de külfeti var. Ellerimizden düşmeyen, yanımızdan bir an bile ayırmadığınız,
günübirlik hayatımızın, takip ettiğimiz işimizin en önemli aparatı hâline gelen
mobil telefonların nimeti kadar külfeti de bulunuyor.
Saydığımız
ya da sayamadığımız, aklımıza gelen gelmeyen, faturaların ödenmesinden tutun da
tiyatro, sinema, uçak bileti alışverişi ve de elektrik, su, telefon, doğalgaz alanındaki
otomatik ödemelerden yapılan onlarca işlemi üzerinde gerçekleştirmesine izin
veren elektronik iletişim
ağı
(internet); sisteme izinsiz giriş yapan bilişim korsanlarının tehdidi altında
olduğu kadar, bilgi ticâreti yapan ulusal ve uluslararası istihbarat
servislerinin de en önemli bilgi ve açık istihbarat (veri) kaynağıdır.
Hesap
açarak çok iyi niyetlerle üye olduğunuz, arkadaşlık kurduğunuz, fotoğraf ve
video paylaştığınız, mesajlaştığınız, gelişen olay ve durumlardan ânında
haberdar olduğunuz, sanal aktivitelerine katıldığınız, yer ve konum durumunuzu
ve en önemlisi de kişisel bilgilerinizi paylaştığınız (servis ettiğiniz her
bilgi) sosyal ağ plâtformlarında bilgiler depolanmakta, kötü niyetli kişilerin
eline geçmesi durumunda da çok büyük felâketlere neden olmaktadır. Yine bu
ağlar, istihbarat servisleri için de zahmetsiz birer bilgi kaynağı olmaktadırlar.
Geçtiğimiz
birkaç haftayı WhatsApp’ın, kullanıcılarının tercihine sunduğu yeni sözleşmeyi
tartışarak geçirdik.
4 Ocak 2021 Pazartesi günü, kullanım şartları ve gizlilik politikasını 8 Şubat 2021 tarihi itibariyle değiştireceğini duyurdu.
WhatsApp
bir önceki kullanım şartında geçen “Facebook reklâm ve ürünleriyle ilgili
deneyiminizin iyileştirilmesi amacıyla WhatsApp hesap bilgilerinizin Facebook’la
paylaşılmamasını seçebilirsiniz” ibaresini kaldırmış, veri
paylaşımının zorunlu olduğunu ima ettiği, ancak Avrupa Birliği üyesi
ülkelerinin güncellemeden etkilenmeyeceği yeni hizmet şartlarını içeren
güncelleme sözleşmesini gönderdiği bilgilendirme mesajında, “Hizmetlerimizin yürütülmesi, sağlanması,
iyileştirilmesi, anlaşılması, özelleştirilmesi, desteklenmesi ve pazarlanması
amacıyla WhatsApp, hizmetlerimizi ne zaman yüklediğiniz, kullandığınız veya
hizmetlerimize ne zaman eriştiğiniz dâhil olmak üzere bazı bilgileri almak veya
toplamak zorundadır. Aldığımız ve topladığımız veri türleri, hizmetlerimizi
nasıl kullandığınıza bağlıdır. Hizmetlerimizi sağlamak için belirli bilgilere
gereksinim duyarız ve bunlar olmaksızın hizmetlerimizi size sağlayamayız. Facebook
şirketlerinin bir parçası olan WhatsApp, diğer Facebook şirketlerinden bilgi
alır ve bu şirketlerle bilgi paylaşımında bulunur. Hizmetlerimizin ve Facebook
Şirketi ürünleri dâhil bu şirketlerin sunduğu olanakların yürütülmesi,
sunulması, iyileştirilmesi, anlaşılması, özelleştirilmesi, desteklenmesi ve
pazarlanması amacıyla bu şirketlerden aldığımız bilgileri kullanabiliriz ve bu
şirketler de bizim onlarla paylaştığımız bilgileri kullanabilirler” ilânını
yaptı.
Böylece
uygulamayı indiren her bir kullanıcıdan telefonlarındaki kişisel verilere erişim
sağlayacağını, topladığı bu bilgileri üçüncü taraf kişilerle bilgi
alışverişinde kullanacağını, sözleşmeyi kabul etmeyen kullanıcıların W
WhatsApp, güncellediği
“gizlilik ilkesi” ile ilgili başta ülkemiz olmak üzere dünya çapında
tüketiciler için gizlilik politikası savunucularından gelen yoğun tepkiler sonrası
geri adım atmış, yaptığı yeni açıklama ile 8 Şubat’ta hiç kimsenin hesabının
askıya alınmayacağı ya da silinmeyeceğini, WhatsApp’ta gizlilik ve güvenliğin
nasıl çalıştığına dair yanlış bilgileri aydınlatmak için daha fazlasını
yapacağını, bu kapsamda verilen sürenin 15 Mayıs’a ertelendiğini duyurdu.
***
Bugün,
mobil telefonların daha değerli ve önemli hâle gelmesini sağlayan şey şüphesiz
ki, günübirlik koşuşturma içerisinde mağazaya, bankaya veya herhangi bir
müşteri noktasına gitmeden mobil uygulamalar üzerinden onlarca işlemi birkaç
dakikada yapılabilmesini, büyük bir emek ve zaman tasarrufu sağlayan mobil
uygulama yazılımlarıdır.
Bu yazılımlar arasında önemli bir kullanıcı sayısına sahip bulunan Whatsapp, anlık mesaj uygulaması kullanıcılarından topladığı Mesajlar, Hesap Bilgileri, Konum Bilgileri, Müşteri Desteği ve Diğer İletişimler, Bağlantılar, Çerezler, Durum Bilgisi, İşlem ve Ödeme Verileri, Cihaz ve Bağlantı Bilgileri, Kullanım ve Kayıt Bilgileri, Üçüncü Taraf Hizmetleri, Başkalarının Sizin Hakkınızda Sağladığı Bilgiler, Üçüncü Taraf Hizmet Sağlayıcıları, Kullanıcı Şikâyetleri gibi kullanıcı hakkında erişilebileceği tüm bilgileri
WhatsApp,
ortaya koyduğu yeni tip sözleşme ile 2014’ten beri topladığı ve kullandığı
bilgileri resmî hâle getirme çabasından başka bir şey yapmadığını açıkça beyan
etmiştir.
En
önemlisi de, WhatsApp, ortaya koyduğu ve kullanıcılarına onay dayatması yaptığı
güncellemeyle, aralarında ülkemizin de bulunduğu onlarca ülkede gelişen siyâsî,
ekonomik, kültürel ve sosyolojik olayları takip ederek ve onları kontrol
altında tutarak, teknolojik gelişmelerini engellemek ve birer siber köle hâline
getirmek istemektedir.
***
Artık
olağanüstü durumlar yaşanmadıkça konvansiyonel silahlarla savaş dönemi bitmiş,
derin devlete açık kaynak bilgi transferi sağlayan yazılımlar geliştirilmiş,
dijital çağın arşivi olan bulut depolarda tutulan bu bilgiler üzerinden siber
istihbarat savaşı yapılmaya başlanmıştır.
Dolayısıyla
mobil cihaz kullanıcılarının üreticilerden şahsî bilgilerinin korunması için
azamî titizlik, önem ve hassasiyet göstermelerini beklemesi, anlık mesajlaşma
programı yazılımlarının sahiplerinin de kullanıcılardan topladığı bilgileri
istihbarat servisleri veya üçüncü taraf kişilerle paylaşmadıklarını söylemeleri,
umut ve inkârdan öte bir şey değildir.
***
Anlık
mesajlaşma yazılım programlarının yan etkileri
İnsan
sağlığı için üretilen her bir ilâcın mutlak sûrette muhtemel yan etkilerinden
bahsedilir. Meselâ doktorların reçete ettiği veya reçetesiz bir ilâç hakkında
hastaya gerekli bilgileri sağlayan içerik, kullanım şekli, dikkat edilmesi
gereken bilgi ve talimatlar ile hastayı/hasta yakınını yönlendirici bilgilele
donatılıdır.
İnsanın
sağlığı için kullanılan bir ilâcın nasıl ki muhtemel yan etkileri olabiliyorsa,
mobil telefonlar için geliştirilen WhatsApp Messenger, Discord, Facebook Messenger, Telegram, Viber Messenger, Skype gibi uygulamaların da ne kadar güvenli olduğunu
sormamız ve muhtemel yan etkilerini bilmemiz gerekiyor. İşte tam bu noktada sosyal
medya ve anlık mesajlaşma hizmeti kullanıcılarının başta hesap bilgileri olmak
üzere, özel hayatlarına dair fotoğraf, bilgi, belge gibi bazı dokümanların çalınma
riskinin bulunmasına da “sosyal paylaşım ağlarının yan etkileri” demek yerinde
bir ifade olacaktır.
***
Bu
yazılımların her ne kadar ulusal ve uluslararası ticâreti geliştirme ve
kolaylaştırma yönünde genel bir kanaat varsa da, arka plânda istihbarat
toplandığı şüphesinin duyulacağının bilinmesinde fayda vardır.
Evet,
yabancı menşeli yazılımlar üzerinden yapılan ve özellikle TSK mensubu
askerlerin ya da Emniyet’e bağlı polislerin sosyal medya hesaplarından ya da
güvenli hatlar yerine doğrudan WhatsApp ve benzer uygulamalar üzerinden
yaptıkları faaliyetleri paylaşmaları büyük riskleri beraberinde getirecektir.
Eğer, mobil ağlar için geliştirilen anlık mesaj servisleri bilgi depolama yapıyor ve bir arşiv oluşturuyorsa; internet tabanlı hizmetler geliştiren ve bunları bünyesinde barındıran Google, verilen sesli komutları kaydediyor, bunları silmiyor, arşivliyor, insanların faaliyetlerini adım adım takip ediyorsa; yapay zekâyla klonlanan sesler kullanılarak sahtekârlık yapılıyor, insanlar kandırılıyorsa; deepfake (derin sahtecilik) programları ile sosyal medyada bulunan bir fotoğraf kullanılarak hiç arzu edilmeyecek bir yüze veya tahmin edemeyeceğiniz bir videoya dönüştürülebiliyorsa; bu bir istihbarat ve kriminal kaynağa götürecek önemli bir yol ise ve her ne kadar inkâr edilse de sahip olunan akıllı telefonlardaki mikrofonlar aracılığıyla birileri bizleri dinliyorsa, varsın, bizi vicdan ve merhamet sahibi Devletimiz dinlesin!