Varsın, bizi Devletimiz dinlesin!

Yapay zekâyla klonlanan sesler kullanılarak sahtekârlık yapılıyor, insanlar kandırılıyorsa; deepfake (derin sahtecilik) programları ile sosyal medyada bulunan bir fotoğraf kullanılarak hiç arzu edilmeyecek bir yüze veya tahmin edemeyeceğiniz bir videoya dönüştürülebiliyorsa; bu bir istihbarat ve kriminal kaynağa götürecek önemli bir yol ise ve her ne kadar inkâr edilse de sahip olunan akıllı telefonlardaki mikrofonlar aracılığıyla birileri bizleri dinliyorsa, varsın, bizi vicdan ve merhamet sahibi Devletimiz dinlesin!

ÇOK değişkenli, çok alternatifli, çoktan seçmeli, her şeyin jet süratiyle birbirine tesir ettiği dijital zaman diliminde yaşıyor, yaşarken yarışıyoruz.

Toplumun bütün katmanlarında, her meslek dalında ve bunların alt birimlerinde mevcûdiyetini devam ettirebilmek, istenen hedefe, istenen amaca, kısa ve zahmetsiz yollardan erişim sağlamak isteyenlerin, aralarında kıyasıya mücadele ettiği, birinin diğerine üstün gelmek için bazen acımasız yöntemleri devreye aldıkları, “meslek-üretim-imâlât-müşteri memnuniyeti-pazar kapma” gibi alanlarda rekabetin amansızca yaşandığı, bilginin çok hızlı eskiyip tüketildiği, bu rekabetin beklenen tabiî çıktıları arasında ihtimâli en yüksek olan “veri” hırsızlığının da paralel olarak hızla arttığı sanal dünya ile gerçek dünya arasında bir noktadayız.

Dün insanın rahatı ve konforu için üretilen her bir ürün, kendini iyi ve güvende hissetmesi için geliştirilen her bir teknoloji, ister günübirlik kullanıma/tüketime has, isterse üretimde/imâlâtta kullanılmak üzere tasarlansın, gelişen ve değişen şartlar, müşteri talep ve isteklerine göre üzerinden çok geçmeden ya “Modası geçti” diye demode oluyor ya da “Sürümü (versiyonu) düşük, ihtiyaca cevap vermiyor” diye bir kenara/çöpe atılıyor.

***

Son yıllarda mobil haberleşme sistemlerinin ve bunlara bağlı standartların hızlı gelişimine tanıklık ediyoruz. Bugün yaşlısından gencine, büyüğünden küçüğüne ve hattâ henüz büyümekte olan emzikli/oyun çocuklarının dahi elinden düşürmediği “akıllı telefonlar”, hayatımızın vazgeçilmez birer parçası oldu. Eski nesil telefonların sahip olmadığı birçok özellik, yazılımları geliştirilen yeni nesil telefonların üzerinde ekran camı veya hızlı şarj özelliğinden tutun yüksek tanımlı (High Definition-HD) yüksek çözünürlükte görüntü ve ses kalitelisine, parmak izi veya göz temasıyla ekran kilidinin açılması gibi daha onlarca üstün donanımı ile piyasaya sürülüyor.

Meselâ, dün 9 karaktere kadar yazabildiğimiz telefon numaralarının sahiplerinin isimlerini kaydetmek üzere oluşturduğumuz rehbere, bugün daha fazla numerik ve alfa numerik karakter kullanarak uzun isimlerle birlikte taşıdıkları unvanları da kaydedebiliyorsunuz.

Dün yalnızca “Alo” dediğimiz, kısa mesaj attığımız, dört işlem matematik hesap yapabildiğimiz küçük-basit oyunlardan ibaret ilk nesil telefonlardan, bugün mini bilgisayara dönüştürülen, özel bilgilerin, notların, şifrelerin kayıt altına alındığı, ses komutuyla aramanın yapıldığı, internet üzerinden ürün/hizmet alışveriş (e-ticâret) siparişin verildiği, şubelerine gitmeden bankacılık hizmetlerinin kullanıldığı mobil cihazlara yani akıllı telefonlara geçtik.

Birkaç dakika içerisinde gerçekleştirilen bütün bu işlemler mobil cihazlar için geliştirilmiş özel yazılımlarla akıllı telefonları kullanarak gerçekleştiriliyor.

***

Evet, her nimetin bir de külfeti var. Ellerimizden düşmeyen, yanımızdan bir an bile ayırmadığınız, günübirlik hayatımızın, takip ettiğimiz işimizin en önemli aparatı hâline gelen mobil telefonların nimeti kadar külfeti de bulunuyor.

Saydığımız ya da sayamadığımız, aklımıza gelen gelmeyen, faturaların ödenmesinden tutun da tiyatro, sinema, uçak bileti alışverişi ve de elektrik, su, telefon, doğalgaz alanındaki otomatik ödemelerden yapılan onlarca işlemi üzerinde gerçekleştirmesine izin veren elektronik iletişim ağı (internet); sisteme izinsiz giriş yapan bilişim korsanlarının tehdidi altında olduğu kadar, bilgi ticâreti yapan ulusal ve uluslararası istihbarat servislerinin de en önemli bilgi ve açık istihbarat (veri) kaynağıdır.  

Hesap açarak çok iyi niyetlerle üye olduğunuz, arkadaşlık kurduğunuz, fotoğraf ve video paylaştığınız, mesajlaştığınız, gelişen olay ve durumlardan ânında haberdar olduğunuz, sanal aktivitelerine katıldığınız, yer ve konum durumunuzu ve en önemlisi de kişisel bilgilerinizi paylaştığınız (servis ettiğiniz her bilgi) sosyal ağ plâtformlarında bilgiler depolanmakta, kötü niyetli kişilerin eline geçmesi durumunda da çok büyük felâketlere neden olmaktadır. Yine bu ağlar, istihbarat servisleri için de zahmetsiz birer bilgi kaynağı olmaktadırlar. 

***

Geçtiğimiz birkaç haftayı WhatsApp’ın, kullanıcılarının tercihine sunduğu yeni sözleşmeyi tartışarak geçirdik.

Dünyanın en çok kullanılan sosyal medya plâtformları arasında yer alan, Messenger ve Instagram’ı da bünyesinde bulunduran Facebook’un 2014 yılında satın aldığı anlık mesajlaşma uygulaması olan WhatsApp, 4 Ocak 2021 Pazartesi günü, kullanım şartları ve gizlilik politikasını 8 Şubat 2021 tarihi itibariyle değiştireceğini duyurdu.

WhatsApp bir önceki kullanım şartında geçen “Facebook reklâm ve ürünleriyle ilgili deneyiminizin iyileştirilmesi amacıyla WhatsApp hesap bilgilerinizin Facebook’la paylaşılmamasını seçebilirsiniz” ibaresini kaldırmış, veri paylaşımının zorunlu olduğunu ima ettiği, ancak Avrupa Birliği üyesi ülkelerinin güncellemeden etkilenmeyeceği yeni hizmet şartlarını içeren güncelleme sözleşmesini gönderdiği bilgilendirme mesajında, “Hizmetlerimizin yürütülmesi, sağlanması, iyileştirilmesi, anlaşılması, özelleştirilmesi, desteklenmesi ve pazarlanması amacıyla WhatsApp, hizmetlerimizi ne zaman yüklediğiniz, kullandığınız veya hizmetlerimize ne zaman eriştiğiniz dâhil olmak üzere bazı bilgileri almak veya toplamak zorundadır. Aldığımız ve topladığımız veri türleri, hizmetlerimizi nasıl kullandığınıza bağlıdır. Hizmetlerimizi sağlamak için belirli bilgilere gereksinim duyarız ve bunlar olmaksızın hizmetlerimizi size sağlayamayız. Facebook şirketlerinin bir parçası olan WhatsApp, diğer Facebook şirketlerinden bilgi alır ve bu şirketlerle bilgi paylaşımında bulunur. Hizmetlerimizin ve Facebook Şirketi ürünleri dâhil bu şirketlerin sunduğu olanakların yürütülmesi, sunulması, iyileştirilmesi, anlaşılması, özelleştirilmesi, desteklenmesi ve pazarlanması amacıyla bu şirketlerden aldığımız bilgileri kullanabiliriz ve bu şirketler de bizim onlarla paylaştığımız bilgileri kullanabilirler” ilânını yaptı.

Böylece uygulamayı indiren her bir kullanıcıdan telefonlarındaki kişisel verilere erişim sağlayacağını, topladığı bu bilgileri üçüncü taraf kişilerle bilgi alışverişinde kullanacağını, sözleşmeyi kabul etmeyen kullanıcıların WhatsApp hesaplarına erişime kapatılacağını açık açık belirtti.

WhatsApp, güncellediği “gizlilik ilkesi” ile ilgili başta ülkemiz olmak üzere dünya çapında tüketiciler için gizlilik politikası savunucularından gelen yoğun tepkiler sonrası geri adım atmış, yaptığı yeni açıklama ile 8 Şubat’ta hiç kimsenin hesabının askıya alınmayacağı ya da silinmeyeceğini, WhatsApp’ta gizlilik ve güvenliğin nasıl çalıştığına dair yanlış bilgileri aydınlatmak için daha fazlasını yapacağını, bu kapsamda verilen sürenin 15 Mayıs’a ertelendiğini duyurdu.

***

Bugün, mobil telefonların daha değerli ve önemli hâle gelmesini sağlayan şey şüphesiz ki, günübirlik koşuşturma içerisinde mağazaya, bankaya veya herhangi bir müşteri noktasına gitmeden mobil uygulamalar üzerinden onlarca işlemi birkaç dakikada yapılabilmesini, büyük bir emek ve zaman tasarrufu sağlayan mobil uygulama yazılımlarıdır.

Bu yazılımlar arasında önemli bir kullanıcı sayısına sahip bulunan Whatsapp, anlık mesaj uygulaması kullanıcılarından topladığı Mesajlar, Hesap Bilgileri, Konum Bilgileri, Müşteri Desteği ve Diğer İletişimler, Bağlantılar, Çerezler, Durum Bilgisi, İşlem ve Ödeme Verileri, Cihaz ve Bağlantı Bilgileri, Kullanım ve Kayıt Bilgileri, Üçüncü Taraf Hizmetleri, Başkalarının Sizin Hakkınızda Sağladığı Bilgiler, Üçüncü Taraf Hizmet Sağlayıcıları, Kullanıcı Şikâyetleri gibi kullanıcı hakkında erişilebileceği tüm bilgileri hizmetler, emniyet, güvenlik, bütünlük, Facebook Şirketleri hakkındaki iletişimler ve kurumsal iletişimler için kullanacağını ifade etmesi apaçık, aleni bir istihbarat toplama işidir.

WhatsApp, ortaya koyduğu yeni tip sözleşme ile 2014’ten beri topladığı ve kullandığı bilgileri resmî hâle getirme çabasından başka bir şey yapmadığını açıkça beyan etmiştir.

En önemlisi de, WhatsApp, ortaya koyduğu ve kullanıcılarına onay dayatması yaptığı güncellemeyle, aralarında ülkemizin de bulunduğu onlarca ülkede gelişen siyâsî, ekonomik, kültürel ve sosyolojik olayları takip ederek ve onları kontrol altında tutarak, teknolojik gelişmelerini engellemek ve birer siber köle hâline getirmek istemektedir.

***

Artık olağanüstü durumlar yaşanmadıkça konvansiyonel silahlarla savaş dönemi bitmiş, derin devlete açık kaynak bilgi transferi sağlayan yazılımlar geliştirilmiş, dijital çağın arşivi olan bulut depolarda tutulan bu bilgiler üzerinden siber istihbarat savaşı yapılmaya başlanmıştır.  

Dolayısıyla mobil cihaz kullanıcılarının üreticilerden şahsî bilgilerinin korunması için azamî titizlik, önem ve hassasiyet göstermelerini beklemesi, anlık mesajlaşma programı yazılımlarının sahiplerinin de kullanıcılardan topladığı bilgileri istihbarat servisleri veya üçüncü taraf kişilerle paylaşmadıklarını söylemeleri, umut ve inkârdan öte bir şey değildir. 

***

Anlık mesajlaşma yazılım programlarının yan etkileri

İnsan sağlığı için üretilen her bir ilâcın mutlak sûrette muhtemel yan etkilerinden bahsedilir. Meselâ doktorların reçete ettiği veya reçetesiz bir ilâç hakkında hastaya gerekli bilgileri sağlayan içerik, kullanım şekli, dikkat edilmesi gereken bilgi ve talimatlar ile hastayı/hasta yakınını yönlendirici bilgilele donatılıdır.

İnsanın sağlığı için kullanılan bir ilâcın nasıl ki muhtemel yan etkileri olabiliyorsa, mobil telefonlar için geliştirilen WhatsApp MessengerDiscordFacebook MessengerTelegramViber Messenger, Skype gibi uygulamaların da ne kadar güvenli olduğunu sormamız ve muhtemel yan etkilerini bilmemiz gerekiyor. İşte tam bu noktada sosyal medya ve anlık mesajlaşma hizmeti kullanıcılarının başta hesap bilgileri olmak üzere, özel hayatlarına dair fotoğraf, bilgi, belge gibi bazı dokümanların çalınma riskinin bulunmasına da “sosyal paylaşım ağlarının yan etkileri” demek yerinde bir ifade olacaktır.

***

Bu yazılımların her ne kadar ulusal ve uluslararası ticâreti geliştirme ve kolaylaştırma yönünde genel bir kanaat varsa da, arka plânda istihbarat toplandığı şüphesinin duyulacağının bilinmesinde fayda vardır.  

Evet, yabancı menşeli yazılımlar üzerinden yapılan ve özellikle TSK mensubu askerlerin ya da Emniyet’e bağlı polislerin sosyal medya hesaplarından ya da güvenli hatlar yerine doğrudan WhatsApp ve benzer uygulamalar üzerinden yaptıkları faaliyetleri paylaşmaları büyük riskleri beraberinde getirecektir.

Eğer, mobil ağlar için geliştirilen anlık mesaj servisleri bilgi depolama yapıyor ve bir arşiv oluşturuyorsa; internet tabanlı hizmetler geliştiren ve bunları bünyesinde barındıran Google, verilen sesli komutları kaydediyor, bunları silmiyor, arşivliyor, insanların faaliyetlerini adım adım takip ediyorsa; yapay zekâyla klonlanan sesler kullanılarak sahtekârlık yapılıyor, insanlar kandırılıyorsa; deepfake (derin sahtecilik) programları ile sosyal medyada bulunan bir fotoğraf kullanılarak hiç arzu edilmeyecek bir yüze veya tahmin edemeyeceğiniz bir videoya dönüştürülebiliyorsa; bu bir istihbarat ve kriminal kaynağa götürecek önemli bir yol ise ve her ne kadar inkâr edilse de sahip olunan akıllı telefonlardaki mikrofonlar aracılığıyla birileri bizleri dinliyorsa, varsın, bizi vicdan ve merhamet sahibi Devletimiz dinlesin!